7 entry daha
  • foer olabilecek en geniş kitlenin bir şekilde anlayabileceği, eli yüzü düzgün ve derli toplu bir kitap hazırlamış, kendi yaşayışından, geleneklerinden ve vicdanından yola çıkarak başlayan araştırmaları, istatistiki gerçekler, karşıt görüşlerden kişilerle yaptığı görüşmeler ve düşündürücü sorulara verdiği cevaplar kesinlikle okumaya değer.

    öte yandan abd'de durum bu şekildeyse türkiye'de nasıl diye düşünmeden edemiyor insan. geleneksel besiciliğin hala geçerli olması bir yana kesim tekniklerinin de bir şekilde islami usullere uygun olması büyükbaş hayvanların kitapta anlatıldığından daha az acı çektikleri anlamına geliyor olabilir. ancak yine de tabağımızdaki etin birkaç saat önce bilinci olan bir varlığa ait olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    öte yandan kanatlı hayvanlar için ülkemizde bile artık sağlıklı bir yaşamdan bahsetmekk imkansıza yakın. kimi zaman haberlere konu olan, hatta kuş gribi salgını başıboş kanatlı sürülerinden yayılıyor denilerek teşvik edilen tavuk üretim çiftlikleri anladığım kadarıyla aynı standardize ve sağlıksız tavuk etini/yumurtasını bizlere sunmaktan çekinmiyorlar. zamanından önce olgunlaşmak üzere kısıtlı mekanlarda yetiştirilen ve içinde yaşadıkları mikroplu ortama direnebilmeleri için bedenlerine sürekli antibiyotik yüklenen tavuklar tüketiyoruz. inekler kadar bile özgür değiller, kısa sürede artan et hacimlerini taşımayan iskelet yapıları nedeniyle acı çekiyorlar ve nihayetinde öldürülüyorlar.

    bizim beslenebilmemiz için bu hayvanların bu kadar acı çekmesi ve (doğal olarak) öldürülmesi çok canımı acıttı açıkçası. eski avcı toplayıcı toplumlarda olsak, bu hayvanlar bir şekilde kendi hayatlarını yaşarken sürüden sadece biri öldürülecekti. çünkü et değerli bir protein kaynağı, değerliçünkü elde etmek için birilerinin doğaya çıkıp kendini tehlikeye atması ve ellerini kana bulaması gerekiyordu. aynı zamanda spiritüel karşılıkları olan bir isti kanımca. tarım toplumunda ise aile ve hayvanlar bir arada yaşıyorlardı. bu sefer de hayvan ve insan arasında bir bağ söz konusuydu. söylediklerinizi anlayan kendi doğasınca evap veren canlıları kesip yemek yine ihtiyaç dahilinde yapılan bir işti. modern insan ise et yemek istediğinde markete gidip poliüretan tabakların içinde streç filme sarılmış bir parça et alabilen insan demek. eli kana hiç değmiyor, o hayvanı bütün halde otlağında geviş getirirken görmüyor bile. o yüzden yabancı tüm bu üretim prosesine. o yüzden yaşadığı hayat nedeniyle artık o kadar da ihtiyacı olmayan protein ürününe elin uzatırken içi olabildiğine rahat.

    ama benim değil; uzunca bir süredir zaten et yemekle ilgili sıkıntı yaşıyordum, bu kitap da büyük ölçüde sorularıma cevap olabilecek bir yol göstermeyi başardı. kafam hala biraz karışık bu konuda ancak ileride et yemeyen bir insana dönüşeceksem bunun alt yapısını kurmamda yardımcı olan, bu kitap olmuş olacak.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap