18 entry daha
  • ray bradbury'nin mars yıllıkları ve fahrenheit 451'ini okuduktan sonra bu romanla ilgili beklentim güzel bir bilimkurgu çıkması yönündeydi. güzelliği konusunda hayalkırıklığı yaşamadıysam da türü konusunda yaşadığımı belirtmeliyim. korku/gerilim denilebilir belki romanın dahil olduğu tür için.
    ilk şoku atlatmaya yakın yeni bir şok bünyem üstündeki monotonluğu silkeledi attı. romandaki betimlemeler önceden okuduğum 2 bradbury romanındakinden daha çetrefilli ve çok daha sembolik tarzda hazırlanmış. kökü derinlere inen çiçeklerden dev bir buket yapmaya çalışıyor gibisiniz bu tasvirleri okurken. betimlemelerin algılanması güçlük yaratıyor ancak tamamen kavrayabildiğiniz zaman bir renk cümbüşü ruhunuzu sarmalayıveriyor.
    romanın konusu bir kaç yerde klişe öğeler barındırsa da bence gayet etkileyici. konunun akışındaki bazı öğelerde (atlıkarınca, bay elektriko..) sonsöz kısmında belirtildiği üzere yazarın hayatında yer etmiş, zihnine kazınmış anıların uzantıları.
    yine sonsözde belirtildiği gibi kitabın gene kelly tarafından çekilecek filmi projeyi destekleyecek kimse bulunamadığı için rafa kaldırılmıştır. (fakat 83 çıkışlı bir jack clayton filmi imdbden muzur muzur göz kırpıyor bana)
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap