• 1999 tarihinde ayrıntı yayınlarından çıkmış michael löwy kitabı; alt başlığı da "karl marx'tan siyaset felsefesi denemeleri".

    orjinal ismi ise: on changing the world essays in political philosophy, from karl marx to walter benjamin

    "marksizm bugünlerde sıkça söylendiği gibi kesinlikle öldü mü? dağılan doğu bloku sosyalist miydi? üretenlerin üretim sürecinin efendisi olduğu; en geniş ekonomik, toplumsal ve siyasal demokrasiyi temel alan; cinsiyetçi, etnik, siyasal sömürü ve baskılardan kurtulmuş bir toplum özlemi kuruntu muydu? ekonomistlerin, ideologların, işadamlarının ve medyanın iddia ettiği gibi kapitalizmden başka alternatif kalmamış mıdır artık? yoksa marksizmi eleştirmeye ve yenilemeye tam tersi bir noktadan; marksizmin, endüstriyel kapitalizm modelinin temellerinden yeterince radikal biçimde kopmadığı noktasından yeniden mi başlamalı? bu ve benzeri sorulara yanıt arayan löwy, "marksizm, burjuva uygarlığından kopuşunu radikalleştirmek için, çağdaş toplumsal hareketlerin ortaya çıkardığı ekoloji ve feminizm gibi teorik ve pratik karşı çıkışları bütünleştirebilmelidir" diyor ve marx'ın 1834'te söylediğini tekrarlıyor: şimdi her zamankinden daha çok "var olan her şeyin acımasız eleştirmeni olmalıyız". löwy'ye göre, kurulu düzenin modernist" mazeretlerini, kapitalist piyasayı ya da bürokratik despotizmi meşrulaştıran 'gerçekçi' söylemlerini reddederek, 'umut ilkesi'ni; yani kullanım değerini ve demokratik planlamayı, yenilenebilen enerji kaynaklarını ve ekolojik üretimi, ırk ve cinsiyet eşitliğini, özgür insanlar topluluğunu ve uluslararası dayanışmayı temel alan bir duruş noktası inşa etmeliyiz. bürokratik rejimlerin komonizm ve sosyalizm adına işledikleri suçlar sosyalizm fikrini derinden yaralamış olsa da, özgür ve eşitlikçi bir toplum, toplumsal ve ekonomik demokrasi, doğanın korunması, özyönetim ve aşağıdan denetim özlemleri insanlarda yok edilemeyecek bir biçimde kök salmıştır. içinde bulunduğumuz kriz durumunda pek çok sosyalistin yaşadığı ideolojik kafa karışıklığını liberalizme, bireyciliğe ve pozitivizme kapılmadan aşmak mümkündür; bu siyaset felsefesi olarak markisizmin tarihiyle ilgili makalelerin yeraldığı bu kitap, siyaseti sadece iktidar ve devletle ilgili sorular olarak ele almıyor: felsefeye, marx'ın dediği gibi "dünyayı yorumlamaktan çok dünyayı değiştirmeyi amaçlayan" bir siyaset felsefesi olarak bakıyor. marx, engels ve onları izleyen lenin, luxemburg, kukacs, gramsci, marcuse ve benjamin'deki siyasal/entellektüel evrimin ortak bazı noktaları üzerinde yoğunlaşıyor: romantik/devrimci boyut, toplumsal gerçekçiliğe diyalektik yaklaşım ve ütopyacı bir ufuk...hala "değiştirme" umudunu taşıyanlara..." (arka kapaktan)
hesabın var mı? giriş yap