63 entry daha
  • kendimizi pazarlamak için yaşıyoruz. neredeyse yaptığımız her şey. bir yerlere üyeliğimiz mesela ve üye olduğumuz her yerde. twitter, facebook, ekşi sözlük, vimeo, gazeteler, dergiler... gösteri toplumu. bunda kötülük? bilmiyorum. bazen iğreniyorum buna, bazen de insan zaman geçirmeli diyorum. sevdiği şeylerle, meşgalelerle tüketmesi daha iyi, hele ki kendine katabiliyorsa (gibi). aksindeyse hiçbir şey yapmayıp kıçımız üstüne hiçlikle oturalım? ara ara hissettiğim baş ağrısı işte. milyonlarca dertten bunu mu seçtim: olanla olunmaz, derdim bu olsun. evren bozuyor.

    yaa işte mete özgencil. 'nasıl zor şimdi'leri, 'gel, öğret ve git'leri, çektiğin klipleri hep izledim. çok özeller ve güzel. ama bir noktadan sonra bu da tuhaf. nasılsan; derinsen bile, nasıl derinim pazarlamasına dönmüyor mu? mesela bu satırlar. sen de düşündüklerimi düşünmüşsündür ama mutlu olmanın yolu bu değil bence. hani evde oturmaktansa, dışarı çıkmak en iyisi. yaşama inanmalı. öbür türlü bayık, sıkkın nereye kadar. sana iki bira kapmak isterdim. sen eğlenir gibi yapanlardansın başta. ama inandığında eğleniyorsun. nereden biliyorum? yanlışsam, aksini ispat et. zorunda mısın? çok saçma. hani mutluluğun yalnızca içimizde olduğu ve başkalarının onu alamayacağı/bozamayacağı/etki edemeyeceği bir felsefe var ya; keşke gerçek bu asosyallik olsaydı. bu yanlış çok farklı (oysa, harbi).
43 entry daha
hesabın var mı? giriş yap