29 entry daha
  • bence artık bir film için, bir insanın fiziksel özellikleri üzerinden güldürme çabası çok sakil kalıyor. bütün bir komedi anlayışını, kendinize göre biçtiğiniz güzellik standartlarının yine size göre altında kalan bir 'çirkinlik' algısından medet uman bir tavra yıkmanızdan anlıyoruz ki, elinizde daha iyi bir malzeme yok ve espri seviyeniz zekilik ve incelikten çok uzaklarda. bunu ilerleyen sahnelerde birçok yerde görüyor izleyen zaten. çünkü o kadar güldürmeye karşı kasılmış ki, iki adımda bir espri çabası, ama bu milyon kere söylenmiş cümlelerle, mevzularla yapılınca yenilikten uzak ve yorucu oluyor. asıl baygınlık veren mevzu ise, filmin 'didaktik' anlatım çabası. o kadar zorlama ve o kadar göze sokularak yapılıyor ki bu. bir filmde bir takım mesajlar verilmek istenebilir, ama bunu bu şekilde 'ben şimdi öğüt veriyorum' dercesine yapay bir gelişim içerisinde vermek hem seyirciye haksızlık hem söylediğin aslında güzel olan cümleye. seyircinin seyir zevkini, filmden alacağı heyecanı yüzde doksan götürüyorsun, çünkü izleyene bir şeyleri anlaması için ne zaman ne de imkan veriyorsun, her şeyi sen söylüyorsun, e karşıdaki de sıkılıyor, ders mi bu. bi de öyle hızlı bir geçiş söz konusu ki filmde, sindirmeden, derinliksiz, sırf espri yapmak için espri yaparak, sırf o cümle orada olsun diye çekilmiş gibi duran sahnelerle. böyle olunca daha akıcı olacak gibi düşünüldüyse, tam tersi izleyen geride kalıyor film önde sürekli bir koşuda. velhasılıkelam, emeğe saygı duymakla birlikte naçizane derim ki, film seyirciyi yakalamaktan o kadar uzak ki demet akbağ bile kurtaramıyor.
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap