111 entry daha
  • simülasyon argümanını içselleştirip çok ciddi mantık hatasına düşen ateistler türemeye başladı.

    tanrı'nın varlığının ihtimali ile simülasyon argümaninin doğruluğu ihtimali mantığa göre aynı değildir. tanrı'nın varlığının ihtimali insanoğlunun evrende karşılaştığı sorunlarla ya da cevaplayamadığı sorularla artar. bilinç, nedenini bilmediği bir vakanın vuku bulma sebebini üst bir bilince mâl etme içgüdüsüne sahiptir ki, tanrı'nın olabilitesi hiçbir zaman azalmamıştır bu sayede. insan bilinci, bu nedensel evrende cevapladığı her sorunun ardında bir başka soruyla karşılaşmakta. bu durum bilimin ilerleyiş sistematiğidir. yerde gördüğünüz bir taşı kaldırıyorsunuz ve altından bir başka taş çıkıyor, onu da kaldırıyorsunuz, bir başkası...

    1900'lerin başında temel bilim(matematik, fizik, biyoloji) bilimadamları arasında tanrı'nın varlığına inanma istatistiği tutuluyor ve sonuç yüzde 40 civarı çıkıyor, aynı anket 2000'lerin başında yapıldığında sonuç üç aşağı beş yukarı aynı çıkıyor. modern felsefenin de günümüzde geldiği son nokta, tanrı'nın varlığı ve yokluğu kanıtlanamazdır. ateistler için üzülerek şunu net söyleyebilirim ki, ne bilim ne de felsefe (felsefe bir bilimdir? matematik bir icat mıdır yoksa keşif midir?* babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?) tanrı'nın olabilitesini yok edememiştir.

    örneğin fizikte kozmologların cevaplayamadığı sorulara binaen çoklu evren modelinin ortaya atılması gibi. şu anki fizik bilgimizle açıklayamadığımız bazı durumların nedeni olarak evren dışı sebeplere kaçabiliyoruz. tahmin yaparak hipotez ortaya atıyoruz ve bu hipotezin doğruluğunu test etmeye başlıyoruz. kimi zaman higgs bozununda olduğu gibi yıllar sonra doğruluğu kanıtlayabiliyoruz kimi zaman evrenin koca bir karadelik içinde olması hipotezi gibi balon çıkabiliyor.

    simülasyon argümanı ise bize başlangıç hakkında bir ipucu vermiyor. bilinicimizden daha üst bir bilincin içinde olduğumuz ihtimali sadece. ya da varlığımızın bir başka üst varlıktan kaynakladığı. fakat bir üst ya da onun da üstü bilincin varlığının başlangıcının cevabı yok. john conway'in game of life'ında olduğu gibi ilk noktaların yerini siz belirliyorsunuz, oynun kurallarını belirliyorsunuz ve çark dönmeye başlıyor. bu öyle bir çark ki, inanılmaz kompleks sonuçlar ortaya çıkıyor. evrimde doğal seleksiyonun ürettiği dinamizm ve çeşitlilikte olduğu gibi. game of life'ı bilmiyorsanız şuradan izleyebilirsiniz: game of life. oynun kuralları şunlar: etrafında bir kare olan ya da hiç kare olmayan kareler yalnızlıktan yok olur. aynı şekilde çevresinde 3 ve 3'ten fazla kare olan kareler popülasyon fazlalığından yok olur ve son kural, etrafında 3 tane canlı kare olan ölü kareler canlanır. bu adresten siz de oynayabilirsiniz. istediğiniz yerlerde kareleri belirleyin ve startı verin, sonuç ise mükemmel. öylesine karmaşık sonuçlar ortaya çıkıyor ki, oynun kurallarının bu kadar basit olması büyüleci oluyor. aynı şekilde fraktal geometride olduğu gibi çok basit bir eşitliğin iterasyonlarının sonsuz derinlikte ve karmaşıklıkta sonuçlar ortaya çıkarması gibi.

    işte yaşadığımız simülasyon bu şekilde oluşmuş olabilir. ya da çoklu evren modelinde canlılığa izin veren ihtimal bizim evrende ortaya çıkmış olabilir. fakat bu ihtimaller çoklu evrenin ya da üst simülasyonun başlangıcının nasıl ve neden olduğunu açıklamaya yetmiyor. game of life'da olduğu gibi oynun kurallarını koyan bir tanrı olması ve sonra noktaları istediği yere koyup startı vermiş olması ihtimalini hiç yok edemiyor. her şeyden öte, neden varlıklık var ve nasıl var sorularının cevabı yok ortada. bu soruların cevabı olmadığı sürece tanrı'nın varlığına inanmak hiçbir zaman mantıksız olmayacak. tek bir ötelemeyle sorunuza geçici cevap vermiş olmanız, simülasyonda olduğu gibi, bir sonraki adımda karşılaşacağınız soru ve sorunları yok edebilme kapasitesinde değil.
474 entry daha
hesabın var mı? giriş yap