6 entry daha
  • bizim kolejde bir arkadaşımız vardı.sonraki yıllarda anlattığı kadarıyla okulu konya'nın bir ilçesinden sıvı lambaları eşliğinde ders çalışarak kazanmış ve gelmişti. biz paylaşarak yaşamayı öğrenmiş bir neslin çocuklarıydık. şanslıydık bu anlamda. tüm sokaklarda, mahallelerde insanlar devlete bırakmadan kendi içinde çözerdi problemlerini. şayet hafızamda bir bozukluk yoksa ben öyle anımsıyorum.

    liseden sonra arkadaşlarımızdan büyük bölümü yurt dışına gitti. o türkiye'de okudu. okuduğu üniversitede çok çevre edinmemiş. 3. yılımız gibiydi ayrılığımızın; bir kıza aşık olmuş ve ailesinden istenmesi için bizi mart ayında istanbul'da görüşmek üzere davet etti. kız isteyecektik kolay mı, toparlandık tüm arkadaşlar fenerbahçe pyramid'e birkaç gün içinde.

    babası vefat etmişi arkaşımızın. gelir düzeyi düşük bir ailenin mensubuydu, birkaç evcil hayvanla vaktini geçiren ve lise zamanımızda bize güzel güzel tereyağları gönderen bir annemizin çok değer verdiği oğluydu. annesinin gelmesini istemiyordu. sebebi ailelerin eşit olmadığı, kızın bir bakan kızı olmasıydı. bir ilin milletvekilinin kızını biz öğrenciler olarak istemeye gidiyorduk. kendi aramızda eksik noktalar bulsak ta, ki bunlardan en önemlisi kızla hiç konuşmamış olmasıydı, gitmeye karar verdik.

    iç anadolu'da bir ev. tüm hazırlıklarımızı annelerimizden aldığımız bilgiler doğrultusunda yaptık. ailelerimiz yardımıyla bir akşam için davet ettiler. ailelerimiz karşı çıksa da arkadaşımızın yanında olmak istiyorduk. gittik.

    aile sağolsun bizi hoş karşıladı. baba oldukça hoş sohbet bir adamdı. istediğimz hanımefendi kahvelerimizi getirdi. sonra onlar başka bir odada biraz sohbet ettiler, zaten okuldan tanışıyorlardı. kız da olumlu baktı ve annesi ile konuştu. birkaç saatin nasıl geçtiğinin farkında bile değildik. her şey olumlu gidiyordu. annesi babasına olabileceği yönünde teyit eder ifadeler kullandı.

    babası olabilir derken, ailen nerede evladım dedi. o da aile durumunu anlattı. ifadelerin içinde bulunmasa da, cümlelerle bu açıkça anlatılmamış olsa da, ne için orada olmadığını baba anlamıştı. cevabı çok net oldu, "evladım; hepiniz çok nezih çocuklarsınız. ailelerden tanıdıklarımız da oldu. fakat izin verirseniz, ben kendi ailesi ve mevcut durumuyla gurur duymayan sana çocuğumu emanet etmek istemiyorum"

    evet vermediler. sonraki yıllarda biz de haklı gördük aileyi. şimdi! düşük gelir sahibi olma ayıp bir öge değil. kimin ne olacağını bizler bilemeyiz. bir ömür boyu düşük gelirli de olabilir insanlar. ben anneme "ben babamdan çok kazanan bir adam olacağım" dediğimde, annem "baban çok onurlu bir adam ve ben seni daha çok kazanan değil ama daha muteber görmek isterim" demişti.

    insanlar düşük gelirli olduklarını anlatmaya ihtiyaç duymamalı, bunu anlatmaya mecbur bırakan kişilerden de uzak durmalı.
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap