144 entry daha
  • ana başlıklarla incelemek gerekirse;

    türk lirası
    efendim türk lirasının sokakta uçuşan kağıtlardan hiçbir farkı yok. günde 2-3 uçak kalkıyor olması, orada yaşayan türklerin olması bu gerçeği değiştirmiyor. döviz büroları zaten tl almıyor da, en son çare olarak gittiğim bankalar da "üzgünüz" diyince, görevli kadına "acaba merkez bankasına gitsem onlar bozarlar mı tl yi?" diye sordum. kadın bastı kahkahayı. espri yapmamıştım ya neyse.

    paskalya
    paskalya tatilleri her sene farklı günlerde oluyormuş. biz bunu bilmeden biletleri alınca malesef koskoca senede gele gele paskalya tatiline denk geldik. elbette ıssız sokaklarda dolaşmıyorsunuz ama yine de neredeyse yarı yarıya hem mekan olarak hem insan sayısı olarak azalma oluyor. bizdeki ramazan bayramı gibi işte. millet ya tatilde ya aile ziyaretinde.

    hostel
    good morning hostel'de kaldık. takovska caddesi üzerinde, şehir merkezine 10 dakika yürüyüş mesafesinde. odalar küçük ama temiz. ortak kullanım için banyo da var amerikan mutfaklı salon da. yanınızda yemek götürebilirsiniz. tavsiye ederim. ya da şöyle söyliyeyim; belgrad'ın göbeğinde gayet kullanışlı bir hostelde geceliği kişi başı 30 liraya* kaldık!! bir izmirli olarak net söylüyorum, o paraya basmane'de kalamazsınız.

    taksiciler
    koskoca şehirde ingilizce bilmeyen yegane şerefsizlerdir. taksici heryerde taksicidir, avrupada farklı demeyin sakın. gideceğimiz yeri gösterip "how much?" dedikten sonra aldığımız 500 dinar cevabına ve bizim sanki az buçuk yer yön bilgimiz yokmuş gibi yolu uzatmasına rağmen taksimetrede 400 dinar yazınca "ne ayak la bu?!" dedim adama, bana abdullah gül gülümsemesi ile cevap verdi şerefsiz. ayrıca havaalanından merkeze 10 euro tutuyor yukarıda fazla fazla verenler olmuş, gerekirse pazarlık yapın.

    euro-dinar
    1 euro = 114 dinar. 100 dinar değil!!
    ancak öyleymiş gibi hesaplıyorlar. dikkat edin. 1000 dinarlık bir alışverişi bozuk yok diye 10 euro olarak ödeyince yaklaşık 1 euro fazla ödemiş oluyorsunuz. üçün beşin hesabından ziyade çok fazla tekrarlayınca bunu neredeyse bir günlük bira parasını yok yere adamlara vermiş olursunuz.

    bira-içki
    jelen diye biraları var, gayet güzel. onun dışında lav, carlsberg de seçenekler arasında. mekandan mekana farklılık gösterse de genelde 33lük şişede getiriyorlar içkileri. 50lik istediğinizi ayrıca belirtmeniz gerekiyor.
    rakija dedikleri içecek ise bildiğimiz konyak.

    internet
    şehrin neredeyse her yerinden çeken internet ağları var. onun dışında birçok mekan wifi şifresi kullanmıyor.

    tarihi yerler
    kalemegdan; tuna ile sava nehrinin kesiştiği yerde bol bol resim çektirmelik yemyeşil bir alan. ayrıca içinde hayvanat bahçesi de var. sayesinde belki de on beş sene sonra hayvanat bahçesi gezmiş oldum.

    nikola tesla müzesi; teslaya ait eşyaların, giysilerin, aletlerin olduğu hayatı ve icatları hakkında önemli bilgiler edinebileceğiniz ufak bir bina. içerisinde rehber var ve gelenlere belli saatlerde sırpça, belli saatlerde ingilizce olarak sunum yapıyor. buna tesla icatlarının çalışma şekilleri, canlı örnekler de dahil. biz gittiğimizde sırpça tur vardı süremiz kısıtlı olduğundan ingilizce turu bekleyemedik. gitmeden önce mutlaka ingilizce tur saatlerini öğrenmek gerekiyor.

    josip broz titonun mezarı; şehir merkezinin güneyinde, museum of yugoslav history'nin içindeki house of flowers'da bulunuyor. yugoslavya'yı birarada tutmuş, inanılmaz saygı duyulan birisi için açıkçası biraz daha özel bir mezar beklerdim. yine de gidip görülmeli.

    bunların dışında; parlamento binası, st. sava kilisesi, ulusal müze vs. gibi tercihe bağlı gidilebilecek yerler de var.

    yemek-kafe-bar-gece kulüpleri
    leila; küçük ama sıcacık bir ortamı olan çok sevgili jerunun sayesinde gittiğim, gündüz gece ayırt etmeden bira veya kahve içilebilecek muhteşem bir mekan. gidiniz.

    boutique; knez mihaliova caddesinin başındaki meydanın köşesinde bulunan merkezi ve yemekleri harika mekan. hayatımda ilk defa risotto* yedim burada. şu anda muhtemelen en sevdiğim yemek olabilir. konumu da çok güzel, geleni geçeni izleyebilirsiniz. yanında aurelio diye bir mekan daha var o da güzel.

    tri şeşira; skadarlija'daki turist kazıklama yerlerinden en ünlüsü. oturmak için bir gün önceden rezervasyon yapmak zorunda kaldık. yemekleri güzel, ortamı hoş ancaaak... birincisi, söylemezseniz su ekmek ıvır zıvır getiriyorlar ve gözünüzün yaşına bakmadan hesaba yazıyorlar. baştan söylemek lazım sipariş verilen yemekler dışında hiçbir şey istenmediğini. ikincisi ise hayatımda karşılaştığım en dumur verici olaydır. hesabı istediğimizde garson hesabı masaya bırakmak yerine yanıma gelip gözlüğünü taktı ve fişin içine konduğu zamazingonun üst kısmını gösterip "bak burada hesaba bahşiş dahil değildir yazıyor, ne kadar bahşiş bırakacaksın?" dedi!! bunu türkiye sınırları içindeki herhangi bir mekan herhangi birine dese, onu ayar manyağı yaparlardı ya neyse dedik biz verdik bahşişimizi kalktık. bu da gideceklere bir uyarı olarak dursun kenarda.

    redbar; tri şeşira'nın yirmi metre ilerisinde akşam saatlerinde bir-iki bira içmelik kafe-bar. çok beğendim.

    mr. stefan braun; bir binanın dokuzuncu katında bulunan ortamı gece 1'den sonra başlayan club. çok ünlü ama sevemedim nedense. insanlar arasında konnekşın yok. durduğunuz yerden sadece yandaki iki masayı görebiliyorsunuz. sütunlardan hiçbirşey gözükmüyor vs vs.

    plastic; ama plastic öyle mi?! kurban olduğum mekanı yedi bitirdi beni. dikdörtgen bir giriş bölümü var. bistro da burda bar da burda. herkes içiçe sinerji çok çok yüksek. hastası oldum. arkada başka bir bölüm daha var. biraz daha sessiz, zannedersem yiyişgenlerin yeri o bölüm. malesef belli günler açık. eğer hergece açık olsaydı hepsinde de gidecektim.

    kızlar
    kızların hepsi adeta birer at!
    gece kulüpleri ise adeta birer hipodrom!!

    sağlıcakla kalın..

    edit: linkler eklendi
994 entry daha
hesabın var mı? giriş yap