138 entry daha
  • benim gibi x-men hayranlarının*** soluksuz izlediğine inandığım film.

    --- spoiler ---

    öncelikle filmin wolverine, storm, shadowcat, iceman, yaşlı professor x ve magneto ile başlaması beni duygulandırdı. çok uzun bir aradan sonra, eksiklikler olsa da, eskileri bir arada görmek mutlu etti ve hüzünlendirdi.

    filmde birçok usta oyuncu vardı ama en iyisini seçecek olursak bence james mcavoy'di. dünyada bu adam kadar güzel ağlayan biri yok sanırım. o maviş gözleriyle buğulu buğulu bakıp o müthiş aksanı ve ses tonuyla konuşmuyor mu, ah tam o sırada dünya daha güzel bir hal alıyor.

    michael fassbender, yani magneto, bu filmde biraz geri planda kalmış gibi geldi. belki de x-men first class'ın büyük çoğunluğu onun ve hikayesinin üstüne kurulu olduğu için bu filmde ona ayrılan sahneler beni kesmedi. ayrıca fassbender'in oyunculuğu da bana fazlasıyla soğuk geldi. belki de magneto'nun biraz daha acımasız tarafını yansıtmak istediler ama yine de bana biraz fazla soğuk geldi.

    hugh jackman, nam-ı diğer wolverine reyiz, yine yeri geldi kahkahalar eşliğinde yeri geldi heyecanla kendini izletti. hugh jackman'ın vücut işini baya abarttığını da görüyoruz filmde. geriye dönüp 2000 yılında çekilen x-men'deki wolverine ile 2014'deki wolverine'i karşılaştırırsak 2000'dekinin 2014'dekinin yanında "cılız" kaldığını söyleyebiliriz. he ama her türlü iyidir, sevilir o ayrı.

    jennifer lawrence, yani mystique filmin üzerine kurulduğu kişiydi. çizgi film ya da çizgi romandaki mystique, ağzı iyi laf yapan, seksi, çok da vicdanlı olmayan biridir. filmdeki mystique'in ise daha vicdanlı ve hırslı yönü öne çıkartılmış. ayrıca jennifer lawrence'daki fiziksel değişim de fazlasıyla göze çarpıyor.

    nicholas hoult, yani hank/ beast için tek bir şey söylemek istiyorum: bu adam dünyanın en tatlı insanı.

    havok ilk filmde baya yer almasına rağmen bu filmde esamesi okunmuyordu. mystique'in baktığı dosyada öldürülen mutantlar arasında tanıdık bir yüz olarak bir tek azazel vardı. uçak sahnesinde de eric, charles'a "arkadaşlarımız öldü, emma*, angel*, azazel, banshee" diyor. ee banshee first class'ın sonunda eric'le gitmemişti. caleb landry jones'un neden filmde olmadığını merak ettim açıkçası. bilen biri varsa aydınlatabilir.

    filmdeki en güzel sahne, şüphesiz ki, quicksilver'ın mutfak sahnesiydi. arka planda çalan time in a bottle da harikaydı. pink floyd tişörtü de gözlerden kaçmadı. ayrıca tüm film boyunca quicksilver'ı oynayan evan peters'ın kime benzediğini düşündüm. şimdi fark ediyorum ki filmdeki hali bildiğimiz farah zeynep abdullah.

    filmdeki birkaç komik sahneye gelirsek:

    *70'li yıllara dönen wolverine'in pençelerinin kemik olduğunu görünceki şaşkınlığı.

    *yine wolverine'in xavier'ı bulmak için gittiği okulda beast ile karşılaşması. beast'i ikna edemeyen wolverine'in "seninle ben ileride iyi arkadaş olacağız ama şimdi değil" diyerek beast'e bir yumruk atması.

    *xavier'ı ikna etmeye çalışan wolverine'e xavier'ın "seni bir yerlerden hatırlıyorum aslında. uzun zaman öncesinden. biz de senden yardım istemiştik. ne demiştin sen?!: siktir git!*" demesi.

    *xavier'ın eric'i kurtarmaya çalışırken girdikleri mutfaktaki güvenlik görevlerini konuşarak ikna etmeye çalışması akabinde wolverine'in sabırsızlanması ve adamlara yumruk atarak bayıltması. bunun karşılığında xavier'ın "şiddet yok, şiddet yok. ben şiddete karşıyım!" deyip asansörün açılmasıyla gördüğü eric'e yumruk atması.

    filmin sonunda, her şeyin düzelip wolverine'in okulda uyandığı sahne ise sahalarda görmek istediğimiz hareketler. kimler yoktu ki: rogue, storm, jean*, cyclops, bobby...

    --- spoiler ---

    devam filmi x-men: apocalypse'i merakla beklemekteyiz.
219 entry daha
hesabın var mı? giriş yap