1 entry daha
  • freud'un kendisinin de kabul ettigi uzere din ve uygarlik hakkinda yeni bir sey soylemedigi, yalnizca bu kavramlarin birbiriyle iliskisini psikanalitik bir temele oturtmayi cabaladigi, bunu yaparken karsit goruslu birisiyle sohbet edermis gibi guzel bir yontemi tercih ettigi kitaptir.

    freud'a gore din bir yanilsamadir. peki freud'a gore yanilsama nedir?

    "yanilsama, hata ile ayni sey degildir. aristo'nun boceklerin gubreden olustugu bicimindeki inanci bir hataydi; bizden onceki hekim kusaginin frengi hastaliginin asiri cinsel faaliyetin sonucu oldugu bicimindeki inanci da bir hataydi. bu hatalara yanilsama adini vermek cok dogru olmaz. ote yanda kolomb'un hindistan'a ulasan yeni bir deniz yolu buldugunu sanmasi bir yanilsamaydi. bu hatada kolomb'un arzularinin oynadigi rol cok aciktir. hint-alman irkinin uygarlik yaratabilecek tek irk oldugu yolunda bazi milliyetciler tarafindan ileri surulen iddia veya cocuklarin cinselligi bulunmayan yaratiklar oldugu biciminde psikanalizin curuttugu inanc birer yanilsama olarak tanimlanabilir. yanilsamalar icin niteleyici olan nokta, insan arzularindan kaynaklanmalaridir. bu yonleriyle yanilsamalar psikiyatrik hezeyanlara yakin duserler. ama hezeyanlarin yapisinin daha karmasik olmasi bir yana, bir baska ayrim daha gosterirler. hezeyanlar soz konusu oldugunda, gercekle celiski halinde olmalarinin temel bir nokta oldugu vurgulanir.

    yanilsamalarin yalan olmasi gerekmez, yani gerceklestirilmeleri olanaksiz veya gercekle celiskili degildirler. ornegin orta siniftan bir genc kiz, bir prensin gelip kendisiyle evlenecegi yanilsamasina sahip olabilir. az sayida da olsa boyle seyler gerceklesmistir. ama mesih'in yeryuzune inip altin bir cag baslatmasi cok daha kucuk bir olasiliktir. bu inancin bir yanilsama olarak mi, yoksa hezeyan benzeri bir sey olarak mi siniflandirilmasi ornekleri bulmak kolay degildir, ancak simyacilarin tum madenlerin altina donusturulebilecegi bicimindeki yanilsamasi gerceklesmis bir yanilsama olabilir. cok miktarda, mumkun oldugu kadar fazla miktarda altina sahip olma arzusunun, zenginligi belirleyen seyler hakkindaki bugunku bilgimiz tarafindan epeyce kullendirilmis olmasina ragmen kimya bilimi madenlerin nitelik degistirerek altina donusturulmesinin artik olanaksiz olmadigini kabul etmektedir. dolayisiyla, gudulenmesinde arzu doyumu baslica unsur olan inanclara yanilsama adini vermekteyiz. boylelikle, tipki yanilsamanin dogrulanmayi hic de degerli saymamasi gibi, biz de onun gerceklikle olan iliskisini gormezlikten geliriz."

    bu kitabin irdeledigi asil sey, din degil -zira freud dinin yanlislanamayacaginin farkinda olan bir ateist- dinin insanlar uzerindeki etkisi ve uygarliga olan katkisidir. freud insanlarin dine degil de, akil ve mantiga yaslanirlarsa uygarligin daha saglikli bir bicimde gelisecegini iddia etmektedir.

    dogrusunu soylemek gerekirse bu kitapta freud, kendi kendisine sordugu sorulara "bence" tatmin edici cevaplar verememis ve din olmazsa uygarligin daha iyiye gidecegi savini yalnizca tahminlere dayandirdigindan ikna edici olamamistir. -zaten oyle bir amaci da yoktur, bu kitabi bir beyin firtinasi olarak dusunmek gerekir.-

    son olarak kitabi okurken aldigim uygarlikla ilgili birkac paragraf notu da ekleyip, entryi bitireyim;

    " toplumun yalnizca belirli siniflari icin gecerli olan kisitlamalara dondugumuzde, pek cirkin ve daima bilinen bir durumu karsimizda buluruz. bu az imtiyazlara sahip siniflarin, korunan siniflari imtiyazlari nedeniyle kiskanmalari ve kendilerini uzerlerindeki fazladan yoksunluktan kurtarmak icin ellerinden gelen her seyi yapmalari dogaldir. bu durumun mumkun olmadigi yerlerde soz konusu kulturde surekli olarak bir hosnutsuzluk durumu devam edecektir. bu durum tehlikeli isyanlarin nedeni olabilir. ama eger bir kultur, o kulture ait insanlarin bir bolumunun doyumunun bir baska ve olasilikla daha buyuk bir bolumunun ezilmesine bagli oldugu bir noktayi asamamissa ki, gunumuz sosyal kulturlerinin tumunde olay budur; ezilen insanlarin, varligini kendi calismalariyla mumkun kildiklari ama zenginliginden cok kucuk bir pay aldiklari bu kulture karsi yogun bir dusmanlik duygusu gelistirmeleri anlasilabilir olmaktadir. bu turden kosullar altinda, ezilen insanlar arasinda kulturel yasaklamalarin icsellesmesi beklenemez. aksine, bu insanlar yasaklamalari onaylamaya hazir degillerdir; kulturun kendisini ortadan kaldirmak gibi bir arzuya sahip olurlar. bu siniflarin uygarlik karsisindaki dusmanliklari oylesine acik bir sekilde ortadadir ki, gozden kacmayacak kadar iyi olanaklara sahip toplumsal katmanlarda bile gizli bir dusmanliga neden olmustur. o kulture ait insanlarin bu kadar buyuk bir bolumunu doyumsuz birakan ve onlari isyana iten bir uygarligin varligini surekli kilma umudundan yoksun oldugunu ve boyle bir gelecegi de hak etmedigini soylemek gereksizdir."

    *

    "kulturel ideal tarafindan saglanan narsistik doyum, kulturel birim icinde yer alan, kultur dusmanligiyla mucadelede basari saglayan gucler arasinda da denge saglayici yerini alir. bu doyum, yalnizca kulturun yararlarini tadini alan ve kayirilan siniflar arasinda paylasilmakla kalmaz, kulturleri disindaki insanlari kucumseme hakkinin, kendi birimlerinde acisini duyumsadiklari haksizliklara karsi bir telafi saglamasi nedeniyle ezilen siniflarca da paylasilir. kisi, hic kuskusuz, borc ve askeri hizmet yuku altinda ezilen yoksul ve caresiz alt siniftan biri olabilir. her seye ragmen o bir roma yurttasidir, diger uluslari yonetme ve kendi yasasini kabul ettirme gorevinde onun da bir payi vardir. bununla birlikte ezilen siniflarin, yoneten ve onlari somuren sinifla bu ozdeslesmesi daha buyuk bir butunun yalnizca bir parcasidir. ayrica bastirilan ve ezilen siniflar efendilerine duygusal olarak da baglanabilirler. dusmanliklarina ragmen ezen sinifta kendi ideallerini gorebilirler. temelde doyum verici olan boylesi iliskiler var olmasaydi, buyuk insan kitlelerinin hakli dusmanligina ragmen bazi uygarliklarin nasil olup da bu kadar uzun sure varliklarini surdurebildiklerini anlayabilmek olanaksiz olurdu."
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap