16 entry daha
  • eskilerde tuvalet taşı olmadığı için tahtaların biri boş bırakılarak yapılırdı. sıçtığın yeri görürdün. her zaman "alttan şimdi gelse kazığı götüme soksa ne yapacağım" endişesi taşırdım. köyde her akraba ziyaretimde de aksi gibi büyük abdest gelirdi. çocukluk değil, işkence günleri mübarek. her neyse bu tahtası eksik tuvalet hakkında güzel bir fıkra var anlatayım:

    "türk, fransız ve ingiliz diplomatlar birbirlerinin ülkelerine ziyarette bulunuyorlarmış. her fıkrada bir şey yarışında olan bu diplomatlar bu sefer de en güzel tuvalet yarışına girmişler. önce ingiliz'in evi ziyaret edilmiş. tuvalete giren fransız ve türk diplomat hayran kalmış, zira ingiliz'in tuvaletinde müzik çalıyormuş. sıçma eylemi resmen bir sanata dönüşüyormuş. fransız ve türk diplomat çok beğenmiş.

    sıra gelmiş fransız'ın evine. fransız'ın tuvaletinde gazete çıkmış klozete oturunca, musluk da sensörlüymüş. elini koyunca su akıyormuş. bu sefer ingiliz ve türk hayran kalmışlar bu işe.

    en son artık türk'ün evine gelmişler ama türk'te öyle bir teknoloji ne gezer. türk'ün tuvaleti bile eski usül. tuvalet taşı yok, delik tahtalı. türk en son temel'i çağırmış ve yerleştirmiş dışarı, eline de bi fırça vermiş. her sıçanın götünü alttan temizlemesini söylemiş. fransız girmiş önce tuvalete, tuvaletini yapmış, temel de görevini yerine getirmiş. sıra ingiliz'e gelmiş ama ingiliz ishal. sıçıyor sıçıyor bitmiyor. temel de her bırakışta siliyor ama en son dayanamıyor fırçanın ters tarafıyla ingiliz'i dürtüyor. ingiliz de çekiyor pantolonu çıkıyor dışarı. türk soruyor nasıl olduğunu. ingiliz veriyor cevabını: 'valla harika, tertemiz yaptığı gibi, bir de bitince haber veriyor.' "
193 entry daha
hesabın var mı? giriş yap