8 entry daha
  • geçen hafta izlediğim istanbul şehir tiyatroları oyunu.

    bu oyunun orijinal eseri olan the glass menagerie'yi lisede okumuştuk. eser analizini yaparken ruhumun daraldığını anımsıyorum. lisede o yaşlarda büyük buhran döneminde bir ailenin dramı çok da çekici gelmemişti doğal olarak. gerçi sonralarda edgar allen poe ile intihara sürüklenen bir öğrenci güruhu için çok da karamsar bir eser sayılmazmış, beterin beteri var ne de olsa.

    oyuna gelecek olursak... eseri okuduğum için az çok bir beklentim vardı. bütün oyunculuklar, dekor ve müzikler oldukça iyiydi. beni en çok etkileyen edip tepeli'nin oyunculuğu oldu sanırım. gencecik, işine tutkuyla bağlı, saygılı ve ışıl ışıl bir sanatçı. ileride ismini daha sık duyacağımıza eminim. ayşecan tatari'ye çocuklar duymasın yıllarından beri gıcık olurum; ne kadar yetenekli olursa olsun kendisini izlerken keyif almıyorum, alamıyorum, üzgünüm. sevil akı tecrübesiyle, yüksek enerjisiyle adeta oyunculuk dersi veriyor. ilk defa izlediğim tanju girişgen ise; oynadığı karaktere öfke duymama sebep olduğuna göre oldukça başarılı olmalı. sahnede izlerken nadir oyuncuda şeytan tüyü hissederim, tanju girişgen gerçekten öyle biri. her birinin emeklerine sağlık.

    son olarak; oyunun sahnelenme biçimi, kullanılan teknikler, ışıklar ve müzikler alışılmışın dışında. ben kendi adıma söyleyebilirim ki; oldukça keyif aldım. duyduğum bütün eleştiriler de olumlu yöndeydi. başarılı bir uyarlama olmuş, fırsatı olan herkesin izlemesini öneririm.
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap