118 entry daha
  • babama 01.09.2014 tarihinde ilk tanının konulduğu lanet hastalık.

    prostat şikayetleri nedeni ile çekilen pelvik mr sonucu tanıştığımız hastalık.tanı "batın içinde hafif şekilli dağınık küçük lezyonlar".bu sebeple prostat kanseri olmasın diye önlem olarak lezyonları yok etmek için 38 seans radyoretapi aldık. akabinde lezyonların yok olduğu!! görüldü ve 5 damarı tıkalı kalp için bypass olundu.

    evde hassas bir bakım ama hergün bakım, yaralara tedavi için oksijenli su ve tentirdiyot benzeri bir madde ile pansuman yaptık. ellerimizde eldiven, banyo yapamadığı zamanlarda terlemiştir diye günde 4 atlet değişiyoruz babama..amaaan zaten prostatta lezyonlarda gitmiş... bypass sonrası bir düzelsin hayat güzeldi zaten...hep güzeldi..

    kızım dedesi rahatsız olmasın diye yanına çıkmıyor, 5,5 yaşında laf dinlemiyor, dayanamıyor..dedeye öpücük kondurup kaçıyor bazen. toparlandı babam torun sevgisiyle topladı kendini.. kısa zamanda ayağa kalktı. kızımla her gün birlikteler dışarı çıkıyorlar, dolaşıyorlar..

    derken terleme ve öksürük krizi başladı bypass'tan yaklaşık 1 sene sonra. ilk önce muayene için gidilen göğüs doktoru röntgende bir bok görünmediği için kapalı mr istedi ama dayanamadı adam kapalı alan korkusundan 20dk sonra başından aşağı 1 kova su dökülmüş gibi terleyerek çıktı hastaneden. çektiremedik mr'i. açık mr çekildi, birşey anlaşılamadı.. randevu alındı doktora, bu kez pet ct için gidildi hastaneye zar zor çektirdik. yedikule'de teşhis konuldu, dışı hücreli bilmemne karsinom.. ilk tanının konulduğu an babamın yüzündeki boş ifadeyi kelimelerle anlatmam mümkün değil. 37 yaşında çocukluğumdan çook çok sonra yine elini tuttum babamın, müdür bypass masasından kalkmış adamsın dedim, bu da geçer...

    okmeydanına onkoloji polikliniğine randevu alındı;

    dr. serkan bey'e gidiyoruz, doktortan önemli değil tedavi, var yanıtı beklerken babamın en çok ürktüğü "kemoterapi için randevu alacaksınız" cevabıyla dönüyoruz eve.. doktor çok birşey söylemiyor yada kafamız almıyor kelimeleri.. doktorun odasına tekrar dalıp; hocam babama anlattığınız haricinde başka birşey varmı? diy.e sormadan edemiyorum.. "yok" diyor..

    kemoterapi alıyor babam, emend denilen mide bulantısı ilacı baya iyi iş görüyor, ilaç iyi tolere ediliyor ilk kürde, sonra 21 gün, yine kemoterapi, sonra yine, yine..

    4 veya 5. kemoterapi sonrasında göğüs ve sırtta ağrılar oluşuyor, sol ciğer su toplamış.

    antibiyotikler ve 6. sefer ve daha hafif bir kemoterapiden sonra iyileşme olması gerekirken bu sefer nefes daralması sebebi ile hastane yollarına düşülüyor, pulmicort ve ventolin ile oksijen.. sonra eve dönüyoruz hastaneden.

    birkaç sefer daha geceli gündüzlü hastanelerde sabahlayarak tekrarlıyoruz bunları.. 6. doz kemodan 21 gün sonra ikinci pet ct çekiliyor. doktor pazartesi 09.03.2015 tarihinde sonucu açıklıyor ablama..

    hastalık gerileyeceği yere saldırganlaşmış,lenflere sıçramalar var, tedavi bir boka yaramamış...
    kemiklere atlama yok ama belliki prostat için alınan 38 seanslık radyoterapi hiçbir boku yok etmediği gibi akciğere kanser siryet etmiş...

    ablam telefonda ağlayarak anlatıyor hepsini, buz gibiyim, tepki veremiyorum... sakin ol diyebiliyorum sadece, ümidini kesme... ağlayamıyorum.. işteyim eve gitmek istemiyorum, işe verip aklımdan çıkarmak istiyorum..olmuyor...

    annem babamın yanında bir bakım evindeler, 7/24 hemşiresi bakıcıları vesaire var.. evde sıkıldı biraz değişklik olur ikisinede, hem annem daha az yıpranır, daha az uykusuz kalır diye gidildi.. babama hastalığın ilerlemesinden bahsedemiyorum telefonda,annemi aradığımda hiçbirşey söylemeden havadan sudan sanki sesim çok iyiymişim gibi rol yaparak hal hatır soruyorum.. ablamda hiçbirşey söyleyemiyor ikisinede. sadece istediğimiz gibi gerileme olmamış pek diyebiliyoruz..

    doktor 20 gün sonraya randevu veriyor babama, maksat babam kemoterapiye devam edecek morali bulup birkaç ay daha aramızda kalabilsin diye..yoksa bu durumun gerilemesi çok zormuş zaten.. geç kalmışız...

    şimdi babamla yüz yüze geldiğimde ağlarım diye yanına gitmek istemiyorum, anneme kocasının hayatıın gittikçe kısaldığını anlatamıyorum. eşim akşamdan beri yüzümü saçlarımı sevip moral vermeye çalışıyor..

    kızımın kafası karışmasın, okulu etkilenmesin diye birşey çaktırmıyorum, birlikte ödev yapıyoruz, çizgi film seyrediyoruz..

    sonra pc başında oturduğum bir an yazmaya başlıyorum bunları, birileri okuyacak ve belki sevdiği insanın geçmeyen gıcık öksürüğünden işkillenip pet ca çektirecek, belki daha çok erkenken farkedecekler bu hastalığı diye...

    sözlük entry ve tanım kurallarının, imlanın ırzına geçtiğimi bilerek yazıyorum. lütfen beni affedin.

    belki bu kanser denilen bokun ne denli şerefsiz ve sinsi birşey olduğuna dair aklınıza şüphe düşürmüş, olmam sizi veya sevdiğiniz insanı kurtaracak...

    hayat hiç adil değil hem de hiç..

    edit : insansınız... geçmiş olsun ve acil şifa dilekleriniz için, mesaj kutusunu yeşillendiren herkese ve hepinize ayrıca teşekkür ederim..

    edit 2 ;
    olmadı işte, hayat ibne, hayat şerefsiz. 1.1.1953 yılında dünyaya gelen babam 62 yaşında 16 mart 2015 pazartesi sabahı sabah 06.30da vefat etti. tanı konulduktan 6 ay sonra sabaha karşı kaybettik babamızı. mezarına bir beşiktaş atkısı ilistirip eve geldik. ağrısı açısı dindi. geride kalanlara sabir diyor herkes, boyle bir sabir yok.. bok gibiyim.. siz kalın saglicakla...
488 entry daha
hesabın var mı? giriş yap