86 entry daha
  • çok büyük keyif ala ala okuduğum jonathan safran foer kitabıdır. yazarın ilk okuduğum kitabı extremely loud and incredibly close idi. anlatım tarzından çok hoşlanmıştım, hem hüzünlendirip hem gülümseten naif bir kitap olarak tanımlamıştım kendimce. bu kitap, yahudi katliamından kaçan dedesinin çocukken yaşadığı yerleri görmek isteyen amerikalı bir çocuğun ukraynada yaşadıklarını, geçmişe gidip farklı zamanlarda yaşanan farklı hikayelerle harmanlayan bir kitap. ama öyle bir yazım dili var ki bu yazarın, ben anlatamıyorum, kitapların konuları klişe olmasına rağmen çok güzel, ama ben bu güzelliğin nedenini anlatamıyorum, çünkü yazım dili farklı. her ne kadar ilk okuduğum kitabını daha çok sevmiş olsam da bu kitap da baya güzel. yalnız ara vermeden okumak gerekiyor, biraz ara verince konudan uzaklaşabiliyorsunuz.

    madem anlatamıyorum, brod'un üzerinde bulunan hüzünleri buraya aktarayım bari, o kadar bizden o kadar hayatın içinden ki bu hüzünler,
    bedenin hüzünleri : ayna hüznü - kişinin ebeveynine benzemesinin veya benzememesinin hüznü- bedeninin normal olup olmadığını bilememenin hüznü- bedeninin normal olmadığını bilmenin hüznü-bedeninin normal olduğunu bilmenin hüznü- güzellik hüznü- makyaj hüznü-bedensel ızdırabın hüznü-karıncalanma ve ağrıma hüznü- giysi hüznü-seğiren göz kapağı hüznü- eksik bir kaburga kemiğinin hüznü- dikkat çeken hüzün- dikkat çekmemenin hüznü- sevdiğininkilere benzemeyen cinsel organlara sahip olmanın hüznü- sevdiğininkilere benzeyen cinsel organlara sahip olmanın hüznü- ellerin hüznü
    ahit hüzünleri : tanrı aşkının hüznü- tanrı'nın sırt çevirmesinin hüznü- en sevilen çocuk olmanın hüznü- kişinin tanrısının önünde hüzünlü olmasının hüznü- peki, ya? hüznü- tanrı gökte yalnız hüznü- insanların kendisine tapmasını gereksinen tanrı'ya duyulan hüzün..
    aklın hüzünleri : yanlış anlaşılmanın hüznü- mizah hüznü- salıverilemeyen sevginin hüznü- akıllı olma hüznü- ne kastettiğini ifadeye yetecek kadar sözcük bilmemenin hüznü- seçeneklerin hüznü- hüzün istemenin hüznü- kafa karışıklığının hüznü- evcilleştirilmiş kuşların hüznü- bir kitabı bitirmenin hüznü- hatırlamanın hüznü- unutmanın hüznü- tasa hüznü...
    kişilerarası hüzünler: kişinin ebeveyni karşısında mahzun kalmasının hüznü- sahte aşk hüznü- aşk hüznü- arkadaşlık hüznü- kötü bir sohbetin hüznü-olabilirdi hüznü- gizli hüzün..
    seks ve sanat hüzünleri : tahrik olmanın sıradışı bir durum olmasının hüznü- güzel şeyler yaratma gereksiniminin hüznü- anüs hüznü- fellatio ve cunnülingus sırasında göz temasının hüznü-öpüşme hüznü- fazla hızlı harekete geçme hüznü-harekete geçmeme hüznü- çıplak model hüznü- portre yapma hüznü- pinhas t'nin sanat ve yaşamın, kuramsal anlamda, terse çevrilebileceğini öne süren dikkate değer eseri "toza: insandan geldin ve insana gideceksin" in hüznü...

    kitabın hemen ardından anlatım açısından böyle zor bir kitabı nasıl uyarladılar diye düşünerek filmini izledim, filmin kitabın birebir uyarlaması değil, hikayenin bir kısmının görsel olarak anlatılmış hali olduğunu gördüm, buna rağmen filmden de büyük keyif aldım. yukarıdaki entrylerden birinde pek çok şeyi anlatan kitabın bir yol hikayesine dönüştürüldüğünden bahsedilmiş buna katılıyorum, ama düşününce başka türlü nasıl anlatılırdı safran ve ailesinin ve yan karakterlerin 200 küsür yıllık hayatı bilemiyorum. sonra aklıma güzelim müzikler geliyor, alex'in dedesi ile ve jonathan ile diyalogları geliyor, bir anda kendimi ayçiçeği tarlasındaki evin merdivenlerinde buluyorum, mutlu oluyorum. filmde baş kahraman jonathan gibi görünüyor belki ama bence alex karakterini oynayan eugene hutz çok çok daha başarılı bir oyunculuk sergilemiş. özet olarak birebir kitap uyarlaması bekleyerek izlenirse hayalkırıklığına uğratması yüksek, ama kendi içinde güzel bir film olmuş.
30 entry daha
hesabın var mı? giriş yap