33 entry daha
  • öncelikle almagest'i başarılı yorumundan dolayı kutluyorum... şimdi de benim yorumum:

    ôdishon, 2000 yapımı, takashi miike imzalı bir japon filmi... 115 dakika...

    bence filmde "antrakt öncesi" ve "sonrası" olmak üzere iki bölüm var. ilk kısım zaman zaman eğlenceli, hayatın tatlı ve acı yanlarını ölçülü bir şekilde sunan romantik/dramatik bir yapıya sahip. ilk yarıda, yakın dönem japon kültürüne büyük bir eleştiri var: bütün japonların yalnızlığı, artık iyi kızların kalmaması, japon erkeğinin, japon kadınına hâlâ bir geyşa gözüyle bakması ve hatta bir "seçme" yapması...

    film, ilk yarıda yoğun bir şekilde ama seyirciye pek de fazla hissettirmeden ve kimseyi sıkmadan bir kültür sorgulaması yapıyor. miike, ilk yarıda bize "biraz" uzak olan bu dünyada her şeyin sakin ve normal olduğunu üstüne basa basa göstermiş. öyle ki sıra dışı bir şeyin olması imkânsız gibi: herkes saygılı; insanlar telefon kapatırken bile birbirlerine olan saygılarından kafalarını sallıyorlar. dünyaları oldukça korunaklı bir dünya ve görünüşe bakılırsa korkulacak hiçbir şey yok.

    asami, ilk yarıda bembeyaz kıyafetleri, narin vücudu, asil davranışları, duru güzelliği, ürkek ve teslimiyetci yaklaşımıyla dikkat çekiyor. sorunlar yaşamış ve yalnız kalmış bir genç kadın.

    aoyama'ysa artık yaşlanmakta olduğunu düşünen ve oğlunun aklına sokmasıyla evlenmeye karar veren bir adam. ve evet, evlenmek üzere kadınını "o" seçecek. işte yönetmenin başarılı olduğu konu da bu: aoyama'ya ve arkadaşı yoshikawa'ya görünürde hiç eleştiri yok. onlar sıradan japonlar ve oldukça iyi insanlar.

    ilk yarıda, yönetmen belki bir gerilim filmi için risk sayılabilecek bir deneme yapmış. öyle ki ilk yarıda belki de filmin daha sonra hızlanacağını ve seyir değiştireceğini gösteren tek bir sahne var: yıkık, dökük, loş bir oda... uzun, dümdüz saçlarıyla asami... telefonun çalmasıyla asami'nin gülüşü ve o meşhur çuval sahnesi. işte bu noktada yönetmen, "durun, bekleyin... daha neler olacak." diyor.

    filmin ikinci yarısındaysa asami'nin dönüşümünü izlemek izleyenleri şoke ediyor... son dönem japon korku filmlerinde sıkça gördüğümüz üzere, kurallı, güvenli ve o saf dünya, birdenbire ters yüz oluyor. işin sırrı da bu zaten. miike, ikinci yarıda bilinçaltını gün yüzüne çıkarıyor ve her şey bir anda değişiyor: asami'nin geyşa kimliğinin altında yatan şiddet ve bastırılmış karakteri ortaya çıkıyor...

    miike, filmin ikinci yarısında eihi shiina'nın başarılı oyunculuğuyla ve şiddet sahnelerine oldukça fazla yer vererek kadının o farklı, görünmeyen kimliğini olanca gücüyle ortaya koymuş. bu sahneler midesi ve kalbi sağlam olmayanlar için rahatsız edici olabilir ama ben, yönetmenin kesinlikle istediğini elde ettiğini düşünüyorum. bu arada, aoyama'nın pişmanlıkları ve bilinçaltındaki o daha hayvani "erkek" yönü de ortaya çıkıyor... evet, belki de bütün erkekler sadece sevişmek istiyor ve onların gözünde bütün kadınlar aynı.

    ama belki de her şey sadece aoyama'nın dediği gibidir: "hayat işte."

    filmin başı, sonu, her yeri güzel... bence harika bir "kült gerilim" çıkmış ortaya. miike'yi tebrik ediyor ve notumu veriyorum: 85/100
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap