157 entry daha
  • ben kendimin ruh eşiyim.

    kulağa saçma geldiğinin farkındayım; ama 27 yıllık yaşamımda vardığım sonuç bu. tükenmeyen bir yalnızlık var içimde. kendime ilişkin kabullenemediğim bir sürü şey var. aynaya baktığım her zaman kendimi sevemiyorum. kaşım, gözüm, burnum, bedenim... kısacası ben kendimi kendim olarak kabullenmekte zorlandım yıllar boyunca. "oram neden böyle değil?", "buram neden şöyle?", "şuram neden böyle olmuş ki?" gibi cümleleri kendime kerelerce söyleyerek geçti 27 yıllık yaşamım. "başka türlü bir insan olsam kesin mutlu olurdum." dediğim de çok oldu. elbette "bulunduğum yeri sevmiyorsam değiştirebilirim. ben bir ağaç değilim." sözünü de kendime çok söyledim; ama yapması söylemesi kadar kolay değildi. yalnızlık, insanlara sığınamamazlık, yarım kalmışlık, tamamlanamamışlık diye diye 27 yıl geçirdim.

    bunları hep ruh eşimi bulamamama bağladım. benim için bir yerlerde kesin birisi vardı. ben onu bir gün bulacaktım ve biz çok mutlu olacaktık. o beni çok sevecekti ve kendimi güzel, iyi ve özel hissettirecekti. yalan. külliyen yalan. sevgilileri ya da eşleri için "onu ilk gördüğümde anlamıştım." diyen arkadaşlarım var. demek ki ben daha bulamadım demiştim bunu duyduğum zaman. bulunca anlayacaktım herhalde. sonuçta ruh eşim. anlamam gerekirdi; ama ben biraz gerizekalıyım. anlamadım. aynada kendimi ilk gördüğümde anlamam gerekirdi. anlamadım. onu da geçtim, bilincim gelişmeye başladığımda anlamam gerekirdi. yine anlamadım. aynaya her gün, günde zilyon kere bakınca anlamıyor işte insan. duyarsızlaşıp gözünün önündekini kaçırıyor. gerçi ruh eşinin bir başka insan olması fikriyle büyüdüğüm için de yanlış yönlendirdim kendimi yıllarca.

    aslında ben kendimin ruh eşiymişim.

    "insanlar yalnız doğar, yalnız ölürler."

    bu cümle bana eskiden çok hüzünlü gelirdi. şimdilerdeyse doğal ve olağan geliyor. bedenler birleşebiliyor. düşünceler ve duygular ortak bir çizgide buluşabiliyor; ama ruh tek ve yalın.

    yıllardır hissettiğim tamamlanamamışlığın, yarım kalmışlığın nedenini son zamanlarda anladım ben. kendimi olduğum gibi kabul etmemek. yaşamı seviyorum, yaşamı her şeye karşın sevebiliyorum; ama kendimi her şeye karşın sevemedim ki ben. aynaya baktığımda kendime "bugün çok güzelsin. iyi ki varsın ve seninle birlikteyiz." dediğim zamanlar çok sınırlı. hep başka biri olmanın özlemi içindeydim yıllardır. oysa ben, her şeyimle kendi başımaydım. en çok kendimi sevebilmeliydim; çünkü yalnız doğdum, yalnız öleceğim. bunu narsisist ya da kibirli bir edayla söylemiyorum ama. tam tersi, kendimi sevmem ben. yani sevmezdim, sevemedim ki hiç.

    27 yaşındayım. 26 yaşında kapılmadığım bir telaş ve kaygı içindeyim. yaşıtlarımın ve çoğu arkadaşımın yaptığı şeylerden çok farklı şeyler yaptım ve yapıyorum. önceleri acıyla "ben de normal olmak istiyorum." diye haykırdım. sonra öfkeyle "olmazsa olmasın, ben de böyle olayım!" diye gözyaşı döktüm. şimdilerdeyse dingince "ne yaparsam yapayım ben böyleyim. ben hep böyleydim çünkü." diyorum. yüreğim sakinledi. zihnim berraklaştı. kendimi böyle, olduğum gibi kabul etmeye başladım. yaşla mı geldi, yoksa 16 yıllık içsel sorgulamalarım ve varoluşsal krizlerim sonunda olgunlaştım mı bilemiyorum. artık aynaya baktığımda "sen iyisin. gözlerin de güzel. daha çok gülümsemelisin." diyebiliyorum.

    ben ne yaparsam yapayım, böyleyim işte. kendimi sevmeye başladığımdan beri ki tam olarak ne zaman olduğunu bilmesem de oldukça yeni, içimdeki boşluk da dolmaya başladı. hafiflediğimi hissediyorum. koskoca dünyada yalnız hissetsem de artık sorun değil; çünkü ben bunu kabullenmeye başladım. ben artık kendimi sevebiliyorum. sanırım ben büyüyorum. kendimi, yine ben kendim tamamlıyorum. yıllarca fark etmemişim ama, kendimi yalnızca kendim tamamlayabilirmişim. yarım kalmışlığım hep bundanmış aslında.

    artık ben kendimin elinden tutuyorum sıkı sıkı. biz birlikte geçireceğiz yaşamımızın gerisini. ruh eşime arada sırada fısıldıyorum: iyi ki varsın.
359 entry daha
hesabın var mı? giriş yap