6 entry daha
  • betrayer, 1604 yılında geçen ve sadece o dönem bilinen silahları kullanmanıza izin veren tamamiyle atmosferik bir oyun. batmış gemimizin ardından gözlerimizi açtığımızda sahilde tek başımıza bir halde buluyoruz. ardından tamamiyle siyah beyaz grafiklerle ve büyük haritalarda kendi yolumuzu bulmaya çalışıyoruz.

    oyunda farklı bir kaç nokta var. kırmızı rengin büyük bir anlam içermesi gibi... dönemin ingiliz askerleri, hazine içeren sandıklar ya da "maiden in red" isimli tuhaf bayan karakter örnek olarak verilebilir. peki hayatta kalmak dışında ne yapıyoruz? oyunun tamamında kullanılan 2 dünya var. birincisi sıradan bilinen yer, diğeri ise "otherworld" olarak adlandırılan ruhların, ölümlülerin yer aldığı oldukça ürkütücü bir yer. genel anlamda ruhların esrarengiz ölümlerini ve huzura kavuşmaları için iki dünya arasında köprü görevi yapmamıza yarıyor. bir de oyunun başından sonuna kadar ismini bile bilmediği kırmızılı kadının esrarengiz soruşturmasını yürütüyorsunuz.

    barut tek tek içini doldurduğunuz saçmalı ve pistol'unuzun dışında okunuz ve crossbow'unuz bulunmakta. balta ve bomba da atabiliyorsunuz. tüm aksiyonun bu olduğu oyunda aklınızda kalacak son bir kaç şeyi daha söylemek istiyorum. normal dünyada gezerken ormanda rüzgarın yarattığı his o huzur ile diğer dünyadaki o kasvetli havanın sizi daraltması kadar mükemmel bir atmosfer yaratılmış. seslerin özeni, grafiklerin farkındalığı betrayer'i diğer oyunlardan ayırıyor. bunda unreal grafik motorunun da etkisi büyük.

    betrayer'de eksikler elbette var. kendini tekrarlayan görevler, birbirine benzeyen mekanlar ve oynanıştaki ufak sorunlar. ancak bunlar diğer getirdiği yenilikler ile görmezden gelmenizi sağlayabilir. keşke sürekli dear esther'da ki gibi hafif bir müziğimiz de hep olsaydı.

    betrayer'i atmosferik ve farklı tarzda oyunlar isteyenlere rahatlıkla önerebilirim.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap