209 entry daha
  • ben bu buzla ilgili birkaç bi'şey söylemek istiyorum.

    mesela buzluktan buz kalıbını aldık. içinden birkaç buz alacağız, içkimize koyacağız ya da ateşimiz var, bi' beze sarıp alnımıza koyacağız, buz kalıbını buzları almak için şöyle bi' eğip büküyoruz ya hani, buzların o küçük küplerdeki rahatını bozuyoruz, yerinden oynatıyoruz, sonra buz kalıbına şöyle hafifçe dokununca gerçekten de birkaç buz düşüyor ya, işte o buzlar bana çok karaktersiz geliyor. batan gemiyi ilk terk eden pisliklermiş gibi geliyor. hatta titanik filmindeki rose'un sevmediği zengin piçi gibi geliyor o buzlar bana. ne kadar uğraşırsak uğraşalım düşmeyen buz da gemiyi asla terk etmeyen onurlu kaptan gibi geliyor. bu buzların en karaktersizi de buz kalıbından canhıraş atlayıp buzluğa çarptıktan sonra yere düşendir. nasıl bi' can derdine düşmüşse götü kurtarayım diye filikalara koşarken ayağı kayıp güverteden okyanusa düşüyor geri zekâlı.

    sonra bi' de şey var. buzlarımızı aldık hani, yerine yenileri olsun diye su dolduruyoruz. buz kalbının bi' kısmında buz, bi' kısmında su oluyor da, o sular da buz olana kadar buz almak istesek de alamıyoruz ya hani. işte o sular bana çok bencil geliyor. ben olamadım, olanlar da benim olmamı beklesin diyen pislik buzlar onlar. içten pazarlıklılar. ama daha da kötü olan böyle dışı buz gibi olup da içi su gibi olanlar. ben işte o buz gibi görünen ama aslında su olan buzumsulardan çok korkuyorum. çok kötüler bence onlar.

    zaten bu buz dediğimiz pisliğin yoğunluğu da sudan falan düşük. bilemiyorum. ben galiba buzu hiç sevmiyorum.
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap