14 entry daha
  • bir başka ilhami algör romanı, ilhami algör kısmına kendi başlığında ve muhtemelen şu yazacaklarımdan hemen sonra-üşenmezsem- değineceğim zaten.

    --spoiler--
    şekil önemli değildi. bir önem söz konusu ise, ona da bir şekil verilebilirdi. neticede kadın, iç çamaşırları konusundaki fikirlerimi merak ederdi. anlatırdım. tek dokunuşta açılan sutyenlerin erkek milletine iyi geleceğini, çünkü filmlerde adeta dokunmadan pat diye düşen sutyen sahnelerinin onları gerdiğini, yani sutyen denilen şeyin sadece kadınlara ait olarak görülmesinin en azından iktisadi manada hata olacağını...

    bunun üzerine kadın, diğer iç çamaşırları hakkındaki düşüncelerimi de öğrenmek isterdi.
    --spoiler--

    şu kısımı aldım mesela kitaptan ve aslında sutyen kopçası konusunda takıntıları olmayan, gerektiğinde iki elimi birden kullanmaktan çekinmeyen bir adam olmama ve bu durumu kompleks yapmamama karşın yazarın durduğu yere, durduğu yerden görüp de resmettiği tabloya ve söylemeye bile gerek yok ki üslubuna... methiyeyi hakediyor.

    --spoiler--
    kadın, orada ben ya da bir başkası yokmuş ya da başçavuş beygirini gezdiriyormuş gibi, servi dalı şeklinde caddeye uzanıp "taxi" diyecek ve sırrolup yerine boşluk bırakacaktı. ben, çivi yazısı dilinde "bok gibi kaldı" anlamına gelen durumu lehime çevirmek için aniden beliren bir fikre sarılarak, "şimdi bu hanım" dedim kendi kendime, "şu gemi örneğinde olduğu gibi bizim için gidiyor olan ise, gittiği yer için geliyor olabilir. bu durumda gittiği yere gidip orada bekleyebiliriz."

    "gidelim" dedi kalbim.
    böyle bir kararın, kendi başına davranabilen kahraman için uygun olup olmadığını düşündüm.
    "hadi" dedi kalbim.
    "bi dakka..." dedim, "dolduruşa getirme, hazzetmem."
    hurşit beni dikkatle izliyordu.
    "ne var evlat, mesele nedir?" dedim hurşit'e."
    "bakışlarınız" dedi, "çizgi film kahramanına benziyordu az önce."
    "ne gibi?"

    sabahtan akşama kadar çölde koşup duran, sinir bir kuşu yakalamak için el emeği göz nuru tuzaklar kuran, kurduğu tuzaklar nedense hep de kendi üstüne kapanırken bir an durup, televizyon seyircisinin gözleri içine, "nedir, mesele nedir?" bakışıyla bakan bir çöl çakalından söz etti.

    "eee" dedim, "kahraman nerede?"
    "çakal" dedi, "burada kahraman olan çakal."
    --spoiler--

    --spoiler--
    "mesele nedir?" dedi taş yüz.
    "ah" dedim, "konuşuyorsunuz!"
    "mesele nedir?" dedi yine taş yüz.

    aynı ses tonu ile sorulmuş bir sorunun, ikinci söylenişte ikna edici olduğunu sezdim.

    "siz de hikaye kahramanı mısınız?" dedim zor durumları kurtaran türden bir zeka örneği ile.
    "sanmam."
    "fakat olmalısınız; her duruşun ve bakışın bir hikayesi vardır."
    "sen kimsin?"
    "kendi başına davranabilen kahraman."
    "hikayen ne?"

    bir taşkafa için fazlaca zeki soruydu. soruya verecek cevabım yoktu. sarışınım yoktu, hikayem yoktu. liman çevresinde, aşksız ve anlamsız, sap gibi dolaşıyordum.
    "siz de hikaye kahramanı mısınız?" dedim ikinci söyleyişin ikna ediciliğinden medet umarak.
    "bilmem" dedi, "benim ne hikayem olabilir?"

    kural işlemiş, konunun seyri değişmişti. aralıktan hızla daldım:

    "fakat" dedim, "şüphesiz bir ustanız vardır."
    "evet."
    "eee" dedim, "bir ustanız varsa hikayeniz de vardır. bu ikisi bir bütündür."
    "aradığınız hikaye" dedi, "bana mı ait, ustama mı? yoksa ikimizin birlikteliğine mi?"
    "anlayamazsın taşkafa" dedim içimden. soru soran bendim, akışı değiştirmenin ne gereği vardı? sorduğu soru daha derin bir meseleyi hatırlatıyor, canımı sıkıyordu. benim için iki husus eksikti, sarışınım ve hikayem. belki de bu ikisi, iki ayrı şey olmayıp, biri diğeri idi. olabilir miydi? eğer böyle ise sarışını aramak beni hikayeme götürecekti. ya da tam tersi. sorular birikiyordu. yapılması gerekeni yapıp dama zıpladım.

    "hareketi daima sevmişimdir" dedi kalbim.
    --spoiler--

    ilhami algör başlığını muhtemelen sonraya bırakacağım, ben bu kadar yazacağımı kestiremiyordum-kaldı ki elediğim kısımlar olmasına karşın az daha yazsam kitabı e-kitap olarak buradan okurdunuz artık-.

    nedir, mesele nedir?
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap