361 entry daha
  • hatırlayanınız vardır belki, ilk fallout'ta the glow diye bir yer vardı. brotherhood of steel sizi kabul etmeden önce oraya gidip uzun zamandır haber alamadıkları üyelerini bir yoklamanızı istemişti. en başta ismi neden the glow? haritanın neden en ucunda? etrafında neden hiçbir halt yok? neden taaa ebesininkinde bir yer, neden sizin gibi henüz hiç yeterli görünmeyen birini gönderdiler? kapıdaki güvenlik gideceğiniz yerin ismini duyunca neden dalga geçti? kafanızda deli sorularla gidiyordunuz oraya ve hayvan gibi bir krater buluyordunuz. 6 katlı bir "west tek" binası. elektrikler kesilmiş, göz gözü görmüyor. içerisi radyasyondan kaynıyor. gözünüze advanced weapons kısmı çarpınca kalbiniz hızlı atmaya başlıyordu... heh işte, tam da orası... ben tüm fallout serisi boyunca hiç the glowdaki kadar "nükleer savaş sonrası dünya" atmosferini yaşamadım. holotapeler ve bulduğunuz harddisklerin içinde yer alan günlükleri, bilgileri okurken heyecandan gözlerim pörtlüyordu. saniye başına hayvan gibi radyosyon yerken biraz olsun fazladan dolanıp gezdiğiniz anda eriyip gidiyordunuz. jeneratörü çalıştırmak için akla karayı seçtiğiniz yetmez gibi katlar arasında geçiş yapmak için güvenlik kartlarını bulmanız gerekiyordu. elektrikler gelince asasnörler çalışıyordu ama aynı zamanda binanın güvenlik robotları da hayata dönüyordu... öyle elinizi kolunuzu sallayarak gezmenizin imkanı yoktu. neden? çünkü radyasyona karşı en etkili şey olan power armor her köşe başında bulacağınız türden bir ekipman değildi, tüm oyun boyunca sadece bir tane bulabiliyordunuz ve orası da bir askeri üs idi. takdir edersiniz ki askeri üse girmek öyle kolay bir iş değildi. haritadaki yerini tespit etmek bile ciddi meseleydi.

    fallout, önünüze koyulan dünyayı kafanıza göre gezmeye kalktığınızda radyasyondan pişeceğiniz, en olmadı bir deathclaw, enclave guard ya da supermutant tarafından lime lime edileceğiniz, son derece tehlikeli ve sanırım en önemlisi "haritanın neresinde ne var hiç fikrim yok" mantığıyla tasarlanmış bir oyundu. bildiğiniz dünya yok olmuş, insanların ne yaptığına dair de tamamen bilgisiz kalmıştınız. bu yüzden adımlarınızı çok dikkatli atmanız gerekiyordu ve haritadaki bir şehrin yerini öğrenmek için kırk takla atıyor, bulduğunuz zaman tavana şıçrıyordunuz.

    benim için fallout'u diğer oyunlardan farklı kılan ve oynama aşkını körükleyen şey şuydu; dünya nükleer savaş sonrasında insan ırkından temizlenmişse ve sen de bir sığınıkta kapalı kalıp savaştan yüzyıllar sonra dışarı çıkma şansı bulduysan, en çok neyi merak edersin? elbette ki dünya ne hale geldi, hayatta kalanlar yeni dünyayı nasıl şekillendirdi, radyasyon hayatta kalanlara ne yaptı, ne biçim bir gizem var dışarıda? kısacası "yeni dünya tasarımı" ve "keşfetme merakı" bence bu oyunun en güçlü tarafı olmalıdır. bir radyonun çalışması bile heyecanlanma sebebidir o dünyada. çünkü o radyo mutlaka özel bir yerde, yer altında filan saklanmış, savaşa dayanmış ve özenle tamir edilmiştir. çok değerli bir şeydir anlayacağınız...

    eklemek gerek, fallout'u diğer oyunlardan ayıran şey karakterinizin s.p.e.c.i.a.l. gibi hiçbir oyunda bulunmayan, kendine has bir gelişme sistemine sahip olması, role playing olayını dibine kadar yaşatması, uzun diyaloglar ve bu diyaloglar sonrası farklı senaryolarla size gerçek bir etkinizin olduğunu hissettirmesi, fareler tarafından tehdit edilen bir et parçası olarak başladığınız oyunu yürüyen tank olarak bitirmenize olanak veren power armor gibi efsane eşyaların oyunun keyfini beşe katlaması, ciuv ciuv paw paw diye sıka sıka gezemeyecek kadar kısıtlı silahın ve merminin kaldığı bir dünya tasarımında geçmesiydi.

    fallout 4 ne?

    fallout isminde üretilmiş bir crafting/survival oyunu. kesinlikle "nükleer savaş sonrası dünya atmosferi"ne sahip değil. tüm mantığı etraftan eşya toplayıp yeni silahlar üretmek, zamanla daha iyilerini üretmek ve en nihayetinde en iyisini üretmek üzerine kurulu. crafting oyunun en temel olayı. bu yüzden her yer eşya dolu. ağzına kadar, tıka basa eşya/çöp dolu. silahlar dolaplara sığmıyor.

    fallout 4 ne?

    fallout temasını, temel fallout oyun dinamiklerini ve mantığını tamamen terk etmiş bir oyun. sarcasm seçeneğine tıklayarak cevap verdiğiniz güdük bir hikayesi var. öylesine terk etmiş ki özünü, etrafınızda nükleer savaşa dayanıklı radyolar, televizyonlar bulabiliyorsunuz. atom bombası düştüğü alanda 10 km'lik bir daire çizip yaklaşık 3.000 derece sıcaklığa yükseltiyor yeryüzünü. hangi radyo yıkılmış, ahşap bir evin içinde, 3.000 derecede sağlam kalıp 200 sene sonrasında hala çalışabilir? buradan pay biçin. öyle şeyler göreceksiniz ki siniriniz bozulacak.

    fallout 4 ne?

    fallout 3'ten önce seriye aşina olmayan, apokaliptik dünya tasarımının en güzel halini deneyimlememiş, ya da role playing sevmeyen, fps ve aksiyon hayranı oyuncular için dandik grafiklere ve berbat animasyonlara sahip, zamanının gerisinde texture kalitesi ve endüstrinin en kötü ambient occlusion efektlerine sahip bir zaman harcama oyuncağı.

    fallout 4 ne?

    değil 179 tl, 79 tl bile olsa alınmayacak bir oyun. benim gözümdeki değeri 40 tl civarında. mgs v için 70 tl verdim ve gözümü de kırpmadım, bu oyun için 40 tl'den fazlasını vermem.

    fallout 4 ne?

    nükleer savaş olmuş, dünya bitmiş filan falan işte...
616 entry daha
hesabın var mı? giriş yap