10 entry daha
  • bu akım türkiye'de bazı kahve ile ilgili alışveriş yapılabilecek alanı oluşturmaya yol açmıştır. bu yolla 3-5 sene önce hayallerimizde bile göremeyeceğimiz bazı markaların, ürünlerin, ekipmanların türkiye'ye girişini gördük.

    netekim diğer her türlü farklı konuda da olduğu gibi memleketteki aşırı consumerist ekonomik yapı nedeniyle bu konuda da iğrenç bir ekonomik model ile karşı karşıyayız. orospu çocuğu züppe hipsterların eline düşen kahve sektöründe, her türlü ürün ederinin otuzsekiz katı falan gibi pahalıya satılıyor. bu dünyanın her yerinde böyle, ama bizim memlekette bir başka yani, gerçekten taşak geçer gibi şeyler paylaşılıyor. her hobide olduğu gibi bu hobide de kaliteli ürünler sikimsonik bir tahta ve metal parçasından oluşan tamper'a 200 lira veremeyen insanlar tarafından erişim dışı kalıyor, uzun vadede de zengin olmayanlar olayın dışında bırakılıyor veyahut itiliyor.

    aç gözlü satıcılarımız ise adeta vördpresten bozma basit, detaysız ve ilgisiz internet siteleriyle sadece ürün resmini ve gerizekalılara yönelik "bu harika pitcher ile sütünüz köpüğe doymayacak" falan gibi oksimoron açıklamalar paylaşarak zeka seviyesi 80'in üstüne çıkmayan andavallara ürün satıp emek sarfetmeden para kazanıyor. o roketleri falan 10 binlere 20 binlere anamızın amı alıyor mesela falan.

    öteki taraftan elin gavur satış siteleri hayvan gibi sosyal medyada içerik üreterek bilinçlendirme çalışmaları yaparken türkçe kaynakların aşırı yetersiz ve boktan olması, bu konuda gerekli ekipmanları elinde tutan şirketlerin/firmaların en ufak bir insiyatif almaması türkiye'nin "törd*veyv kafi" olayında ne kadar da boktan bir durumda olduğunu gözler önüne serer nitelikte.

    üstelik siz bebeler bilmezsiniz belki ama bu durum starbaksların kahve konusunda popi zannedildiği dönemlerden beri, ne bileyim en az son 10 senedir falan böyle. bu konuda türkiye'de kahve kültürünün bir anda moda'da, cihangir'de her adım başı mantar gibi türeyen, kalite yoksunu, ne bileyim dövmeciden dönme falan saçma sapan poser kahve tükkanlarıyla çok entelektüel bir zirve yaptığını sanan gerizekalı zengin bebelerle birlikte türkiye'deki kahve kültürü de tipik bir "geride kalmışlık sendromu" çizgisinden ilerleyerek "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğumuz", bu yolla cehaletin tabii ki de dibini boyladığımız bir pozisyonda bulunuyor ve klasik türkiye sosyolojisiyle dev bir paralellik sağlıyor. bir anda herkesin kahve gurusu olduğu, kahvenin kendi hipster entelejensiyasını kurguladığı, amatör ruhun it gibi örselendiği şu durum gerçekten içler acısı.

    bütün bu süreçte törd veyv kaficilerden arada ortaya çıkan bir kaç güzel kafe de ortamın yozluğunun kurbanı oluyor. yani demek istiyorum ki her önüne gelenin "ben kahve kavuruyorum yeaa" dediği şu siktiriboktan ortamda her konuda olduğu gibi bu konuda da topyekün malız bence.
52 entry daha
hesabın var mı? giriş yap