7 entry daha
  • benim en çok ilgimi çeken şey, başı kapalı olmasına rağmen -eğer eşi ya da kardeşi değilse- yabancı bir erkeğin omzuna kolunu atıp halay çeken kadındır. kadını linç etmek falan benim haddime değil. yalnız toplumun dindarlık algısının ne kadar içi boş ve kırılgan olduğuna dair çok güzel bir okuma yapma fırsatı elde ediyoruz. tabi "burada karnavalesk bir durum var" diyorsanız, arkada yatan ölümcül hastalar da var derim ben. bu kadını eleştiriyoruz ama, hepimiz böyleyiz. hepimiz, kendi inançlarımız noktasında iyiyüzlülüğe meyilliyiz. hepimiz "-miş gibi"yiz. bu asır da -miş gibilerin, -mış gibilerin asrı. hepimiz siyah ile beyaz arasında griye boyanmış, ama kendimizi siyah ya da beyaz olarak tanımlamaya devam eden araf yolcularıyız. durum bu.

    onun dışında, videoda hasta mahremiyetini, insana saygıyı ruhunun derinliklerine nüfuz ettirememiş, özümseyememiş, insan-mış gibi yapan memurlar görüyoruz. oysa insan dediğimiz canlıyı hayvanlardan ayıran şey aklımız olduğu kadar, empati yeteneklerimizdir de. ki ahlak dediğimiz şeyin çok önemli bir kısmı empati üzerinden şekillenir. empati yapamayan birinden mesleki etik/ahlak beklemek zor. belki kanun ve kurallarla bu dayatılabilir. ama elimizde çalışanların her anını gözeten bir panoptikon yok ki. inananlar için allah var, ama onu da ite kaka bir yerlere sıkıştırmışız. allah'ın da öğle uykusu çektiği anlar mı tasavvur ediyoruz ne? bu memurların yaptıklarını indirgemek değil maksadım, ama onları eleştirirken de vicdanen kendimi rahat hissedemiyorum. zira - farklı seviyelerde- hiçbirimiz masum değiliz.
41 entry daha
hesabın var mı? giriş yap