7 entry daha
  • bugünlerde umberto eco'nun gülün adı kitabını okuyorum. bilenler bilir, bu kitap adının çağrıştırdığı, ılık pembe götlü kız kitabı tadında bir romantizmin aksine pekala sert bir metni içeriyor; latince deyişler, sık sık başvurulan dip notlar ve tarihi referanslar nedeniyle oldukça yavaş ilerliyor. henüz bitirmediğim bu eserden şu ana kadar anladığım çok net bir şey varsa o da yobazlığın ve bağnazlığın, kökleri tarihin derinliklerine uzanan ve esasen dinlere dayalı olan evrensel bir mesele olduğudur.

    bakınız 13. yy italyasında ve avrupasında isa'nın ömrü boyunca gülüp gülmediği bu vesileyle gülmenin caiz olup olmadığı ciddi ciddi tartışılmış. yoksulluğa mı varsıllığa mı methiye düzmeli diye insanlar birbirini kırıp geçirmekte ufacık bir beis görmemişler. hemen her konuda yaşanan fikir ayrılıkları onlarca farklı tarikatın peydahlanmasına ve bunların kendi aralarında ölümüne çatışmasına sebep olmuş. insanlar açlıklarına, sefaletlerine, hastalıklarına bakmaksızın pederlerin, azizlerin peşinden gitmeyi kutsal saymışlar. katı yasaklar, yakılarak ve türlü biçimde linç edilerek infaz edilmeler, hakikaten de korkunç sapkınlıkta faaliyetlerde bulunan grupların türemesine vesile olmuş. tüm bu kaosun karşısında ender de olsa duran, toplumu doğa, bilim ve yenilikler konusunda uyandırmaya çabalayan aydınlık zihinler çıkmış, ki onlar canları pahasına gerçeği anlatmakta ısrar etseler de seslerini duyuramamışlar. bağnaz zihniyet önüne kattığı her şeyi yy'lar boyunca yakıp yıkmayı maharet sanmış.

    yazık çok yazık daha da yazık olanı bu zavallı cehaletin 21. yy dünyasında hâlâ yaşıyor ve hatta giderek canlanıyor olması. bu noktada başka bir yerde okuduğum bir anekdotu aktarmak isterim: 1615 yılında engizisyonda yargılanan italyan gökbilimci galileo, o zamana dek savunduğu dünyanın güneşin etrafında döndüğü bilimsel gerçeğini işkence tehdidiyle reddetmek zorunda bırakılır. galileo kutsal kitap'taki dünyanın dönmediği tezine karşı geldiği için ömrünün geri kalanını ev hapsinde geçirmeye mahkum edilir, ancak galileo reyiz efsaneye göre engizisyondan çıkarken sessizce "eppur si muove" (yine de dönüyor) demekten kendini alıkoyamaz.

    biat kültürü tüm iştahıyla göt yalaya dursun; geçen 402 yılda engizisyon tarihe karışırken ama cehalet ve bağnazlık başka mecralarda yeniden tırmanışa geçmişken, inanın dünya yine de dönüyor! bilimin, değişimin, özgürlüğün ışığında güzel günler göreceğiz çocuklar güneşli günler. siz yeterki aptallığa, budalalığa, şekilciliğe, cehalete prim vermeyin ve kendinize inanın.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap