8 entry daha
  • bu sokagı kesen ve mevzubahis olunan metruk binanın çaprazına denk gelen hala varlıgını koruyan iki katlı bir müstakil evcik vardır. bu evde ise yaşlı bir teyzecik bir başına yaşar ki annemin dediğine göre annemin gençliğinde bile yaşlı biridir o. bu teyzeciğin sokağa bakan penceresinde pembe çiçekli bir saksı çiçeği vardır. bu zarif teyzecik güneşli günlerde tek tük mobilyalarından biri olan beyaz plastik sandalyesini kapının önüne çıkarıp oturur. ben de ona her rastladığımda hal hatır ve bi isteği olup olmadığını sorarım. ama asla bişi istemez. güleç yüzüyle her sabah moda tansaş a gittiğini söyler, bunun gerekli bir yürüyüş oldığundan dem vurarak.

    onu ne zaman görsem kendince zarif bir şıklık içindedir ve yaşlı insanların yemek yiyebilmek dışında iyi görünmek arzusunun bir parçası olan takma dişleri yerli yerindedir.

    bir kez adını sorduğumda bana söylediği muhtemelen rum ya da ermeni adını anımsayamamanın üzüntüsü ile onun benim adımı belleğine kazımış olma ihtimalinin utancını duyarım ara sıra.

    işte bu teyzeciği görebilmek için yolumu uzatıp dalga sokaktan geçerim bazı günlerde. genellikle ona rastlayamam, kızında ya da oğlunun evinde torunları ile oynaştığını düşlerim. ve her geçişimde korkarak penceresindeki saksıya takılır gözlerim. pembe çiçekler hala yerli yerinde, toprak hala nemli bugün de şükür diyebilmek için...
hesabın var mı? giriş yap