396 entry daha
  • antipopülist kişiliğimi yıkmaya başladığım şu son dönemlerde izleyerek en büyük tabularımdan birini yıktığım filmdir. evet, tabum bu titanic'i izlememekti. zira herkesin dilinde olan bu film her yıl 2 kere türk televizyonlarında yayınlanıyor. haliyle antipopülist takılan insanlar irrite oluyor.

    neyse efendim, bu filmi dün izledim, ve pişman oldum. bunca senedir izlemediğim için kendime kızdım. cidden oldukça etkileyiciydi. aşk filmlerinden pek haz etmem, pek duygusal bir insan da değilim hatta odunum diyebilirim. ancak bu filmde boğazım düğüm düğüm oldu. kate winslet'e de aşık oldum bu arada hehehe. tabii aradan 20 yıl geçti. 97'deki haline diyelim.

    filmi izledim, imdb'ye girdim. bir baktım 7.6. şöyle bir şok geçirdim. kardeşim ülkede kendimi bildim bileli bu film konuşuldu, edildi. her sene tekrar tekrar yayınlanıyor. nasıl böyle olabilir? hayır cidden iyi bir film. imdb top 250'de olmalı en azından. eleştirilecek fazla yanı da yok bana göre. aşağıda değerlendirmede de değineceğim zaten. ama sanırım en başta dediğim gibi popülizm karşıtlığına kurban gitti bu film diye düşünüyorum.

    gelelim filme... efendim filmi nasıl nitelersin dersen, "nereden baktığına bağlı" derim. ister tarihi bak, ister aşk olarak bak, ister de sosyolojik olarak bak. üçünde de iyidir.

    tarih olarak:
    öncelikle titanic faciası filmle biraz ters orantılı. neden? titanic faciası 20. yüzyılın en büyük trajedilerinden birisi. ha, filmde de o trajediyi görüyor muyuz? görüyoruz. hissediyor muyuz? hissediyoruz.* lakin filmin bir büyüsü var, izleyen tekrar izliyor. "135 kez izledim" diyen sözlük yazarı var. neyse "titanic" denince aklımıza ilk önce o meşhur kaza gelmeli. zira titanic ile birlikte 20. yüzyılın felaketler zinciri başlamıştır: hemen 2 yıl sonra patlak veren 1. dünya savaşı ve sonrasında 2. dünya savaşı...

    paragrafın giriş cümlesidir titanic. gelişen sanayi devrimi ile birlikte ilerleyen makine teknolojisi, gemi teknolojisi, savaş araçları teknolojisi, silah teknolojisi derken avrupa'da oluşan kibrin ilk tosladığı duvardır. zira bu dönemde bu gemi için "tanrı'nın bile batıramayacağı gemi" iddasında bulunanlar aslında insanoğlu-doğa savaşı'nın fitilini ateşlemiş oluyorlardı. ancak bu yarım yüzyılda hep doğa galip geldi.
    -titanic faciası
    -1. dünya savaşı, batı cephesi: çamur savaşları.
    -2. dünya savaşı, doğu cephesi: hitler'in rusya harekatı.

    tabii örnekleri çoğaltmak mümkün. lakin bu açıdan bakarsak boyutu anlarız. özetleyecek olursak: sanayi devrimi kibrinin ilk aldığı yaradır.

    filme dönecek olursak, bu denli önemli bir tarihi olayı bence gayet güzel işlemiş. gemi batarken çalmaya devam eden orkestradan, gemi kaptanı ve mühendise kadar birçok ayrıntıya yer verilmiş. atladığı bir olayı görmedim şahsen. aynı zamanda 1997 yılında çekilmiş olmasına rağmen görüntüler oldukça iyiydi. o trajediyi, o hengameyi, o faciayı resmen yaşıyorsunuz. şimdi bazı eleştiriler gördüm:

    1) "faciadan aşk filmi yapmış, vıcık vıcık. çok kötü film"

    öncelikle, aşk unsuru eklenmeseydi o film değil bildiğin belgesel olurdu. ve emin olun bu kadar geniş bir kitleye hitap etmezdi. örneğin sinemada 2. dünya savaşı akımı yaygın. örneğin savaş filmi izlemeyen bu konulara ilgisiz birine "normandiya çıkarması" deseniz bilmeyebilir, lakin bu filmi herkes biliyor. ve tarihte oldukça önemli olan titanic faciası da herkes tarafından biliniyor. üstelik bu derece popüler bir ikon olmuş tarihi filmde herhangi bir mantık hatası ve tarihi hatanın olmaması bile oldukça başarılı. he, örneğin aşk faktörünü gözardı ederek izleyince de gayet de tarihi bir filme dönüşüyor.

    2) "sonunda gemi batıyor işte abi, büyütülecek bir film değil"

    hayatımda duyduğum en saçma argüman. o zaman savaş filmi de izlemeyelim. sonunda hep amerikalılar kazanıyor.

    tarihsellik bakımından başarılı diyorum ve diğer faktöre geçiyorum: aşk.

    bu klasmanda pek yorum yapamıyorum. ancak çok etkilendim. boğazım düğüm düğüm oldu. aşk filmlerini sevmiyorum dediğim gibi ancak bunda sıkılmadan izledim, o kate-jack aşkını hissettim. başarılı kısaca.

    evet, gelelim sosyolojik tabanına:

    öncelikle filmde sınıfsal ayrım oldukça derin işlenmiş, hatta izleyicinin gözüne gözüne sokulmuş. bizim yeşilçam'ın klasiği zengin kız-fakir oğlan olayını bile işlemişler. bu konuyu zaten birçok kişi yazmış. o yüzden aynı şeyleri yazmayayım diyorum. ben farklı bir nokta yakaladım, ondan bahsedeceğim:

    filmde 3. sınıf yolculardan yani halk sınıfından olan jack kardeşimiz 1. sınıf yolcuların olduğu burjuva sınıfının yemek masasında. evladımızı bir güzel eziyorlar. akabinde bir burjuva klasiği olan smoking yani yemek sonrası duman odasında erkeklerin sigara,puro-viski eşliğinde yaptığı sohbete geçiliyor. tam o esnada zengin iş adamı rolünü üstlenen cal denen herif jack kardeşimize gelip "biz odaya geçiyoruz. orada iş ve politika konuşacağız" diyor. jack kardeşimiz de gelmeyeceğini söyleyince cal üstten bakan bir tavırla "zaten senin ilgini çekmez, sıkılırsın" diyor.

    bu konuşma tarihi: 1912.

    hemen 2 yıl sonraya gidelim: 1914.
    yani birinci dünya savaşı. savaşın çıkış noktası: politika, ham-madde ve yeni pazarlar.
    kısaca savaşı çıkaranlar: politikacılar ve sanayi devrimi ile büyüyen burjuvalar.
    ölenler: büyük çoğunluğu jack'in mensup olduğu halktan insanlar.

    jack'in ilgisini çekmez değil mi cal efendi, ama o adam ölüyor. neyse sakinim.

    yani yazılacak daha çok şey var film hakkında. ancak zaten uzun bir entry oldu daha da uzatmayalım.

    kısacası izlenilmesi gereken bir filmdir, ben film çıktıktan 20 sene sonra izledim. ve oldukça memnun kaldım.

    puanım 8.5/10
    imdb'de kanaat notu kullanarak 9/10 verdim o ayrı.

    edit: telaffuz konusunda "taytanik"e uyuz olanlar olmuş. şöyle açıklayalım titanic, grekçe titan'dan türemedir. mitolojide oldukça baskın bir olgu zaten. sanırım "devasa, büyük" anlamına geliyor. titan'ın ingilizce'de "taytın, taytan" tarzı bir telaffuz şekli var. dolayısıyla oldu sana "taytanik".

    ha mesela fransızlar "tiğtağn" diyor, almanlar bizim gibi "titan" diyor. neyse gidip ingilizlere kızmak lazım.
464 entry daha
hesabın var mı? giriş yap