19 entry daha
  • gerçekten şaşkınlıkla okudum.

    bizim belli bir kalibrede sayıp saygı duyduğumuz köşe yazarlarının mantalitesi bu mu gerçekten?

    adamın ekşi sözlük'te yaşları 15 ile 70 arası değişen sayısız ve alakasız yazarın kendisi hakkındaki düşüncelerini özgürce ifade ediyor olmasına bakış açısı: "hani sana, bana, ona, sayfa sayfa hakaretler ettiren, bunu bizlere mizah olarak satmaya çalışan sözlük.."

    bu nasıl sığ ve egosantrik bir zihniyettir allah aşkına? başak purut'un, ertuğrul özkök başlığı altındaki yazarlara, saldırın, hakaret edin, sövün diye komut verdiğini mi düşünüyor? şafak sezer'in ekşi ofisini basıp kim yazıyor bunları demesi bile daha sempatikti, bu nasıl bir egodur?

    ben burada tanınan isimlerin başlıklarına yazarken, hep belli bir saygıyı korumaya çalışmış bir ekşi sözlük yazarıyım. boş beleş bir magazin figürü hakkındaki onlarca fav almış bir entymi bile, kendisi gelip okuduğunda kalbi kırılır mı diye düşünüp sildiğim vakidir.

    ama yok, ben yanlış yapıyormuşum. bu insanlara sayfalarca "özgürce" ağır eleştiriler getirilmeli imiş. şu sahip oldukları egoya bakınca bunun gerekliliğine inanıyorum artık.

    dün başak purut ile ilgili haberi ve kendi açıklamalarını okuyunca, umarım dürüm muhabbetini bile yıllardır bitirmeyen ekşici arkadaşlar adama haksız yere belaltı vurmaya kalkmaz; zira taciz hassas konu, adamın üzerine yapışmaz inşallah diye düşünmüştüm. sonra ekşi yazarlarının bu konuda son derece olgun ve mantıklı bir bakış açısı getirerek yöneticilerine sahip çıktıklarını görünce de mutlu olmuştum.

    şimdiyse görüyorum ki, türkiye'nin en çok okunan gazetesinin 60 yaşına gelmiş köşe yazarı, şuradaki biz bir avuç ergenin gösterdiği olgunluğun zerresini gösteremeyip ellerini ovuşturuyor.

    köy kasaba gibi küçük yerlerde, başkalarının başına kötü bir şey gelince sevinen ama açıkça söyleyemeyip laf sokmaya çalışan komşu tipleri olur. ben şu tabloda daha azını değil daha da mide bulandırıcısını gördüm bunun. senelerdir adam hakkında özgürce yazılıyor olmasından kendini yiyormuş da haberimiz yokmuş.

    kendisinde gördüğüm şu kibir ve iç disiplin ve olgunluğun zerresini barındırmayan ünlü egosu sonrası, ekşi sözlük'ün daha önce hiç fark etmediğim bir amaca hizmet ettiğini anladım: biz internet çağı insanları, burada, ve tüm sosyal medyada, belli konumlara geldiler diye kendilerini eleştirilmez zanneden, onlara bir kağıt ve kalem verildi diye her şeyi yazabilen ama kendi haklarında olumsuz şeyler yazılmasına tahammül edemeyen, buse terim başlığında yazdığım gibi "hisselerini halka açıp, sonra düşünce ağlayan" ayaklı egoların kutsallıklarını yerden yere vuruyor, çok da iyi yapıyormuşuz.

    evet ertuğrul bey kusura bakmayın. artık ne yazarsanız yazın karşınızda ceket ilikleyen okur kitlesi gördüğünüz yıllarda yaşamıyoruz. 18 yaşındaki bir genç yatağından kalkıp bigisayarının başına geliyor, yazdıklarınızı okuyor ve -atıyorum- siyasi anlamda ne kadar da birilerine yaranmaya çalıştığınızı düşünüp ekşi sözlük hesabından size özgürce "giydiriyor". kahvede cafede orda burda arkanızdan konuşulanlarla yüzleşmek bu kadar gücünüze gidiyorsa okumasaydınız keşke. kendinizi bu kadar küçük bir konuma düşürmez, aşağılamaz, zaaflarınızı bu kadar düşünmeden açık etmezdiniz belki.
48 entry daha
hesabın var mı? giriş yap