3 entry daha
  • yabancı dilden bahsetmek için önce bir tanıdık dilden bahsetmemiz lazım. öyle ya, önce tanıdık bir dil olacak ki yabancı bir dil dediğimizde de bunun bir anlamı olabilsin.

    -tanıdık dilin ne?
    +yok.
    -e peki yabancı dilin?
    +efenim dedim ya, ben türküm.

    gördünüz dimi sorunun cevabının kendiliğinden nasıl da açığa çıktığını.

    şimdi efendim, bu konuya açıklık getirmek lazım. nurullah ataç diyor ki zamanın idarecilerine: madem bu işe giriştiniz, bizi alıp başka bir kültüre ekiyorsunuz, o zaman çocuklarımıza mekteplerde yunanca ve latince de öğretelim ki bu geçiş tam ve müessir olsun. ha, yok böyle yapmazsanız ben de öztürkçe denen bişey uydururum.

    nurullah ataç haklı. “o zaman ben de öztürkçe denen bişey icad ederim” kısmı hariç. böyle dememeliydi, öyle yapmıyorsanız o zaman ben de eski minval üzere devam ederim diyebilmeliydi, çünkü imkansızı mümkün görmek gibi bi acayipliğe düşmezdi en azından.

    yine aynı konuda aziz yardımlı da şöyle diyor ısrarla kullandığı dili savunurken: bizim bütün sözcüklerimiz şeffaf, saydam olmalı. mesela tecrübe demeyelim, deneyim diyelim, müşahede demeyelim, gözlem diyelim. niye? çünkü sözcük saydam olmalı, tecrübe de müşahede de bize kapalı.

    haklı, bence de kapalı. ama niye kapalı? çünkü biz artık arapça ve farsça öğretmiyoruz da çocuklarımıza, o yüzden kapalı. eskiden kapalı falan değildi, müşahede dendi miydi mürekkep yalamış kişi onun "şe he de”den geldiğini adı gibi biliyordu, ve bütün bu süreçler canlı akıyordu.

    yani aziz yardımlı’dan da bu haklı itirazını doğru bir zemine oturtması beklenirdi, nurullah ataç gibi imkansızı mümkün görüp göstermesi değil.

    mesela batılı, fizik bilimi dediğinde bunun doğa bilim olduğunu ya da bisiklet dediği zaman bunun çift tekerlek olduğunu sarahatle anlıyor, çünkü tıpkı bizim zamanında arapça farsça da öğrendiğimiz gibi onlar da mekteplerinde latince ve yunanca öğreniyorlar. mesela bir farisi bisiklet demiyor. ne diyor? “duçarkh” diyor. yani çift çarklı.

    hani derler ya yarım doktor candan, yarım hoca da imandan diye, bizimki de o hesap yarım devrim bizi dilden etti. yazı devrimini bu haliyle bile savunanlara şöyle deyip bitireyim: mustafa kemal harbiyeyi bitirdiği vakit voltaire’i aslından okuyup anlayabilecek derecede iyi fransızca biliyordu.
59 entry daha
hesabın var mı? giriş yap