27 entry daha
  • "işhanı" için plaza sözcüğünü dile sokanlara selam ederek başlayayım kelâmıma.

    insanın beyni ile dili arasında birebire yakın bir bağ var, ve birini kontrol edebilen diğerini de kontrol edebiliyor. (ve evet, zaman zaman iki türk mühendis, konuşmalarımız sırasında pek çok yabancı terimi kullanıyoruz, zaman zaman da türkçesini katmaya çalıştığımızda "komik lan bu" diyor ve gülüyoruz. birkaç defa kullandıktan sonraysa, o sözcük artık sahipleniyor ve beynin kavram ağında kendisine bir yer ediniyor. artık o sözcük bizim ve istediğimiz gibi geliştirebiliriz, başka sözlerle bağlayabiliriz. (bkz: döneç))

    bir iki yaşanmış olaydan bahsedelim.

    fransa'da* 25 yıldır sokak ressamlığı yapan bir amcanın, ingilizce başlayan konuşmamızda türk olduğumu farkettikten sonra istanbul türkçesine geçmesi sonrasında şu diyalog yaşandı:
    - bunca yıldır buradasınız, türkçeniz hiç bozulmamış, hayret!
    - e, ben türküm. kendi dilimi neden bozayım. ...

    benzer biçimde, bir dönerci* dükkanı işleten beyefendi de 20 yıldır fransa'da yaşıyor ve konuştuğu türkçe göz yaşartacak kadar güzeldi. yanında çalışan ve ondan sonra yurtdışına çıkmış olan iş arkadaşıysa bunu (güzel bir türkçe konuşmayı) beceremiyordu.

    sanırım (ve umarım) dildeki sözcük sayısının artmasına bir şikayet değil, başlıktaki ironiyi vurgulayan zihniyetin amacı; galiba asıl amaç anadilin gücünü görmezden gelip, varolan ya da var olabilecek sözcükler yerine ingilizcelerini hararetle kullanmak.

    bu entry'de özellikle kullanılan yabancı kökenli sözcükler şunlardır: (bkz: kelâm), (bkz: kontrol), (bkz: terim), (bkz: diyalog), (bkz: ironi) ve kesme işaretiyle ayrılarak yabancılandığı belirtilen (bkz: entry).

    (bkz: türkçe)
34 entry daha
hesabın var mı? giriş yap