• şu anda eski çağlardaki hani şu milletin dipdibe göt göte sıçtığı umumi tuvaletleri görünce nasıl dalga geçiyorsak, bundan 100 yıl sonra falan da bizim tuvaletlerle dalga geçilecek haberimiz yok.

    umumi tuvaletten kastım da öyle otogar, dinlenme tesisi gibi keskin sidik kokulu tuvaletleri kastetmiyorum sadece yanlış anlaşılmasın.

    hani o milyon dolarlık plazalardaki, 20 - 30 bin maaşlı kodamanların bile sıçtığı tuvaletleri de dahil ediyorum.

    hani şu yan kabinle arasında yalnızca 0.3 santimlik bir mukavvanın olduğu, altı üstü boşluklu, zemindeki parlak fayanstan yandakinin bütün uzuvlarını kesebildiğiniz plaza tuvaletleri evet. işte bu tuvaletler, ilerde belgesellerde gösterilecek ve belgeseli seslendiren adam, hüzünlü bir ses tonu ile "insanlar bu tuvaletleri kullanmak zorunda bırakılıyordu" diyecek.

    lan bir insanın en mahrem anı lan o an. hayır yeri geliyor insan yemek yerken, su içerken bile biri görmesin istiyor, gizleniyor falan. ama bu tuvaletlerde sıçarken, yanındakiyle birebir sinerji yaparak sıçıyorsun, kaçarı yok. yan kabindeki bütün sürece hakimsin yani. yandaki de seninkine tabi. yorum falan yapıyorsunuz birbiriniz boku hakkında o derece yakın bir ortam var.

    yaşadığın bütün acılar, çektiğin bütün sıkıntılar, ilk ıkınışın, çıkış anı, çıkış anındaki hafif tıslama, bokun suya düşüşü, flop sesi, verdiğin rahatlama nefesi, hemen ardından yayılan o koku, taharet şıpşıpı vs. vs. her şeyi ortak deneyimliyorsun yanındakiyle. insan hakları evrensel bildirgesine falan aykırı yani ortam.

    lan yani fazladan iki tane tuğla, beş tane fayans döşememek için bizi düşürdüğünüz hallere bakın. umarım mutlusunuzdur mk patronları.
hesabın var mı? giriş yap