• amerika birlesik devletleri'nde insanlarin farkinda bile varmadan benliklerine islemis fordist yasam bicimi.butun endustrilesmis toplumlarda ekonomi servis sektoru dahil az ya da cok fordisttir. japonya'nin ve almanya'nin korporatist sistemleri bile sirket bazinda fordistir, burasi tamam. ancak, amerika'yi butun diger sanayi devletlerinden ayiran biraz da fordizmin insanlarin gunluk yasamlarina islemis olmasidir. orneklerle inceleyelim.

    icerisinde oldugum icin akademi dunyasindan baslayalim. bilim artik kendisiyle ugrasanlarin doga filozofu adini alip her alanda calisip kesifler yapacagi bir sey degil. aslinda cok uzun zamandir, ucyuz senedir falan, galile, newton, da vinci gibi all-round bilim adamlari yok. bir alana yogunlasip uzmanlasan bilim adamlari var ve bilimin ilerlemesi de bu uzmanlasma ve is bolumu sayesinde mumkun olabiliyor. (aynen ekonominin is bolumu ile buyumesi gibi. her bilim adami en iyi becerdigi arastirma alanina egilir, digerlerinin urettigi bilgiyi de ithal eder. ricardo'nun comparative advantage hikayesinde ticaretin nasil toplam uretkenligi ve verimliligi arttiracagini anlatmasiyla olan benzerlige dikkat cekelim. modern bilim de temelde kapitalist bir girisim ve kimi zaman bilginin ticareti daha serbest kimi zaman ise en zor)

    bu uzun girizgahin sebebi ne peki? bu girizgahin sebebi efendim malumu ilan ederek laf ebeligi yapmak degil elbette sadece birazdan gelisecek argumana bir dayanak saglamak. uretimin her dalinda oldugu gibi bilginin (ve dolayisiyla bilimin) uretiminde de uzmanlasma kacinilmaz ve ozunde ilerleme icin gerekli. buna da kabul. yani bilimde de uzmanlasmanin ve herkesin en verimli oldugu bilgiyi uretip baskasinin daha verimli urettigi bilgiyi tuketmesinin, ozunde kapitalist ve serbest ticaretci olmasibir derece kabul edilebilir. dunyanin her yerinde modern bilim boyle yapiliyor. ancak amerikada bu isin suyu cikmis vaziyette. soyle ki, bu memlektte de bilim adamlari artik neredeyse kendi basina bir anlam ifade etmeyecek kadar kucuk detaylarda uzmanlasiyorlar, sorun da burada basliyor.

    sayili istisnalar haricinde cogu bilim adami uzmanlik alanlari disinda pek bir entellektul icerik sunmuyor. cogu amerikali doktora ogrencisinde iki uc ay tatil yapilabilen ve nispeten iyi para kazandiran bir is sahibi olmaktan ote bir motivasyon falan da yok. ben doktora yaptigim bolumdeki hocalara, ve karsilstigim amerikali ogrencilere bakiyorum ve hemen hicbirisinde elle tutulur bir birikim, dunyanin geri kalanina duyulan bir merak goremiyorum. en basit ornek, amerikan vatandasi, anne babasi cinli hayati boyunca amerikanin en cinli kentlerinden birisi olan san fransisco'da oturmus bir doktora ogrencisi cin'in nufusunun bes bucuk (sayiyla 5.5) milyar oldugunu zannedebiliyor. utanc katsayisini tavana vurduran sey ise bu cin asilli amerikalinin siyaset bilimi doktorasi yapiyor olmasi. ne cin'in ne dunyanin nufusunu bilmeyen bu adam uc sene sonra doktora alarak bir universitede siyaset bilimi dersleri verecek cunku aldigi uc derse inek gibi calisip hocalarin gozunu boyayarak bolumu bitirebilecek.

    bu cimbizla cekilip alinmis bir ornek degil. bu ulkede ucuncu yilima baslayacagim ve beni heyecanlandiran cok az akademsiyene rastladim. bilimsel yayin sayisina bakinca ulasilmaz gozuken adamlarin pek cogu makale yazabildikleri bir iki konu disinda ele gelir bir muhabbet cevirebilme yeteneginden yoksunlar. ve bence bunun sebebi de asiri ozellesmeye dolayli olarak verilen onem. amerika'da herhangi bir alanin birincisi olmak 28 alanin ucuncusu olmaktan daha degerli bir sey. aynen fordist bir fabrikada is bulmak icin gereken tek yetenegin tamamen basite indirgenmis tek bir hareketi, tek bir fonksiyonu periyodik olarak becerebilmek. benim gozlemim aynen bu sekilde amerikan akademyasinda basarili olmanin tek kriterinin, ne kadar kiytirik oldugu farketmez, bir alanin en iyilerinden olmak oldugu.

    tek yapmaniz gereken zeka pirilitisi falan gostermeden essek gibi calisarak deli gibi veri analizi yaparak bir alanda uretim yapmak...fordist bir fabrikada tek yapilmasi gerekenin vida sikmak, kapi takmak, tek bir parcayi cilalamak, tek bir parcayi zimparalamak olmasi gibi.

    turkiye'de ve avrupa'da durum bu kadar vahim degil. master yaparkenki turkiye gunlerimi dusunuyorum. hocalarla ogle yemegine gittigimiz zaman eglenceli ve entelektuel icerigi tatminkar sohbetler yapardik arada sirada cogu zaman siyaset bilimini isin icine hic katmadan. mesela taha parla ile bilimsel bakis acilarimiz ortusmese de keyifli keyifli kousurduk. keza asistanligini yaperken mine eder'le de konusurduk. ders anlatma zaaflari bir yana ali carkoglu'nun az emegi yok uzerimde. ne mine eder ne de ali hoca en prestijli bilimsel dergilerde yayin yapmiyorlar ama simdi doktora yaptigim yerdeki adamlara bakiyorum onde gelen turk akademisyenler (butun profesorler ve ogretim uyeleri degil elbette, ne akademik enkazlar facialar gorduk turkiyede de) birikim olarak amerikali denklerinin cok onundeler.

    simdi bu adamlarin da hemen hepsi amerika'da doktora yaptilar, o halde neden bu kadar fark var arada? birincisi doktoraya gelene kadar turkiyedeydiler ve turkiyeye geri dondukten sonra da amerikadaki kadar "tek bir sey yap, en iyisin yap" baskisi olmayan bir ortama yerlestiler.

    ornekler saymakla bitmez aslinda. mesela amerikalilarin trivia dedikleri gereksiz bilgileri ezberleme konusunda da amerikalilarin eline su dokulmez, guiness'e girme cabalarinda da sanirim son yillarda sadece turklerle cekisirler.(pek de ic acici bir durum degil) dunyanin hic bir yerinde yarisma programlari amerikadaki kadar ilgi gormez, fanatikce yarisma programina hazirlanmak icin gereksiz bilgi ezberlemez (white man cant jump i hatirlayin, jeopardy (risk) icin nasil da delice hazirlaniyordu kadin...bu amerikada sadece filmlerde olan bir sey degil)

    amerikalilar sadece kendileri bir seyi en iyi yapan olmak istemekle kalmazlar bir seyi en iyi yapanlara bayilirlar. en iyi yapilan sey en guzel spiral seklinde sican adam olmak olsa da, en buyuk hamburgeri en kisa zamanda yiyen olmak olsa da...atomize olmus tek basina hic bir sey ifade etmeyen kucucuk bir fonksiyounu mukemmel olarak yerine getirebilmek amerika'da becerinin es anlamlisidir. amerika'da sosyal sinif kavraminin tamamen gelire endeksli olmasinin sebeplerinden birisi de bu atomizasyonun bir tezahuru sadece bence. yilda 60 bin dolar kazanan bir barmen olmak 55 bin dolar kazanan bir profesor olmaktan pek ala daha sanli sereflidir. (profesorler barmenlerden daha saygindir demiyorum, sadece amerika'da hemen hemen butun saygidegerlik ve basari kriterleri kazanilan paraya tercume edilebiliyor onu anlatmaya calisiyorum)
    simdi bu durum bence bir tehlike habercisi, hem akademi acisindan hem de zaten sallanmakta olan amerikan toplumu acisindan. amerikalilar atomize edilmis fonksiyonlarini ifa ederler, amerikali bilim adamlarinin cogu arastirdiklari konu disinda dunyadan bihaber yasamaya devam ederlerken insan hem bilime hem topluma kim perspektif verecek diye merak ediyor. sonucta bilim adamlari sadece kendi kendilerine bictikleri atom buyuklugundeki gorevlerini yerine getiriyorlar. oysa bilimden beklenen sadece bilgiyi uretmesi degil kullanimina da perspektif vermesi. ilginc bir sekilde amerikali bilim adamlarinin cogu tamamen depolitize edilmisler. bu yuzden kok hucre tartismalarinda bilim adamlarinin giki cikmiyor neredeyse. bush klomlamaya sinirlar getirmeye calisip becerdiginde de, embriyonik kok hucere arastirmalari konusunda da bilim dunyasi
    kudretli bir kukreme uretmekten yoksun. insan neredeyse kok hucre arastirmasi hepten yasaklansa kok hucre arastirmasi yapanlar disinda hic bir bilim adami aldirmayacak zannediyor.

    benim nacizane fikrime gore butun bunlarin temelinde amerikanin her alanda tamamen fordist olmasi yatiyor. amerikan bilim adamlari dunyadaki butun meslekdaslari gibi uzmanlasiyorlar ama bu uzmanliklarini iyi bi entelektul birikimle destekleme ihtiyaci hissetmiyorlar cunku boyle bir baski ve beklenti hic yok. amerikan insanlari butun batili toplumlardaki ornekleri gibi nispeten atomize edilmis fonksiyonlar yerine getiriyorlar is yerinde ama bu fordismi eve ve hayatlarina da tasiyorlar sonuna kadar.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap