• tam adı felix martin julius steiner olan ss generali.

    23 mayıs 1896'da doğu prusya'da doğdu. 1. dünya savaşı'nın başlamasından hemen önce alman imparatorluk ordusunda askere alındı. askere alındıktan sonra çok kısa bir süre içinde, ocak 1915'de nco'luğa terfi etti. farklı cephelerde savaştı, yaralandı. doğu cephesindeki riga saldırısı öncesi alman ordusunun özel stosstrupp birliğine katıldı (bu birlikler kilitlenmiş siper çatışmalarını kırmak için özel olarak eğitilen birimlerdi ve o dönemki klasik askeri zihniyetten farklı olarak günümüzde özel kuvvetlerin yaptığına benzer sızma, sabotaj gibi işleri, gerektiğinde yakın topçu desteklerini de yanlarına alarak yapmaları ile meşhurdular). doğu cephesinin sakinleşmesinin ardından aynı görevi 1918 baharında batı cephesinde de sürdürdü. bu deneyimi ona küçük ve esnek yapıdaki birimlerin savaş sırasında çok daha büyük birliklere göre daha başarılı olabileceğini öğretti.

    savaş bittikten sonra litvanya'ya gitti ve önce oradaki freikorps denen paramiliter topluluğa daha sonra da yeni kurulan weimar cumhuriyeti'nin ordusuna, reichswehr, katıldı. ancak 1. dünya savaşındaki deneyimlerine dayanarak kafasında oluşturduğu atletik tipli asker biçimini ortaya çıkarmak için kendisine uygun yeni bir kurum arayışı bitmemişti ve bu nedenle 1933 yılında binbaşı rütbesindeyken ordudan ayrıldı. ideallerini gerçekleştirmek için uygun gördüğü yer olan sa'ya katıldı fakat nisan 1935'te (uzun bıçaklar gecesinin ertesinde *) ss'e geçti. burada kafasındaki asker tipini yaratabilmek için gelen gönüllüleri kendi liderliği altında dikkatlice inceleme fırsatı buldu. burada hem seçim hem de eğitim anlamında uyguladığı yöntemler ile henüz tomurcuklanan waffen-ss'in insan kaynağının oluşturulmasındaki çabaları waffen-ss'in ileri gelen ilk komutanlarından olan paul hausser'ın dikkatini çekti. aynı zamanda kendisine bağlı dr. wilhelm brandt ile birlikte yaptığı ve geliştirdiği devrimsel bir çalışma olan kamuflajlı giysiler çok geçmeden tüm dünya ordularına yayılacak bir etki yaratacaktı. bu çalışmalar sonunda askerlerin kullanacağı kamuflajlı giysiler öncelikle waffen-ss birliklerine dağıtıldı.

    2. dünya savaşı başlamadan önce ss-oberführer rütbesine (ss'lerde tuğgeneral-albay arasındaki rütbe) terfi etti ve waffen-ss'in çekirdeği sayılan oluşum olan ss verfügungstruppe (ss-vt)'lere bağlı 3 alaydan biri olan ss-deutschland (diğerleri germania ve der führer)'ın komutanı oldu. alayı, ordu yüksek komutanlığı altında girdiği polonya ve batı cephesi çatışmalarında yüksek oranda yararlılık gösterdi ve steiner 17 haziran 1940'ta reich'ın en büyük askeri onur ödülü olan şövalye haçı (ritterkreuz, seviyeleri için (bkz: #3311829)) nişanını alan ilk waffen-ss üyelerinden birisi oldu. batı seferinin sonuçlanmasının ardından 9 kasım 1940'da ss-brigadeführer (tuğgeneral diyebiliriz) rütbesine terfi etti ve yeni kurulan ss -wiking tümeni (5.ss panzer tümeni, aralık 1940'ta kurulan ve mayıs 1945'e dek farklı cephelerde savaşan ilk waffen-ss panzer tümenlerinden biri) komutanı yapıldı. ss-wiking tümenindeki 2 alay, ss-nordland ve ss-westland, başlangıçta norveç ve danimarka'dan gelen gönüllülerden oluşurken tümenin kurulmasından sonra belçika ve hollanda'dan da gönüllüleri kabul etmeye başladı. alman olmayan bölgelerden gelen gönüllülerin askeri yetenekleri çoğu gelenekselci alman askeri otoritesi tarafından kuşkuyla karşılanırken steiner bu durumu çoktan benimsemiş ve çok olumlu bulmuştu. kendi tümenine katılan yabancı askerler de steiner'e güveniyor ve güçlü bir liderlik göreceklerini düşünüyorlardı. kendisi de askerlere sıcak davranıyor, denetleme vb. kontrollerde her birinin elini tek tek sıkıyor, askeri yeteneklerini politik fikirlerinin önünde tutuyordu. bununla birlikte nazi ideolojisini çok önemsemiyor gibi görünmesi ve politikayı gözardı edip askerlere askeri açıdan daha fazla değer vermesi nedeniyle yaşanan bazı olaylar ve klasik hristiyan inancından kesinlikle vazgeçmemesi sonucu reichsführer ss heinrich himmler tarafından defalarca azarlandı ancak askeri kabiliyetlerinden ötürü komutadan alınmadı. bununla birlikte fikirleri ve uygulamaları tümenindeki diğer subaylara da yansımıştı ve bu tümene katılan yabancı gönüllülere daima saygı duyuldu ve iyi davranıldı.

    tümeni ile o cephe senin bu cephe benim sürekli koşuşturan steiner çok kısa bir süre (kasım 1942-şubat 1943) orduya (das heer) bağlı 3. panzer kolordusunun komutanlığını bile yaptı. bu durum ordu ila waffen-ss arasında pek rastlanmayan bir durumdu ancak komutası süresince gösterdiği performans tüm ordu subayları ile kendi kurmayının takdirini kazandı ve 23 aralık 1942'de şövalye haçı nişanına meşe yaprakları eklendi. bir kolorduya komuta etme deneyiminden sonra dikkatleri çeken steiner mayıs 1943'de çoğunlukla batı avrupa'dan gelen gönüllülerden kurulu iii. (germanic) ss-panzer kolordusu komutanı oldu. kolordusu özellikle 1944'te leningrad bölgesindeki orainenbaum cephesinde bulunan narva köprübaşında ve daha sonra geri çekilme savaşları vererek katıldığı tannenberg savunma hattında başarılı mücadelelere imza attı. bu başarıları sonucu 10 ğustos 1944'te şövalye haçı nişanına kılıçlar da eklendi. steiner, şubat 1945'in sonuna dek yürüttüğü bu görevden alındı ve pomeranya'da düzenlenmesi planlanan yeni bir karşı saldırı için bölgede bulunan ve sovyetlerin darmadağın ettiği birlik kalıntıları ile oluşturulması düşünülen 11'inci ss-panzer kolordusu isimli birliği kurmakla görevlendirildi. birliğinin ismi her ne kadar kolordu olsa da aslında standart kolordu gücünün çok altında bir güce sahipti.

    nisan 1945'te yeniden yeri değiştirildi ve oder nehri'nin batısında savaşmakta olan eski birliği iii. (germanic) ss-panzer kolordusuna yeniden atandı. bu görevinde filmlere bile konu olan meşhur emrini aldı ve berlin'in içlerine sızan sovyet güçlerini şehirden dışarı atmak için yapılması bizzat hitler tarafından düşünülen karşı saldırıyı yapması istendi. steiner burada gerçek bir askeri lider gibi davrandı ve zaten kaybedilmiş, sonuçlanması an meselesi olan bir savaşta, kendi güçlerine oranla çok daha üstün sovyetlere karşı umutsuzca saldırıp askerlerini gereksiz yere imha ettirmek istemediği için emri dinlemedi ve saldırıya geçmeyip batıdaki müttefik güçlerine teslim oldu. bunu yapmasındaki bir amaç da alman yenilgisi kesinleştikten sonra komünist güçlere karşı müttefiklerin vereceği düşünülen bir çatışmada adamlarının kullanılmasını sağlamaktı.

    savaş sonrası tutuklandı. hapiste yatarken waffen-ss'e katılan ingilizlere karşı ifade vermeyi reddetti. hapisten 1948'de çıktı ve bazı arkadaşları ile waffen-ss gazilerine yardım etmeyi amaçlayan hiag ( hilfsgemeinschaft auf gegenseitigkeit der angehörigen der ehemaligen waffen-ss) organizasyonunu kurdu. burada yaptığı çalışmaların yanında waffen-ss ile ilgili olarak yazı çalışmaları yaptı ve 2 kitap yayımladı (die freiwilligen der waffen-ss: ıdee und opfergang ve die armee der geächteten)

    fırtınalı hayatı 12 mayıs 1966'da son buldu.

    felix steiner'ın hayatına bakarsanız idealist yapıdaki bir askerin karakterini görürsünüz. nazi almanya'sında birbirleri ile sürekli sürtüşmede olan ordu (wehrmacth) ve nsdap'nin paramiliter organizasyonu waffen-ss'in her ikisinde birden takdir edilmiş, aynı zamanda kendi adamlarına gösterdiği davranışlarla, görevdeki cesareti ile sıradan askerlere de kendini sevdirebilmiş çok az sayıdaki insanlardan biridir steiner. waffen-ss komuta kademesinde alman dışındaki diğer ırklar hakkında insancıl düşünen ve, ss'lerde kesinlikle istenmeyen, sahip olunması doğrudan ceza taburlarına veya en azından klasik ordu birliklerine gönderilmek olan bir prensip halindeki hristiyan inancından da vazgeçmemesi, üstüne üstlük bu özellikleri neticesinde doğrudan himmler'den fırça yediği halde sürekli terfi edip etkili birliklerin komutasında tutulması steiner'ın gerçekte sahip olduğu askeri değeri anlatmakta yeterlidir.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap