66 entry daha
  • kaldığımız yerden (bkz: çingeneler/#8138764) devam edelim..

    6. “çingeneleri özgürleştirelim!”

    (öncelikle bu kısımda neden bu başlığı kullanmış olduğumu izah etmem gerekiyor sanırım. dünya bankası uzmanlarının iddiası çingenelerin liberalleşmesinin çingenelerin lehine olacağı. “liberalism” sözcüğü ingilizce’de ve artık türkçe’de de “özgürlükle” koşut anlamlı olarak kullanılıyor. fakat ironik olan, esasen “fazlasıyla” “özgür” olan bu insanların siyasi bir aldatmacaya konu olmaları. bu çelişkinin üstesinden gelinmesi adına şuraya bakmanızı (bkz: liberalizm/@zifir) fakat uzun uzun okumak istemiyorsanız, bu çelişkinin en azından bizim dilimizde üstesinden gelinmesi adına muhakkak şuraya bakmanızı rica ediyorum (bkz: liberalizm/#7955076) ,,şimdi “liberalizm” yerine “serbestiyetçilik” sözcüğünü kullanarak yazımıza devam edelim..)

    belki de, serbestiyetçiliğin en aldatıcı yalanlarından biri tarihin “ilerleyen” * olduğuna ilişkindir. bu yalana kâni olmuşlara, diyelim, çingenelerin tarihine bakmalarını salık verirdim. mesela, on beşinci yüzyılda osmanlı imparatorluğu’ndaki çingenelerin toplumsal koşullarını gene aynı bölgede, yani, orta ve doğu avrupa’da fakat bu sefer yirminci yüzyılda yaşayan çingenelerinkiyle karşılaştıracak olsaydık, tarihin çingenelerden inayetini esirgemiş olduğunu görebilirdik; çingenelerin toplumsal koşulları aradan geçen beş yüzyıl içinde kötüleşmiş ve maruz kaldıkları zulüm, yoksulluk, ihraç vs. kendileri için istisnaî olmaktan çıkmış ve mutat hale gelmiştir. "soykırım" * esnasında, mesela, 1930’ların ortalarından itibaren yani, ‘çingene vebası’yla mücadele etmek için kurulmuş reich merkezi’nin düzenlemeleriyle “pek çok erkek, kadın ve çocuk çingenenin kökü kurutulmuştur, ‘aşağılık’ * oldukları gibi çok basit bir gerekçeyle hem de..” (1) (burada ilginç bir tarihsel bilgi vermek istiyorum. naziler, mesela, safkan olduklarını düşündükleri yahudileri katleder ve kanı almanların kanına karışmışların bir kısmını alıkoyarken çingeneler için tam tersi bir uygulama seyretmişlerdir; safkan olduklarını düşündükleri çingeneleri alıkoyarken, kanı almanların kanına karışmış olduğunu düşündükleri çingenelerin ayrıklıksız tümünü öldürmüşlerdir. acaba naziler neden yahudilere farklı, çingenelere farklı tarife uygulamıştı? bu sorunun yanıtını bulduğunu sanıyorum fakat burada bunu anlatmanın çok da önemli olmayacağını düşünüyorum. devam edelim..) fakat "soykırım" tarihin çingenelere hazırladığı son melânet değildi; yüzyılın son çeyreğinde orta ve doğu avrupa’da komünizmden (planlı), piyasa ekonomilerine geçişte yaşanan sorunlarla da yüzleşmek zorunda kaldılar. dünya bankası uzmanlarına göre çingenelerin fakirliğinin ardındaki neden çingenelerin eğitimsiz olmalarıdır. ee? eğitimsiz oldukları için piyasanın yeğ tutulmayan ve vasıf gerektirmeyen alanlarında istihdam edilmektedirler. ee? bu da çingenelerin farklılaşmış bir sınıfı temsil etmelerine ve bunun neticesinde işverenlerin çingenelerden beklentilerini düşürmelerine sebebiyet vermektedir. yani? yanisi şu: beklentiler düşük olduğu için kimse bunlara iş vermiyor; çingeneler de, diğer çingeneler iş bulamamış oldukları için iş bulamıyorlar ve yoksulluğun kısır döngüsünde dönenip durmak zorunda kalıyorlar. dahası, güvenilirlikleri olmadığı için kredi de alamıyorlar ve sahip oldukları mülkî haklar da muğlaklaşıyor. (2) eğer dünya bankası uzmanları çingenelerin yoksulluğunun sebebi olarak bunları tespit etmişlerse önerdikleri çözümü tahmin etmek çok da zor değil: genişleyen piyasada istihdam edilme olanaklarının iktisaden artırılması, daha iyi bir eğitim ve sağlıkla beşeri sermayelerinin inşa edilmesi, katılımın ve zenginleşmelerinin artırılması vasıtasıyla toplumsal sermaye ve ortak iyeliklerinin güçlendirilmesi.. (3) bunun anlamı şudur: “başka bir dünya mümkün değil; kapitalist dünya-ekonomisi’yle daha sıkı bağlarla bütünleşmelisiniz.” mamafih, açıkça göstermeye çalıştım ki çingenelerin sorunlarının çözümü değil, kaynağıdır kapitalist dünya-ekonomisi! dahası, dünya bankası uzmanlarının bu önerilerinin ardındaki zımnî anlam da şudur ki çingeneler, ancak çingene olmaktan vazgeçerse müreffeh olabilecektir! değil mi ki zaten çingenelere ne gerek vardır, onlar olmasa da olurdur; hatta ne güzel olurdur, pek güzel olurdur. hmm.. benim önerimse şudur: çingeneler, mümkün olduğunca, braudel’in üç-kısımlı piramit eğretilemesinin uzağında durmalı (4) ve geleneksel geçimlik ekonomilerini muhafaza etmelidir. bilmem kim bey’in fabrikasında gündeliği beş paraya istihdam edilmektense “kuşku uyandıran seyyahlar” olarak kalmalıdırlar. başka bir dünya mümkündür nitekim ve dahi bu güzeller güzeli canım insanlar direnmelidirler.

    7. sonuç

    bunca yazdık, çizdik fakat ne söyledik? özetleyelim. önce, itilmişlik kavramını kapitalist dünya ekonomisi bağlamında çingenelere uyarlamaya çalıştık. sonra baktık ki kimmiş; neymiş, ne değilmiş bu çingeneler? sonra iki farklı yetkenin, yani osmanlı ve batılı yetkelerin çingenelere karşı geliştirdiği farklı tavırları ayrımlamaya çalıştık. avrupa’nın “bir çeşit toplumsal veba ve düşman kalabalık” olarak gördüğü çingenelere osmanlı devleti’nin nasıl da kucak açtığını gösterdik. bu neden böyleydi? çünkü dedik ki, osmanlı bir dünya-imparatorluğu olduğu için hükümranlığını meşru kılmak için herhangi bir dahili kamusal düşmana ihtiyaç duymamaktaydı: sultan’ın kullarına hükmetmesi "allah’ın emri"ydi,, hatırlayınız ki padişah allah’ın yeryüzünde gölgesi olduğu gibi aynı zamanda da tüm müslümanları koruyan ve esirgeyen halifeydi.. fakat avrupalı kapitalist devletlerin kurucuları için durum farklıydı; onlar koruma hizmetleri * için, yoksa bile icat edilecek yahut yaratılacak kadar dahili kamusal bir düşmana gereksinim duymaktaydı. öyleyse şunu iddia edebiliriz ki çingeneler böyle bir “örgütlü suç”un * (5) kurbanlarından başkaca bir şey değildi. son olarak da dünya bankası uzmanlarının çingenelerin ihyası için ne önerdiğini, fakat bunları neden önerdiğini ve bu önerilere çingenelerce neden itibar edilmemesi gerektiğini tartıştık. ahan da bitti. bu kadar.

    (1) hilberg, r., “gypsies”, s. 273, in “the holocaust encyclopedia”, yale university press, (2001).
    (2) ringold, d., orenstein, m., & wilkens, e., “roma in an expanding europe: breaking the poverty cycle”, s.xiv, xv., washington: the world bank, (2005).(3) ibid., s. xxiii.
    (4) braudel, f., “the structures of everyday life”, vol i. of “civilization and capitalism 15th-18th century”, s. 23-4, (çev. reynolds, s.), berkeley: university of california press, (1981).
    (5) tilly, c., “war-making and state-making as organized crime”, in evans, p., et al (eds.), “bringing the state back in”, cambridge: cambridge university press, (1985).
354 entry daha
hesabın var mı? giriş yap