46 entry daha
  • ----kamu spotu----

    batı'nın ahlaksızlığını almayın.

    ----kamu spotu----

    --- spoiler ---

    "bu bir fransız filmidir." diye başlayıp, içinde envai çeşit afrika kökenli, mağripli ve avrupa'nın çeşitli ülkelerinden genç dansçıların yanı sıra sanırım beyaz fransız olarak david ve selva karakterlerini barındıran film. (noe arjantin asıllı fransızdır.)

    filmin başında dansçılara dansla ilgili fikirleri sorulduklarında bir çoğu, dansın günlük yaşamın esnetilmiş hali, şeklinde fikirleri olduğunu görüyoruz. toplumsal dinamiklerin hafif dışına çıkılan bu özgür alanda kimse pek tedirgin olmuyor ki çocuğunu getirenler, kız/erkek kardeş beraber katılanlar var.

    filmin başlarındaki dans sahnelerinden sonra teker teker kişilerin kuytu köşelerde diyaloglarına eğildiğimizde herkesin bir şekilde birileriyle sex yapmak istediğini görüyoruz. david, beyazlığın ve ev sahipliğinin de özgüveniyle sevgilisi selva hariç de herkesle yattığını söyler diğer erkeklere. hatta dansçı erkeklerden birine, onun seviştiği kızla da sevişmek istediğini, en kötü üçlü yapabileceklerini söyler. önüne gelen herkesi sikebilecek fütursuzluğu ve istediğini elde etmesine engelin olmasının mümkün olmadığı fikrindedir. sevgilisi de bu hükümran erkeğin erkine kapılarak ona hayrandır. içkilerini yudumlarlarken (allahım en ifrit olduğum deyim olabilir.) kendilerini kötü hissetmeye başlarlar ve içkilere lsd atıldığını öğrenirler.

    bu mereti biraz araştırdığımda algı kapılarını açan, bilinçaltını hortlatan ( filmin sonunda gözüne lsd damlatan ve filmin başında "bir arkadaş ekolü"nden kafa bulan berlinli sayko psikoterapi işleriyle de ilgilidir.) ve orada saldırganlık varsa onu da etkileştiren bir şey olduğunu öğrendim.

    toplum içinde, üsttekiler vardır, bir de alttakiler. üstekiler sanırlar ki bu "üstünlük" tamamen kendi gayretleri, yetenekleri ve iradelerince elde edilmiştir. alttakilerin, zaten bu tür bir hariciliği hak etmiş "yetersizler" gürûhu olarak kabul ederler. beyazlık, yakışıklılık, zenginlik, iyi okullar... bunlar zaten hak edilen şeylerken üsttekiler için, kenarda duranı algılamazlar bile. kenardaki harekete geçtiğinde her eylemi bir suça tekabül eder, dolayısıyla o haddini bilmelidir. david, başkasının seviştiği kızı sikme hakkını zaten default olarak bünyesinde var görür. lsd, burada kişilerin bastırdıkları cinsellik ve şiddet içgüdülerinin barajsızca dışa vurulmasına yol açar.

    bundan 10 yıl önce, iç anadolu'da bir şehre ayda bir gitmem gerekiyordu. ve oradan dönüş sadece belli bir saatteki otobüste vardı. ve otobüs hep gece 4.30 gibi yaşadığım kente varıyordu. gündüz kafası okşanınca kuyruk sallayan, sürekli kendini sevdiren köpekler, o saatte grup halinde geziyorlardı ve 15 dakikalık eve yürüyüş mesafem boyunca deli gibi bir kovalamaca yaşıyorduk. 15-20 köpek tüm saldırganlıklarıyla peşimdelerdi. hâlâ ara sıra rüyalarımda köpekler kovalar beni. geçen muayene için bir hastaneye gittiğimde bir doktor; "fuat" diye seslendi bana. oradaki kapı görevlisi ise " doktor fuat mı kikiki" diye "lan o hasta amk doktor nalaka" efekti verdi. normalde havadan nem kapan ben, bu sefer biliyordum ki yersiz yalakalık ve övgü bastırılmış bir kinin tezahürüdür. adamın derdi, on yıllardır onu dışlayan doktoraydı. kinini yalakalıkla gösteriyordu. ışıklar bir kapanmaya görsün :). kendi iş yerimde de hademeler, yemek yediğimiz masada yemezler, benzer, tıpkı, aynı bir masa vardır ve orada yerler. ama bizim masamıza otur(a)mazlar. bizler, bir hademenin zaten ne haddine olduğunu düşünürüz. ve sürekli "x bey, y hanım" şeklinde kibarlardır. ve onlar asgari ücret alsa da politik tercihleri neden farklıdır biliyor musun? sadece, "masa benzer masayken, beni o masaya almıyorsan ben de sen rahatsız oluyorsun ya, seni bu oyu vererek rahatsız ediyorum ya, hah ondan inadına oyumu böyle vereceğim." diye düşünür.

    mülk, bir yanılsamadır. eşyalara, topraklara, hayvanlara ve asıl insanlara dair iyeliksel bakışımız, -evim, ülkem, sevgilim, çocuğum, arkadaşım...- her ne kadar düzenin bize sağladığı ve kendi hakkımız gördüğümüz şeyler olsa da eğer mal değilsek biliriz ki bunlara belli bir dolayım içinde sahip gibi görünürüz. hiçbir şey kimsenin değildir. haliyle sahip olanlar her zaman yüreklerinde bir tedirginlikle gezerler. kapılar kitlenir; çocuklar yoksunlukla cezalandırılmaz, tehdit edilir; sevgili hep bi kolaçan edilir; ülke, hep dış ve iç mihrakların saldırılarına karşı korunur... amma gün gelir, "gramlarlar bir olur kilodan hakkını alır." * alır da, gram da gram olduğu için iyi değildir ki. aksine gram kiloya bulaşamayacağı için önce diğer gramlarla uğraşır, ayrıca gram bir saltanatını kursun, miligramları inim inim inletir yılların hıncıyla. suyun yüzeyinde pırıl pırıl, özgürlük, eşitlik, barış arzuları artık sadece söylem olarak yeterli gelirken içerdeki adaletsizlik, kendi erk savaşımız sümenaltı edilir. ve noe filmin bir yerinde eşşek kadar puntolarla "gelmekte olan ortaklık"ın olmadığını imleyerek: "yaşam müşterek bir imkansızlıktır." der.

    şimdi, alt benin kilitli odalarında kış uykusundaki şiddet ve cinsellik yılanları, toplumsal gerçeklik geçirimli hâle geldiğinde, yani ceza müessesi işlemeyecekse kapının altından sızar. 1 dakikalık bir video paylaşacağım; canlı yayın kazası?

    videoyu 0.5 yavaşlatarak izlenilirse hareketlere daha hakim olunuyor. programın başından itibaren tatlı şivesiyle alamancı kızımız sürekli, beyazın her esprisine aşşırı gülüyor ve koluna dokunuyor, yeri geliyor eğilerek koluna kapaklanıyor.beyaz bir espri yaparken, alamancı kız şuh kahkahasıyla yine beyaz'ın koluna yapışıyor, ozan güven de burnunu aşırı karıştırarak (bir şeyler karıştırırkenki tedirginliği gizleme) ve kamerayı hafif kesip kıza doğru kıvrılır bir pozisyona geçiyor. ve durduk yere kızı dürtüp "yapma" diyor. sonra kız yine "benim de çok hassas konularım var ."diye beyaz'a yapışıyor.ve beyaz birden hanımın memesine dokunuyor. böylelikle kadının işve yapma ama dokunulmama serbestiyeti ihlal ediliyor ve bir kaç saniye sonra burnuna kanal açan ozan güven sol eliyle kızın az önce ihlal edilen alanına yakınlaşınca kız eliyle ozan'ı itiyor. (dönüş mü yok?)

    filmde lsd alıp, normların dışına çıkanlar, bu çıkışın dans gibi güvenilir olmadıklarını anlıyorlar geç de olsa. ve alfa oğlan david, zencilerce pataklanıyor, alnına gamalı haç çiziliyor rujla, az önce çok önemli bir opsiyon olmayan sevgilisi selva'ya yöneldiğinde iktidarını kaybeden erkeğe kız yüz vermeyip başka bir kızla sevişiyor. sürekli kız kardeşini diğer erkekler konusunda darlayan herif, sabah "bir şey olmadı. babama söyleme." diyerek uyanıyor.

    yourcenar, yaşamın bize rüya kadar saçma gelmemesinin tek sebebi alışkanlık, der. filmden çıkıp arkadaşa giderken 150 metre mesafede leopar desenli bornozuyla dolaşan bi adam, elinde mikrofonla şarkı söyleyen 80 yaşında bir kadın gördüm.

    noe, cennetin buralarda olmadığını, sadece cehennemin var olabileceğine işaret ediyor. ben, bu kasvetli bakışa yokum aslanım.

    "vîrâne-i cihânda ne şâhız ne bendeyiz
    rind-i âbâ-be-dûş fakîr-i revendeyiz"

    --- spoiler ---
658 entry daha
hesabın var mı? giriş yap