11 entry daha
  • tetrarşi döneminin ortaya çıkardığı imparatorlardan biri olan konstantin, istanbul'u gerçek bir başkent olarak imar etmesi açısından önem taşıyor. şayet tetrarşi olmasaydı, dörtlü yönetimde bir caesar (ast imparator) olan babası constantius chlorus asla iktidara gelemeyecek ve belki de "büyük konstantin" diye birinin esamesi bile okunmayacaktı. bu sebeple imparatorluk başkentinin roma'dan, istanbul'a taşınması da gerçekleşmeyecekti.

    konstantin'in (constantine) 324 ile 330 yılları arasında istanbul'u imar etmek için 6 yıl harcadığı ve hipodrom ile büyük saray'ı inşa ettiğini göz önüne alırsak. bu bizans ve osmanlı tarihinde de dönüm noktalarından biridir. konstantin olmasa, istanbul'un fethi de hiç olmayacaktı. çünkü istanbul, bir yunan kasabasından hallice olan byzantium olarak kalacaktı.

    şimdi meraklısı için roma tarihinin dönüm noktalarından olan tetrarşi'ye yakından bakalım:

    235 ile 285 yılları arasında üst üste değişen imparatorlar ve iç savaş ortamı roma imparatorluğu'nu parçalanma noktasına getirmişti. imparatorluğun farklı bölgelerine yayılmış olan generaller, kendilerini imparator ilan ediyor ve sürekli iç savaş çıkarıyorlardı. buna saray entrikaları ve suikastler de eklendiğinde, imparatorların hayatı adeta pamuk ipliğine bağlıydı.

    elli yıl süren bir karmaşadan sonra tahta çıkan diocletianus, bir dizi reformu devreye soktu. bunlar arasında artık pul haline gelmiş olan roma parasının değerini yükseltmek için ekonomik reformlar, adeta kendi içinden çürümüş olan roma askeri sistemini düzeltmek için yapısal reformlar vardı. tetrarşi ise tüm bu reformların düzgün bir şekilde yürütülmesine imkan sağlayacak bir yetki paylaşımı olarak tasarlandı.

    bu sisteme göre doğu'da ve batı’da birer "augustus" ve onların yardımcısı olarak birer de "caesar" olacaktı. diocletianus ilk görevi maximianus'a verdi. ilk etapta yönetim ikisi arasında ikiye bölünmüştü. batı'da kendini imparator ilan eden ve britanya topraklarını işgal eden bir gaspçı ve doğu'da ise yüzleşilmesi gereken bir sasani imparatorluğu vardı. diocletianus vurucu güç olarak kullanmak üzere, ordu içerisinde başarısını kanıtlamış iki askeri de (galerius ve constantius) yardımcı sezarlar olarak ilan etmeye karar verdi.

    galerius, sasanileri yenmesi için suriye'ye; constantius ise carausius isimli gaspçı imparatoru yenmesi için britanya'ya yollandı. diocletian'ın astı olan galerius, ilk başlarda başarısız olsa da, sasani imparatoru narhes'i ermenistan yakınlarında çok ağır bir yenilgiye uğrattı. öyle ki, narhes savaş meydanında haremini (eşi ve çocukları) bırakıp kaçmak zorunda kalmıştı.

    constantius ise galya'da konuşlanarak britanya'ya giden ticaret yollarını kesti ve carausius'un sistemini içeriden çökertti. zira kendi adamlarından olan allectus, gaspçı imparatora bir suikast düzenledi. kendini imparator ilan eden allectus, 3 yıldan fazla dayanamadı. zira birkaç yıl sonra constantius ve kurmayları iki koldan britanya'ya çıkarma yaparak ingiltere'yi geri aldılar.

    tetrarşi adeta altın günlerini yaşıyordu. augustus'lar tarafından uygulanan reformlar ve sezar'lar tarafından yürütülen savaşların hepsi başarılı olmuştu. tam da böyle bir ortamda diocletianus emekliye ayrılmaya karar verdi. modern hırvatistan'ın split kentinde bir saray yaptırdı ve orada çifçilik yapmaya başladı. giderken maximianus'u da tahttan feragat etmeye zorlamıştı. çünkü tetrarşi sisteminin çarkları böyle dönmeliydi.

    batı'da constantius ve doğu'da ise galerius "augustus" mertebesine yükseldiler. constantius'un oğlu konstantin de galerius'un nicomedia'daki sarayına gönderilmişti. çünkü eş yönetimler evlilik (birbirinden kız alma) veya birbirinin oğlunu yetiştirme (bir anlamda alıkoyma) yöntemleri ile perçinleniyordu.

    her şey yolunda gibi gözükürken constantius aniden öldü. kendini güvende hissetmeyen konstantin, babasının ölümünden kısa bir süre önce zaten britanya'ya kaçmıştı. kendini orada "augustus" ilan etti. galerius ise "seni ancak sezar olarak tanırım." diyerek onun üzerine valerius severus adında bir imparator getirdi. konstantin çok genç olduğu için, hükümdarlığına meşruiyet kazandırma amacıyla teklifi kabul etti.

    eski "agustus" maximianus'un oğlu maxentius italya'da kendini "augustus" ilan etmişti. önce batı'daki augustus, valerius severus ve sonra da doğu'daki augustus, galerius bu işe müdahale ettiler ama maxentius'u yenemediler. bu işi çözen konstantin olacaktı.

    kısa bir süre sonra galerius'un da ölmesiyle konstantin'in gücü doruğa çıktı. rakipleri maxentius, licinius ve maximinus daia adlı imparatorları bertaraf ettikten sonra tahta tek başına oturdu. bu aynı zamanda tetrarşi'nin de sonuydu.

    constantine (veya konstantin), tek başına imparator olmakla kalmayıp; roma imparatorluğu’nun siyasi ve sosyal yapısını kökünden değiştirdi. uzun süren iktidar yarışında adım adım hristiyanlığı meşru hale getirdi (bkz: milano fermanı) ve ardından da başkenti roma’dan, istanbul‘a (konstantinopolis) taşıdı.

    imparator diocletianus reformları ve tetrarşi hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler, haritalar ve görseller ile süslü tetrarşi nedir isimli yazıya bakmak isteyebilirler. biraz uzun bir yazı olsa da, dönemin savaşlarını konu aldığı için meraklısına heyecanlı gelebilir.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap