• geç kalmıştır. yılları, anları, yarınları yırtarak düşer yazılı sözcükler avuçlarınıza. bakar, bakar ağlarsınız yazılanlara. yazılanların ağlanacak tek bir satırı olmasa da... eliniz gitmez, cevap veremezsiniz. vermek istersiniz ama korkarsınız cevaplamaya. onca soruyu soramazsınız. "neredeydin, nasılsın, numaramı nasıl buldun, niye aramadın da mesaj attın" diye, soramazsın. kalbinize taş gibi oturur günlerce sözcükler. yerinizde duramaz olursunuz. aşktır çünkü hatırladığınız. bir telefon numarasına, alt tarafı on tane rakama bakar bakar, ağlarsınız. acemi bir senaristin telaşla yazdığı ama sizin hiç unutmadığınız, en masum aşkınızdır. geçmiş günlerin hatırasıyla dönenir durusunuz günlerce. yirmi yıldır görmediğiniz yüzünün çizgilerini hatırlarsınız. her bir izin nasıl değiştiğini, yerine nelerin eklendiğini, nelerin artık geri gelmemecesine gittiğini hayal edersiniz. gözlerinin kahvesini, ellerinin beyazını, sesinin alacasını duyarsınız. ne kadar da sevdiğinizi hatırlarsınız. en sevdiğiniz olduğunu anlarsınız.. arayanı unutmayı denersiniz. olmaz. cevap yazmak istersiniz. olmaz. aramak, çünkü sesini duymak istersiniz. olmaz. olmaz günler birbirini kovalar. sonra bir gün. sonra bir sabah. bütün kayguları, korkuları yener ve aramak istersiniz. sebepsiz bir sevinçle uçar rakamlar parmaklarınızın altından. aramak, sesini duymak, sesini duyurmak istersin. telefon çalar. uzun uzun çalar. her çalışında yüreğiniz ağzınıza gelir, gider. heyecandan titrerken bulursunuz kendinizi.
    - alo...
    - alo ben keçiborlu emniyetinden polis memuru ali, kimi aradınız?
    - ....
    - nesi oluyorsunuz?
    - .....
    - bir kaza oldu hanfendi. malesef.. başınız saolsun!

    ben bu sabah adını mor bir kalemle yazdım. defalarca. ben bu sabah, yandım. ilk defa!
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap