12 entry daha
  • az önce okan bayulgen'in televizyon makinasında 1940lardaki çocukluğunu anlatırken gözleri dolan ve gözlerimizi dolduran saygıdeğer şahıs.
    feriköyde mütevazi insanların (memur, emekli subay, muhasebeci) yaşadığı; müslüman, ermeni, rum komşularla dolu sokaktaki iki katlı evlerinden izledikleri panoramik istanbul manzarasını, ikinci dünya savaşı istanbulunda yaşanan yoksullukları, yoksunlukları, kapının önünden geçerken açlıktan bayılan üniversiye öğrencilerini bir bir sıraladı. sonra da okan bayülgen'in hatemi kardeşlerin oyun oynamak yerine kitap okumaya olan düşkünlüklerine ilişkin sanki hafif imalı sorusunu cevapladı. bu şartlar altında bir çocuğun yapılabileceği en iyi şey okumaktı dedi ki, sanırım okan da hafif yutkundu orada.

    edit: aynı programda yıldız tilbenin okuduğu el adamı sözlerini kastederek inanılmaz nazik ve soylu bir şekilde yazdığı şiiri çok beğendiğini belirten kişi.

    (bkz: hayranlık)
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap