13 entry daha
  • öncelikle belirtmeliyim ki bu filmi aylardır bekliyordum ve geldiği gün gitmeyi kafama koymuştum; ama gecenin 12sinde kocaman bir salonda tek başıma izleyeceğim pek hesapta yoktu. sırf bu yüzden bile yıllardır izlediğim en keyifli filmlerden biriydi. bu yöntemi filme konsantre olur da gerilirim endişesiyle, iplikçi karının götü gibi bir dakika susmayan, sonra da ben hiçbir korku filminden korkmam diyen arkadaşlara tavsiye ederim.

    filmin konusunu orjinalini izlediğim için biliyordum ama tadımı kaçıracak herhangi bir detay öğrenmemek için ne filmle ilgili bir sayfaya girmiştim ne de fragmanını izlemiştim. yönetmeni ve afişi sağolsun emilie de ravin'in oynadığı dışında hiç bir bilgim yoktu. bu yüzden iki "nükleer" aile babası, silence of the lambs'in buffalo bill'i ted levine ve the untouchables'ın frank nitti'si billy drago'yu görmek pek sevindirdi. adında bile meymenet olmayan drago genelde video filmleri ve tv dizilerinde boy gösterse de makyajsız haliyle bile gece görmek istemeyeceğiniz bir adamdır ve papa jupiter rolüne cuk oturmuştur. kendisini daha uzun süre görmek isterdik. fabled'dan bildiğim ve bakalım daha neler yapacak diye beklediğim desmond askew'in adını jenerikte görmeme karşın filmi izlerken kimi oynadığını anlamamıştım. sonradan öğrendim ki koca kafalı köpek maması rolündeymiş kendisi.

    filmlerdeki kan beni rahatsız etmez hatta the gore the marrier ilkesini benimsemiş bir sinemasever olarak bol kanlı sahnelerin sanatsal gözle değerlendirilebileceğine inanırım. yine de bebeklere uygulanan şiddet bünyemi zorlamakta. sabi sübyanın kafasına 44lük dayamak, kahvaltıda bebek yemek gibi kavramlar beni fazlasıyla germekte. hele ki, bir sonraki friday the 13th filminin olası jasonlarından michael bailey smith'in bebek ağlaması duyunca yonca görmüş eşek gibi sırıtması tüyler ürpertici bir detaydı.

    filmin diğer bir ürperten yanı da mankenleri. gişe başarısı uğruna yardımcı rollerle itelenen koca memeli mankenlerden söz etmiyorum, bildiğiniz vitrin mankeni bunlar. nükleer denemelerin etkilerini görebilmek için bölgedeki binalara yerleştirilmişler ve filmin izole havasına çok güzel uyuyorlar.

    klişe sahneler var, devlet bizi bu hale getirdi biz de canavar olduk gibi bayat mesajları var hatta bu mesajın kafaya amerikan bayrağı saplayarak yapılan pekiştirmesi bile var. tüm bunların bilinçli seçimler olduğuna inanıyorum; çünkü bu bayatlık rahatsız etmekten çok filmin atmosferine olumlu katkı sağlıyor. remake izlediğini unutup ağğbi çok klişe sahneler vardı diyenlerden değilseniz keyif alabileceğiniz bir film olmuş.

    not: bu arada anlıyoruz ki ıssız beldelerdeki benzin istasyonu sahiplerinin hepsi dayaklıktır ve yolda kalma pahasına da olsa buralara uğramamak gerekir (bkz: wolf creek) (bkz: texas chain saw massacre)
42 entry daha
hesabın var mı? giriş yap