266 entry daha
  • ismail kılıçarslanı yıllardır okurum. yaşadığı dönüşüm, dönüştüğü şey aslında türkiye'de islamcı düşüncenin neden tıkandığının, neden çürüdüğünün birebir yansıması.

    bizim toplumumuzdaki sorun ahlaksızlık, gerçeğe karşı bu çağda artık canlı bir düşünsel zihinden kaynaklanmayacak kadar sürreal bir saygısızlık hali.
    islamcı siyaset belirli oranda bu kokuşmuş düzenin dışında kalabildiği, gerçek bir derdi olduğu, varoşlarda taşrada sıkışmış garibanların kendilerini ifade etmesinin bir aracı olduğu için başarılı oldu.

    sorun islam değil, düşünsel olarak sakatlanmış bir toplumun acımasız bir kast sistemi içine hapsedilmesiydi. toplum kendisine bırakılan yegane alanda, o alanda geçerli olan dili kullanarak biraz daha yaşam elde etmek, kölelikten kurtulmak, bir gıdım haysiyet için mücadele etti ve ( yetersiz, hatalı olsa da belirli ölçüde) başarılı oldu.

    bu mücadele için islamcı düşünce altyapısının seçilmesi nedensiz değildi. ilk olarak bizde toplumsal ahlak ve gerçeklik algısı olmadığı için, işçi ve garibanların partisi olması gereken partiler ve organizasyonlar, kan emici sülüklerle doluydu (kodamanların çocukları, zengin piçleri, şımarık gerzekler (mina urgan, murat belge, hasan cemal, çetin altan vs.)).ayrıca yeşil kuşak projesi ve petrol paraları da islamcı bir altyapının ve hareket alanının oluşmasına olanak sağlıyordu.

    buna rağmen, bu ülkedeki acımasız soygun düzeni sonucunda anadoluda ve varoşlarda parya haline gelmiş gariban halkın bu harekete egemen düzene karşı mücadelesinde yardım etmesiyle ve bu hareketi benimsemesiyle statüko sarsıldı.

    ama eski garibanlar şaşırtıcı bir hızda çürüdüler ve eski düzenin kodamanlarıyla anlaştılar. politikacıların çürümesi beklenirdi.

    ama garibanların arasından çıkan yazar, çizer düşünür takımının bu derece ahlaksızlaşması, kendilik tanımları dışında kalan insanlara dürüst ve güzel hiç bir şey üretmeyi/sunmayı başaramaması, evrenselliğe hiç bir şekilde yaklaşamaması ve sonunda gerçekten ürkütücü derecede ilkel bir şovenizm/kendilik fetişizmi/kişilik kültünün içinde katılaşarak donması türkiye standartları için bile çok ama çok başarısızdı.

    ben ismail kılıçarslanın ve çevresindeki bir kaç kişinin bu süreçte daha iyi sınav vereceğini ve toplumun önemli bir kesiminin yıllar boyu düşünce dili olmuş ve uzun süre bu ülkede iktidarda kalmış bir düşünce dünyasının, toplumsal hafızada yer edebilecek ve işlev görebilecek değer içeren/anlamlı eserlerini üretebileceklerini düşünmüştüm.

    ismail kılıçarslanın bu hale gelmeden önce, makul bir adamdı, daha önemlisi zeki bir adamdı, taraflaşmaya ve çürümeye başladıktan çok sok sonra bile mesele " tayyip erdoğanı vermek değil, onlar bizim tekrar temizlikçi amele olmamızı istiyorlar, dert tayyip erdoğan değil, dert bu dünyada bizim gibilere yer açılması " gibi bence anlamlı ve asıl derde dokunabilen yazılar yazabilen bir adamdı.

    artık, zeka sahibi her hangi bir insan tarafından okunabilirliğini kaybedecek kadar korkunç ve ahlaksız yazılar yazıyor. susamam şarkısı ile ilgili yazısında yazdığı kriterlere kendisi hiç bir yazıda uymuyor, artık karşı taraf ne yaptıysa kötüle, kendi tarafın ne yaptıysa öv, arada suya sabuna dokunmadan ben çok farklıyım diye kendi tarafına küçük izole eleştiriler yap ve bu eleştirlere abartarak referans ver (bu üçüncü ahmet hakan türevi samimiyetsizlik, ilk iki seviyesiz taraflılık alanında ahmet hakan seviyesinde bile değil). hele ülkede zam gelmeyen hiç bir şey yokken ankara ve istanbul toplu taşıma zamlarını yazması falan o kadar komik ki.

    son tahlilde ben bu ülkedeki düşünsel kısırlığın ve ahlaksızlığın belirli bir kısmının düşünce üretme edimini gerçekleştiren kişilerin sömürücü sınıflardan gelmelerine ve bu nedenle bu halkın gerçeklerini anlamadıkları gibi aslında şımarıklıkları, ayrıcalıkları ve bağlantıları nedeniyle; buralara gelmesi gereken, anlatacak derdi olan garibanları dilsiz bırakmalarından kaynaklandığını düşünüyordum.

    ama işte o gariban ezilenler, hem de onların en gariban, en okumuşlarından olanları, ellerine gazete köşeleri, televizyon kanalları, dergiler verilince, düşünebilen okuyabilen insan için utanç kaynağı olacak iktidar yıkama/yağlamacılığı amaçlı hitler jugend bozması safsatalar haricinde hiç bir şey üretemediler.

    (dünyanın kurtuluşu biziz, siz şerefsizlerin/vatansızların bizi eleştirmeye ne hakkı var, sizin bu ülkede yeriniz yok, başkanın damadının ürettiği silahlar ne güzel, bizim mahalle ne yapmışsa muhteşem yapmış, teneke robotlar muhteşem, sünni olsun taştan olsun (sünni kalp sünni) , batı çok korkunç, yetmiş kere bosna (ermeni soykırımından, yahudi pogromlarından bahsetmeden), kol kırılır yen içinde kalır vb.)

    en azından eski kodaman çocukları okunabilecek bir şeyler yazabildiler, bir çok kimi çok güzel ve başarılı eser bırakabildiler, bu toplumun düşünsel yolculuğunun bir parçası olabildiler, bu islamcı nesil'den okuma yazma bilenin, insan olanın yazanlar adına utanarak gözlerini kısmadan bakabileceği hiç bir şey kalmadı.

    ismail kılıçarslanın örneğinde islam diline sahip düşünce dünyasının geldiği yer ak partinin geldiği yerden hiç farklı değil. ikiside ellerine bu ülkeyi aldılar, iyi hatırlanabilir, gerçekten olumlu anlamda bir şeyler değiştirebilirlerdi, nasıl ak parti mücadele etmek için iktidara geldiği kodamanlardan bin beter baskıcı olmuş, bin beter soyguncu olmuşsa (sadece ismail kılıçarslanın büyük övgüyle bahsettiği, bir marka dediği ve göğsünü gere gere oy verdiği binali yıldırımın muhteşem projesi yılda bir milyon yolcu garantisi verilen kütahya havalimanında hedeflenen yolcunun sadece %4'ünün tutması ve devletin bu süreçte 2032 yılına kadar 200 milyon euro'dan fazla para ödeyecek olması bile acılı bir örnek), işte özgürlük, bir sesimiz olsun vs. diyenler de en baskıcı, en tutucu kemalistlerden bin beter faşist oldular.

    son tahlilde islamcı hareket artık sonbaharındayken, eleştirildiği ve tepki olarak geldiği dönemin acınacak bir taklidi olmaktan bir adım öteye gidemedi. siyasette soygunları ve düşünsel hayatta yalakalıkları ile hatırlanacaklar.

    ben sadece bu kaybolan zaman ve emek için üzülüyorum, mevcut durumda turgay güleri de ismail kılıçarslanı da kimse okumuyor ve izlemiyor ve ikisi de hatırlanmayacak ama ismail kılıçarslan okunabilir, izlenebilir ve hatırlanabilir biri olabilirdi ve acıklı olarak davasına aslında kuru yalakalık ve şovenizm yaparak değil ancak bu şekilde yararlı olabilirdi sadece.

    edit: imla
190 entry daha
hesabın var mı? giriş yap