felsefe ve edebiyat arasındaki ilişki
-
birbirinden bağımsız şeyler değildir, düşünmeye başladığın an istemesen de “felsefe” yapmış olursun. yazmak için de düşünmek gerekli, hâl böyle olunca düşünerek yazdığın an edebiyatla felsefeyi aynı anda meşgul etmiş oluyorsun. bunun tarihte birçok örneği var; jean paul sartre, albert camus, george orwell, jean-jacques rousseau, mark twain, herman hesse, bertolt brecht, samuel beckett, mihail lermontov, lev nikolayeviç tolstoy, fyodor mihailoviç dostoyevski, john steinbeck*, emil michael cioran, sabahattin ali, yakup kadri karaosmanoğlu, ahmet hamdi tanpınar ve aklıma gelmeyen birçok isim daha. bu isimleri sırf edebiyatçı ya da felsefeci diye kategorize edemezsiniz. hepsinin bir ideolojisi, felsefî görüşü vardır, ve aynı zamanda kelime mühendisidirler. dili iyi kullanamayan hiç kimse iyi bir felsefeci olamaz. iyi bir anlatıcı, iyi bir dile sahip olmalı, edebiyattan beslenmelidir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap