1 entry daha
  • devrim öncesi yönetim tarafından fazla önemsenmeyen sinema, "sinema, bizim için sanatlar içinde en önemlisidir" sözünü sarfetmiş lenin'in desteğiyle büyük bir ivme kazanmıştır.
    1919'da amaçla sinema devletleştirilmiş, 1922'de de devlet yüksek sinema teknik okulu kurulmuştur.
    dziga vortov, lev koloşov, vsevolod pudovkin, aleksandr dovçenko gibi rus sinemasına "yeni bir soluk" getiren yetenekli isimler ile birlikte sovyet sineması doruğa ulaşmış, altın çağını yaşamıştır.
    daha çok bireyi ve toplumsal mücadeleyi anlatmaya yönelik sovyet sinemasında sosyalist gerçekçiliğinden pek çok ize rastlanabilir.hemen fark edilebilir ki, "amerikan rüyası"nın peşindeki amerikan sineması ile sovyet sineması aynı bu iki ülkenin rejimleri gibi birbirine oldukça zıttır.
    her ne kadar stalin zamanında görülen baskı rejimi sanatçılara neredeyse her şeyi kısıtlayan bir düşünce kontrolü olarak yansımış ve lenin hükümeti zamanında çekilen filmlerle eşdeğer eserler meydana getirmeyi önlemiş olsa da, stalin döneminin ardından sinema tekrar yükselişe geçmiş, fakat lenin döneminin görkemini hiç bir zaman yakalayamamış, sovyetlerin çöküşüyle de göçüp gitmiştir...

    sungu çapan ’ın sözleriyle: "sovyet sinemasındaki yeni kuşağın bütün çabalarına karşın, o yüce ustalar çağının imgesel olanla nesnel arasındaki diyalektik birliği ustaca kuran sağlam sinemasını; canlılığıyla,sarsıcılığıyla sürdürebildiği, yineleyebildiği söylenemez."
32 entry daha
hesabın var mı? giriş yap