• cocuk 14 yasina girince gorusmek o kadar da gerekli olmuyor cok sukur. son gorusmemiz 21 ay kadar once gelip bosanma kagitlarini imzalamasi sebebiyle oldu. su anda birbirimize komsu sayiliriz, iki evin arasi yuruyerek bir dakika ama o gunden beri ne tek kelime konusmuslugumuz ne de tesaduf disi yuz yuze gelmisligimiz var. oyle de kalsin. "eski" denmesinin sebebini unutmayin a dostlar, arada hatirlatin kendinize, hani aciyacak oldugunuz zaman bir titreyin ve kendinize gelin, uzulen yine siz oluyorsunuz sonra.
  • çocuk yoksa gereksizdir madem görüşecektiniz neden ayrıldınız demezler mi insana?
  • 2 gün önce yaşadığım şey. 3.5 yıl olmuştu ayrılalı. ayrıldıktan beri hiç görüşmemiştik. avm de bir iki kez uzaktan görüp bakışmamız dışında...ilginç bir hikayeydi bizimkisi. tanıştıktan 5 ay sonra büyük bir aşkla evlenip, evlendikten 8 ay sonra kavga gürültü boşandık. evlendikten sonra çok değişti. kavgacı, agresif bir insan oldu. ve acaip de maddiyatçıymış. üstüne bir de anne ve ablalarının sözünden çıkmayan biri...düşünün gerisini artık. çok kötü bir şekilde ayrıldık. hayatımda yaşadığım hiçbir olay beni bu kadar rencide etmemişti. aradan geçen 3.5 seneye rağmen içimdeki haksızlığa uğramışım duygusu geçmedi birtürlü...bu benim hissettiklerim. gelelim karşı tarafa. eski eşim ben boşanmak istediğimde tepkisiz kaldı. sen bilirsin dedi...o kadar kendine güveniyordu ki benim blöf yaptığımı, eninde sonunda ona döneceğimi düşündü. hiçbirşeyde geri adım atmadı. ve biz çok kısa süre içinde boşandık.

    ne o aradı beni ne de ben onu. ama biliyordum inatla benim onu aramamı bekliyordu. ben kesinlikle aramayı aklımdan geçirmedim. itiraf edeyim arada dayanamayıp sessiz aramalarım oldu :) böyle yaklaşık 1 sene geçti. bizimkine ufak ufak dank etmeye başladı. gece içip içip mesaj atmalara, aramalara başladı. ben tepkisiz kaldım. çok ama çok kırgındım. haketmemiştim yaptıklarını. ama içten içe de onun bana köpek gibi dönüp yalvarmasını istiyordum. kendimce kafamda senaryalor kurguluyordum gelip pişman olduğunu söylediğinde ona neler söyleyeceğimi nasıl reddeceğimi düşünüyordum.

    herneyse gece aramaları kesildi. bir iki kez telefonlaştık. görüşmek istedi hiçbirşekilde kabul etmedim. sonra geçen kış eski bir sevgilisiyle evlendiğini öğrendim. evlendikten birkaç ay sonra beni ciddi ciddi aramaya, beni çok sevdiğini söylemeye başladı. sırf hasta babası torun sahibi olsun diye evlendiğini, mantık evliliği yaptığını, beni çok sevdiğini filan söyledi...açıkçası hiçbirşey ifade etmedi. istediğim şey gerçekleşmişti ama artık ben de herşey bitmişti. ne sevgi ne nefret ne öfke...hiçbir şey kalmamıştı. tek kalan duygu ona acımam olmuştu.

    neyse böyle aramaları artınca ben de bir görüşmek istedim açıkçası. neden derseniz...diyebilirsiniz ki hani kafanda herşey bitmişti. gerçekten kafamda herşey bitti. ben sadece kimle evlendiğimi görmek için gittim. çünkü o kadar yabancı ve uzak geliyordu ki ban. ve ben evlendiğimiz döneme kıyasla o kadar değişmiş görüyordum ki kendimi. şimdiki ben olarak eski eşimi görmek, geçmişi, şimdiyi kendimi yeniden değerlendirmek istedim. kimdi evlendiğim bu adam merakımdan görüşmek istedim.

    her neyse bi cumartesi akşamı buluştuk. açıkçası biraz heyecanlandım yine de....özlemden filan değil. garip bir durum. hayattaki açıklanamayan detaylardan biri gibi. sadece hissedilerek anlaşılanlardan...şık giyindim. topuklu ayakkabı filan. buarada onla birlikte olduğumuzda ben daha salaş ve spor giyinirdim. o günden bugüne giyim tarzım da değişti tabi. buluşma yerine gidene kadar arabada telefonla konuştuk. bizimki benden heyecanlı. zaten kabına sığamadığını söylüyor filan. neyse buluşacağımız mekanın önüne aynı anda geldik. indik arabalarımızdan. 2 yabancı olmuştuk bildiğin. o çok kilo almıştı. biraz yaşlanmıştı sanki. benimse gözlerime hüzün çökmüştü. eskinin o cıvıl cıvıl kızı değildim artık. daha olgun, feleğin çemberinden geçmiş genç bir kadına dönmüştüm.

    sonra mekana geçtik. 4-5 saat oturduk. eski eşim mutsuz ve çıkmazda görünüyordu. çok ciddi pişmanlıkları vardı, keşkeleri vardı. hala boşanmanın muhasebesini tamamlayamamış, içten içe çok vicdan azabı çeker bir haldeydi. buarada kısa bir zaman önce bir oğlu olmuş. fotolarını gösterdi. geçmişten konuştuk. hala aynı konularda aynı şeylere diretip duruyor. insanoğlu değişmiyor kesinlikle. geçmişe ilişkin pişmanlığının bana karşı ego ve gurur yapmak olduğunu söylüyor. belki yeniden bir araya gelirmişiz de, sevmek çok öemli bir duyguymuş da, onu bir tek ben de hissetmiş de, herkes hata yapabilirmiş de hatanın yaşı yokmuş da...ve evliyken bana kaba olan adam nasıl kibardı anlatamam. ilginç bir akşamdı. ayrıldıktan sonra beni aramış ara ara görüşelim diye...aklı sıra görüşe görüşe beni yumuşatacak.

    yine de eve dönerken yolda arabada ağlamaya başladım. neden böyle oldu diye...neden bu noktaya getirdi diye...neden bana hiç sahip çıkmadı diye...sanki onunla görüşmek kabuk bağlamış bir yaranın kabuğu kaldırmak gibi oldu. kabuğu kaldırınca yaranın kurumadığını gördüm. hala ilk günkü gibi sıcak...

    son olarak bir daha görüşür müyüm düşünmüyorum.
  • çocuk yokken görüşmek düşündürür. çocuk yokken ona yardım etmeye çalışmak, onun hayatında öyle ya da böyle yer etmek, işkillendirir insanı. kendi farkına varmamış olsa bile, esasında aklı ondandır. belki alışkanlık belki sevgi.
  • bizimkisi son zamanlarda evdeki menüyü duyunca bir bahaneyle kendini davet ettiriyor. dün akşamki bahanesi de oğlumuzun onu özlemesiymiş. karnıyarıkla falan alakası yok yani. bir de gelirken arıyor hiç bir şey olmamış gibi "bir şey lazım mı? gelirken şunu getiriyorum" falan diyor.

    masadaki 4. tabağı görünce kızım da sordu, "yemekte misafirimiz kim?" diye. "baban" cevabını verince, "yine ne yaptık ta neyi konuşup, karar alacaksınız? ya da ikiniz bir olup ders çalışın falan diye mi konuşacaksınız?" diye sordu. yok, alakası yok dedim. kardeşin babanı özlemiş baban da onu bahane edip gelmek istedi, ben de yok demedim diye açıklama yaptım. kız yine afalladı, "daha pazar günü ayrılmadı mı bunlar, bana 2 haftada bir görüşmek yeterken, neyin kafası" diye söylendi. hatta bir taraftan arkadaşıyla telefonda görüşüyordu, arkadaşına anlatırken duydum, "bunlar evliyken biz zaten babamı hiç görmüyorduk, şimdi daha fazla görüyoruz, bu kadar sık gelmeye başlaması tuhaf yani. alıştık ki bu düzene, böyle gayet iyi" dedi.

    eskiden tuhaf geliyordu onun böyle eve gelmesi, her şeyin yerini bilmesi. hayatıyla ilgili aldığı kararları benimle paylaşması, fikrimi sorması falan ama artık tepki vermiyorum. dinliyorum, sorarsa fikrimi söylüyor, aklım erdiğince önerilerde bulunuyorum. dediğim gibi ilk başlarda tuhaf geliyordu bu durum. ama arkadaşlarımla paylaştığımda "oynaştığı kızlarla mı konuşacak bunları? onların aklı ermez ki! senin ne kadar akıllı olduğunu, doğru karar verip ona göre emin adımlarla hareket ettiğini hepimiz biliyoruz. biz bile bir olay olduğunda sana anlatıp fikrini sormuyor muyuz? bu adam da seninle 16 yıl geçirdi nihayetinde, o bizden daha iyi biliyor. elbet sana danışacak, seninle paylaşacak. o kızlarda o potansiyel yok ki. ayrıca o adam senin gibi akıllı bir kadını hayatına almak istemiyor ki!" şeklinde yorumlayınca ikna oldum şahsen.

    ona, bundan sonra iki iyi arkadaş olarak sürekli görüşeceğimizi, çünkü ortak çocuklarımızın olduğunu her zaman söyleyip duruyordum. sanırım artık durumu kabullenmeye başladı. en azından abuk subuk kıskançlıkları, agresiflikleri kalmadı.

    geçen gün de abi gibi konuştu. hayatına karışamam zaten, öyle bir hakkım yok falan dedi. hatta "evlenmek istersen evlenebilirsin, çocukları sıkıntı etme ben alırım, hayatını erteleme" minvalinde diye bile konuştu. ben de ona "çocuklar hala anneye çok ihtiyaçlarının olduğu dönemdeler, gerçi bir insanın her zaman anneye ihtiyacı var ama en azından onlar üniversiteli olana kadar düşünmüyorum ben de. ama senin evlenmeni çok isterim." dedim. şaşırdı, güldü.. "eğer 2012'de falan boşansaydık o zamanki kızlardan biriyle kesin evlenirdim. gerçi onların da ne mal olduğunu gördüm işte..olayların çoğunu biliyorsun zaten. her neyse.. önümüzdeki 5 sene evlilik planım yok." dedi. senelerce sessiz kaldığımız için, konuşup sohbet edebildiğimiz nadir anlardan biriydi.

    insanlara bunu anlattığımda herkes yeniden bir araya gelme ihtimalini konuşuyor. ağız yokluyor. benim anlamadığım illa düşman mı olmalıyız eski eşimizle? medeni iki insan gibi oturup konuşmak, bir şeylerde birbirimizin fikrini almak, ihtiyacı olduğunda elimizden geldiğince birbirine yardımcı olmak suç mu? ya da hata mı?

    sonuçta her şeyden önce sahip olduğumuz iki çocuk var ortada ve ömür boyu onlar için mecbur bir araya geleceğiz. neden kötü olayım ki? ama bu aramızda yeniden bir şeylerin olacağı anlamına gelmez. kendi adıma konuşuyorum, öyle bir ihtimal olsaydı zaten ben evliliği bitirmek istemezdim. son ümit tohumu da bitene kadar direndim de zaten. ben yeni düzenimden, hayatımdan gayet memnunum. o da iyi olsun, mutlu olsun isterim. onun mutluluğu benim çocuklarımın da mutluluğu demek çünkü.

    ha eğer çocuk olmasaydı görüşmezdim muhtemelen. doğru da değil bence. ama çocuk olduğu sürece insanlar çocuklarının sağlıklı ve mutlu yetiştirebilmek için dönem dönem bir araya gelebilmeli, çocukla birlikte bir şeyler yapabilmeli. çizgiyi koruyarak iletişimi koparmamalı diye düşünüyorum.
  • whatsuptan engelledi salak ne görüşmesi... çocukları kötü etkileme, konuşma dediğim için...
  • fantastik bir duygudurum. olgunlukta level atlarsınız.
    bıraktığınız yerdeki sen ve o. şimdiki sen ve o.
    çokça paylaşılmışlık. biraz yarım bırakılmışlık.
    daha rahat anlaşma. eski mevzulara girmeme hassasiyeti.

    (bkz: kafamda deli sorular)
  • ilginçtir.
    çok enteresandır.
    sevgili olmak tavsiyedir.
hesabın var mı? giriş yap