ev arkadaşı

• kendisinden bugün de dahil olmak üzere, iki telefon konuşması haricinde haber alamadım. sözde bugün akşam gelecekti. gecikecekmiş. gelmesin isterim. onun evi benim olsun, ben oraya kurulup, kendi komfor alanım içinde efendi buda gibi oturayım isterim.
  
  bundan üç gün önce bana bir şişe votka ikram etmişti. dertliyim, demişti. derdini sordum, anlatmadı. derdini sikeyim senin, dedim, cevap vermedi. bir şişe votkayı, son derece doğal ve de pahalı vışne suyu eşliğinde hış ettik. gecenin sonunda, arkadaşım sarhoş, ben ise dut gibi aşıktım. hayatımda çok güzel bir kadın var. şu yaşta aşık olur muyuz, derken olduk. onu düşündüm. o kadın kanımdayken votka damarlarımdan geçmemiş demek ki. arkadaşımın koltukta horultusuna aldırmadan osura tıssıra odama geçtim, sevgilimin fotoğraflarını öperek uyudum.
  
  neyse...
  
  ev arkadaşı, bazen fedakar olan kişidir. kendimi two and a half men'deki alan karakteri gibi hissediyorum. eve bacılarım ve çocukları da geldi. ailece evi doldurduk. gıkını çıkartmadı. başka bir yerde yattı. benim de az kıyağımı görmedi tabii ki. uşak'ta birlikte yattık, birlikte volta attık. raconu da delikanlılığı da bilir.
  
  o da ayrı bir hikayedir...
  
  halen gelmedi, ibibik... merak ettim...