• ekber: daha büyük, en büyük.
    kübra: ekber kelimesinin dişisi
    kebir: büyük, ulu manasındadır.

    kaf-ba-ra kökü
    arapça'da büyük- büyük olmak anlamından çekimle ilintili anlamlar kazanır.

    "ekber" kelimesinde bir mukayese vardır. almanlar bu tür kelimelere komparativ ya da ingilizler compartive şeklinde anlatırlar.
    bardak - daha büyük bardak - en büyük bardak (ekber)
    tanrı - ulu tanrı (kebir)

    şimdi allah ile mukayese edilecek bir ilah var mı? allah uludur (kebir)
    evet şirk dünyasında bu mevcut.
    "allah kendisini kebir gören bir varlıktan bahseder. kibirlendi, büyüklendi der. o varlık bir çok ayette dikkat çekilen, apaçık düşman olan şeytan. şeytan ben de öğüt verenim deyip ilahlık iddiasında bulundu. ama allah’tan da korktuğu için allah’ı ekber olarak gördü. şirk dünyasının kalbinde gizli ilah şeytandır. şeytan’da bu sloganı benimsetmiştir."

    http://www.diniyazilar.com/2011/05/kebir-ekber/

    burada sorgulanan kbr kökünün ekber çekimidir.
    çünkü ekber benzerleri arasında bir karşılaştırmadır.
    üstelik arapçada ekber daha büyük manası taşımaktadır.

    ekber sıfatı kuran'da doğrudan allah'ı değil onun başka sıfatlarını nitelemek için kullanılmıştır. aynı ayette geçmesi allah'ı da ekber yapmaz. tersini iddia edenler allah'ı o sıfatlara indirgemiş yani şirk koşmuş olur.
    eh pek çoğu da böyle yırtmaya çalışmakta ...

    istekbere-yestekbir gibi fiil çekimlerinin kullanıldığı yerlerde
    şirk ile sıkı bağıntılı bir anlamla büyüklenme olarak çekime uğramıştır kuran'da.

    öyleyse ekber sıfatının kuran'da allah için bir sıfat olarak kullanılmaması ardında önemli bir neden vardır.

    yani
    allah-u ekber
    allah daha büyüktür olarak meallendirilebilir
    en büyüktür diye meallendirilemez..

    şimdi gelelim ezan'da geçen allah'u ekber sözüne. eğer kuran'da allah'ın sıfatları arasında ekber geçmiyorsa, kebir geçiyorsa ve kbr eylem çekimleri şirk ile ilintili ayetlerde karşımıza çıkıyorsa hz. muhammed nasıl olur da "allah daha büyük" dedirtir?

    peygamber bunu dedirtti ise bu boşuna bir evhamdır denilebilir elbette. lakin ezan konusunda bir biri ile çelişkili hadisler bulunmaktadır. ehl-i sünnet bunları şia'ya atfetse de aslen durum hiç de öyle değildir. ezan peygamber döneminde nasıl okunurdu konusunda en azından bir tartışma vardır ve bu günümüze ait bir tartışma değildir.

    anlaşılması için durumu ayetlerle anlatalım:
    kuran'da allah kebir olarak geçmektedir.

    nisa suresi 34. ayet
    (bkz: http://www.kuranmeali.com/…tirma.php?sure=4&ayet=34)
    inna(a)llâhe kâne ‘aliyyen kebîrâ(n)
    allah yücedir, büyüktür.

    rad suresi 9. ayetrad suresi 9. ayet`
    (bkz: http://www.kuranmeali.com/…tirma.php?sure=13&ayet=9)
    âlimu-lgaybi ve-şşehâdeti-lkebîru-lmute’âl(i)
    o, görünmeyeni de görüneni de bilir; büyüktür, yücedir.

    isrâ suresi 43. ayet
    isra suresi 43. ayet

    hac suresi 62. ayet
    a)llâhe huve-l’aliyyu-lkebîr(u)
    muhakkak ki, allah aliyydir, kebîrdir. kebir
    allah yücedir uludur.

    lokman suresi 30. ayet
    ve allah aliyydir, kebîrdir. kebir

    sebe suresi 23. ayet
    odur aliyy, odur kebîr. ” kebir

    mümin suresi 12. ayet

    şimdi ekber kelimesinin geçtiği ayetlere bakalım:
    kur’an-kerim’de kıyas yapılan yerlerde ekber kelimesini kullanır allah.

    nahl suresi 41. ayet
    http://www.kuranmeali.com/…irma.php?sure=16&ayet=41
    vellezîne hâcerû fi(a)llâhi min ba’di mâ zulimû lenubevvi-ennehum fî-ddunyâ hasene(ten)(s) veleecru-l-â?irati ekber(u)(c) lev kânû ya’lemûn(e)

    "ahiretin ödülü mutlaka daha büyüktür"

    isrâ suresi 21. ayet
    isra surasi 21. ayet
    http://www.kuranmeali.com/…irma.php?sure=17&ayet=21
    unzur keyfe faddalnâ ba’dahum ‘alâ ba’d(in)(c) velel-â?iratu ekberu deracâtin veekberu tefdîlâ(n)

    "ama âhiret, dereceler bakımından elbette daha büyük, lütuflandırma bakımından daha yücedir."

    hacc-ı ekber'i anlatan tevbe suresi 3. ayet
    http://www.kuranmeali.com/…stirma.php?sure=9&ayet=3

    bu da büyük haccı anlatmakta. "en büyük hac" dedikleri
    peygamber'in bulunmadığı, hz.ebu bekir`in hac emiri olduğu o yılki hacca deniyor. aslında klasik yapılan işin övülmesi babında kendinden sonrakiler ile mukayese edildiğinde olay olarak önem olarak en büyük hac budur denmiş. yani bir mukayese var. allah'ı ekber dendiğinde sanki başka ilah'lar var bu en büyüğü en önemlisi gibi bir anlatım söz konusu.

    ekber kelimesinin en büyük manasına da gelmemesi:
    "efa‘?l vezninden “ekber” (ekber, en büyük; ekabir; en büyükler) arapça’da “daha büyük, en büyük” anlamına geliyor, zira ayrıca bir “en büyük” anlamına gelen kelime yok çünkü arapça’da “en” yok.... yani arapça’da “en özel, en güzel” yok, “daha özel, daha güzel” var çünkü özelin, güzelin veya büyüğün, küçüğün sonu yok. dünyada hiç bir soyut nesnenin sınırı yok, arapça’da da böyle bir sınır yok. "

    isrâ suresi 110. ayet
    isra suresi 110. ayet
    http://www.kuranmeali.com/…rma.php?sure=17&ayet=110

    de ki: “ister allah diye yakarın, ister rahman diye yakarın. hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler/esmâül hüsna o`nundur. namazında sesini yükseltme, kısma da. ikisi ortası bir yol tut. ”

    ezan davettir. çağrıdır. ilandır. ezzen dir.
    davet eden çağrı yapan ilan eden veya duyurana da müezzin denir.
    klise de çalınan çan da ezzendir. yahudilerin çağrısı boru sesi de.
    budistlerin gong'u da siren de ezzendir.

    ravi : ibnu ömer
    hadis : ezan resulullah devrinde ikişer ikişer idi. ikamet de birer birer. ancak (müezzin), ayrıca ikişer sefer olmak üzere kad kametis-salat, kad kametis-salat da derdi." ibnu ömer devam eder: "biz, ikameti işittik mi abdest alır, namaza giderdik."
    hadisno : 2458

    hadis : imam malikle ulaştığına göre: "müezzin, sabah namazını haber vermek için hz. ömer (ra)in yanına gider. onu uyuyor bulunca*n-nevm (namaz uykudan hayırlıdır)" der. bunun üzerine hz. ömer, o ibareyi sabah ezanına ilave etmesini emreder."
    hadisno : 2459

    ravi : mücahid
    hadis : abdullah ibnu ömer (ra)`le bir mescide girdim. ezan çoktan okunmuştu. biz namaz kılmak istiyorduk. müezzin tesvibte bulundu (ikamet okudu). abdullah mescidi terketti ve: "haydi bizi bu bid`atçinin yanından çıkar!" dedi ve orada namaz kılmadı." (tirmizi der ki: "ibnu ömer`den rivayet edildiğine göre, sabah ezanında es-salatu hayrun mine`n nevm derdi.")
    hadisno : 2460

    ravi : mücahid
    hadis : ben ibnu ömer (ra)`le beraber idim, bir adam öğle veya ikindi namazında tesvibte bulundu. bunun üzerine (ibnu ömer): "bizi (buradan) çıkar, zira şu (yapılan tesvib) bid`attir" dedi.
    hadisno : 2461

    "peygamber allah'ı ekber dedirtti ise bu boşuna bir evhamdır denilebilir elbette. lakin ezan konusunda bir biri ile çelişkili hadisler bulunmaktadır. ehl-i sünnet bunları şia'ya atfetse de aslen durum hiç de öyle değildir. ezan peygamber döneminde nasıl okunurdu konusunda en azından bir tartışma vardır ve bu günümüze ait bir tartışma değildir."

    dinler tamamen mütekbir bir yapıya sahiptir. dogmadır. tutarsızdır.
    ama bir kurallar silsilesi varsa kendi iç kurallarına fıkıh'a uyması gerekir.

    bu konuda en önemli tespit gene eksi sözlük tarafından gerçekleşmiştir.
    selanın şirk içeren bir söylev olması
    (bkz: selanin sirk iceren bir soylem olmasi)

    orada da yazılanlara bakınca sela'nın da şirk olduğu fark edilmektedir.
    ama arapçayı putlaştıranlar nedense bu konulara girmezler.
    türkiye'de ilahiyat fakülteleri islam propagandistleri yetiştirir.
    ama onlar bile bu konuları tartışmazlar.
    recep yazıcıoğlu'nun kardeşi tv programında bunların yeşil sermaye sosyetesinde
    mevlüt okumaktan cenaze kaldırmaktan çok fazla palazlandıklarını o yüzden suya sabuna dokunmadıklarını belitmiştir.

    ezan'ın türkçe okunması:

    ezan bir araçtır. arapçayı putlaştıranlar sadece ezan'ı arapça okunmasını ister. eğer araca bir aidiyet, yabancı olmama, illa ki islamla ilintili olma zorunluluğu şeklinde yaklaşırsa aynı yaklaşımı teknolojik olarak da düşünüp camilerdeki amfilikatörlerden
    acilen kurtulmak gerekmektedir.
    islam'a ait olmayan her tür araç cep telefonu alarmları, bir ezanın görüntü ve ses olarak aktarılması, misalen ramazanlarda iftar açma vb....
    hepsi ortadan kaldırılmalıdır.

    tabiri caizsa ezanın hangi dilde okunacağı yani mana'nın hangi biçimle aktarılacağı
    önemli ve arapça dışındakiler gavur işi ise bu saydıklarımız da gavur işidir.

    ezan pek çok ülkede zaten farklı okunmaktadır.
    ezan iktidar değişikliği ile değişikliğe uğramış olduğu ülkeler vardır.
    mesela iran devrimi sonrası şii'ler devlet televizyonundan yeni ezanlarını okumuşlardır.
    "eşhedü enne aliyyen veliyullah" yani
    "ben tanıklık ederim ki ali, allah'ın velisidir."
    suudların sürekli bombaladıkları yemen'de de farklı ezan okunmaktadır.
    pakistanda günde onlarca ezan duyarsınız. farklı farklı mesheplerin farklı vakitli ezanları vardır.
    dünyanın dört yanında ezan aynıdır lafı kesinlikle bir yalan beyandır.

    atatürk'ün şirk koşulan ezan'daki ekber kelimesi yerine "ulu" kelimesini koyarak ezan'a doğru bir düzen vermiştir. tanrı kelimesini de tartışmanın anlamı yok "arapçayı putlaştıranlar" düşünsün öz be öz türkçe bir kelimedir.

    dinciler sevmese de atatürk çok doğru bir iş yapmış ve ezan'da
    tanrı uludur denmesini sağlamıştır.

    şükredeceğinize bunu değiştirmişsiniz.
    ezan'ın müezzin'in insan sesi ile türkçe okunması herkes için en doğru olanıdır.

    edit: ağır işsizlik nedir arkadaşım.
    burada günde beş defa dinci ve dindarların şirk gibi islam'ın temek bir kuralını çiğnediklerini yazmışım.
    kuran'dan ayet ayet örnekler vermişim. türkçe ezan'da bunun doğru bir söylem olması bir tesadüf bile olabilir.
    ama sonuçta bir çelişkiyi tüm çıplaklığı ile anlatmışım. nasıl bir ağır işsizlikle suçlanıyorum anlamış değilim.
    klasik dinci yaklaşımları. söyleneni çürütmek için temel kaynaklardan kuran hadis örnek ver ben de öğreneyim.
    doğrusuna ulaşmaktan korkan dinini bilmeden sorgulamadan yaşayan güruh varsa yoksa hakaret ettin...

    edit 2: kimsenin umrunda olmasa da o gün eski sözlük tarafından başlığın okunması daha fazla kitleye ulaşması engellendi:
    (bkz: ezan şirktir'in gündem'e girmesinin engellenmesi)
  • en büyüktür anlamında kullanılıyorsa o da şirktir.

    yani başka büyükler de var ama içlerinden en büyük o anlamına gelir ki, yunan mitolojisinde zeus'un liderlik ettiği tanrılar konseyi gibi bir anlam çıkmış olmuyor mu ?

    ben tanrıya inanıyorum o kadar millet, benim görüşüm bundan ibaret.
  • iranda okunan ezan da "ekber" geçtiği için şirktir.

    konu ile ilgili rizanur isimli yazar keşke buranın altına yazsaydı ama mesaj yolu ile şöyle demiştir.
    fark olduğunu kabul etmiş çok da fark olmadığını iddia etmiştir... (bu kadar katı kuralları olan bir dinde acıcık bir farkın önemsizliği. tam bir oksimoron düşünce... )

    "iranda devrim sonrası ezan değişmiş değildir. şii'ler devrim sonrası devlet televizyonundan yeni ezanlarını (!!!) falan da okumamışlardır. şia, ezanı 1400 senedir -hatta peygamber devrinde bile- eşhedü enne aliyyen veliyullah diye okur ve okunduğunu savunur. suudi şerefsizlerin bombaladığı mazlum yemen'de, nüfusun ezici çoğunluğu zeydi ve caferi şiilerden oluşur. ezan da elbette şianın savunduğu ezandır. keza pakistanda da nüfusun 3 te 1 i şiadır. farklı ezanlar olması tabiidir.

    hiçbir şia, ezanın türkçe, farsça veya arapça dışındaki bir dille okunabileceğini savunmaz. ezan arapça okunur. bu hususta şia'da ittifak vardır.

    peki nedir şia ezanı?

    allahu ekber (4 defa)

    eşhedu en la ilahe illallah (2 defa)

    eşhedu enne muhammeden resulullah (2 defa)

    eşhedu enne aliyyen veliyyullah -bu ezanın bir parçası değildir, ama okunması müstehabtır- (2 defa)

    hayye ale-s salah (2 defa)

    hayye ale-l felah (2 defa)

    hayye ala hayr-il amel (2 defa)

    allah-u ekber (2 defa)

    la ilahe illallah (2 defa)

    gördüğün gibi şii ve sünni ezanları arasında büyük bir fark yoktur. hele allahu ekber lafzı üzerinde ihtilaf asla söz konusu değildir. ezandaki -var olduğunu iddia ettiğin- bu ihtilafın (!) şia ile hiçbir ilgisi yoktur."
  • gerçekten sağda solda duyamayacağımız çok güzel bilgiler paylaşmış arkadaş, çocukluğumdan beri annemin, babamın tüm çevremdeki insanların arapça bilmeden, arapça dua etmelerini ve bu dualarda nelerden bahsettiklerini anlamamaları hep yadırgadım, bu sebepten dolayı ortaokulda din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde sözlü de duayı türkçe olarak okudum hoca oğlum niye doğru düzgün okumuyorsun dediğinde hocam ben bu şekilde okumayı seviyorum dedim ve o sözlüden 100 aldım, sonra hoca teneffüs de benimle konuşup aferin oğlum dedi.
    yani kısaca bize kuran' türkçe öğretse idiler çok daha farklı yerlerde olurdu güzel ülkem.
  • bu açıdan bakılırsa allah kelimesinin kendisi de şirk içerir.

    allah, yani al-ilah. yani "the god". yani ilahların içindeki "asıl" ilah.

    kur'anın içinde de şirk kalıntıları görebiliyoruz aslında: "o yaratanların en güzelidir. (mu'minun 14)"

    ne demek lan bu?
  • yüce allah düşünmeyi aklı kullanmayı emreder,aklını kullanmış araştırmış sunmuş bizlere,eline sağlık.
  • uzun zamandır okuduğum en iyi söylemdir.

    helal olsun yazan arkadaşa, elleri dert görmesin. ezan türkçe okunması lazım nokta
  • büyük ihtimalle ekşi tarafından sansürlenen söylem.
  • cahil müslümanların kafasında kelime oyunlarıyla paradoks üretip oradan kendine yandaş çekme, hiç yoksa müslümanlığa darbe vurma çabasıdır. bir de insanı gerizekalı yerine koymuyorlar mı hastasıyım. ekber kebir , çekim fiil falan derken bir de "dilbilimsel temeli var" algısı yaratmıyorlar mı, hastasıyım. sadece bu konuda değil daha önce de birçok dini konuda aynı kokuşmuş yöntemleri burada okuduğumuz için şaşırmıyoruz da aslında.

    tezinin doğru olduğunu, ekber'in 'daha büyük' anlamına geldiğini kabul etsek bile buradan bir şirk çıkmaz. sebebi yine tanımın içinde saklı. siz 'benimki büyük' dediğinde karşınızdaki 'benimki daha büyük' diyebilir. oysa siz 'benimki daha büyük' dediğinizde, her zaman en üstte kalmış olursunuz. kim ne derse kendinizinki onun 'daha'sı olur çünkü, kapiş? o dönemde insanların puta taptıklarını, kendi tahta veya taştan yaptıkları şeyleri büyük ilah falan kabul ettiklerini düşünürseniz, burada allahuekber'de bir sıkıntı olmadığını göreceksiniz. keza diğer ayetlerde geçen büyüklük sıfatları, kebir ve diğerleri de ayetlerin surelerin içinde yer aldığı durumlarla ilgilidir. işte bunun için meal diye bir ilim yok ama tefsir diye bir ilim var. tabi siz tefsir ilmini reddeder, meale yapışırsınız çünkü meali istediğiniz gibi manipüle edebiliyorsunuz. oysa insanlar tefsir, fıkıh gibi ilimleri öğrenirlerse o zaman manipülasyon sahası kalmaz size. o yüzden ateist, dinsiz, misyoner ve diğerleri genellikle tefsir ve sünnet konusunda tepkilidirler. önünüze google'dan apartma bir meal koyup ahkam kesmeyi severler. böylece istedikleri kelime oyununu yaparlar.

    bir de genellikle en çok emin olduğunuz konudan vurmak isterler burada olduğu gibi ki güya sarsıcı olsun. mesela ezan.. 1400 yıl okunuyor, tüm dünyada okunuyor ve işinde şirk var!!!! yürü be.. kimse uyanmadı, sözlük misyoneri uyandı.. helal valla..

    e madem misyonerlik yapıyorsunuz, ben de yapayım. bizim ezandaki şirk mirk meselelerine takıldığınız kadar incil'in orjinalinin veya hz.isa'nın vefatına en yakın olan nüshasının kaç yıllık olduğunu bir anlatsanıza sözlükçülere.. mesela bizim kur'an-ı kerim hz.ebubekir zamanında toplanmaya başlamıştı.. sizin incil'de durum ne? hz.isa'dan kaç yıl sonrasının nüshaları var mesela.. yüz yıl, ikiyüz yıl, beşyüz yıl?... ben cevabı biliyorum ama sizden duymak isterim sözlük misyoneri...

    edit: ha bir de ölümü görün, şu dünyada tek müslüman bizim ülkemizmiş gibi yapmayın lütfen. adamlar entry yazmışlar yok efendim annesi babası çocukluğundan beri anlamadan nasıl dua ediyorlarmış anlamazmış da bu kadar insan nasıl böyle yaparmış.. öteki tutar yok efendim ezan'da şirk var, niye, ekber'in türkçesi şuymuş da biz anlamamışız.. e birader bu dünyada tek müslüman biz miyiz? dünyada bu kadar milyar müslüman var, bunların ilahiyat fakülteleri ,üniversiteleri bilmemneleri var, onlar da mı bilmiyor arapça?
hesabın var mı? giriş yap