• ergin altay çevirileri haricinde kesinlikle okunulmaması gereken yazar. yazık olur kitaba
  • ergin altay'ı önerince ne dayak yedik arkadaş. ne cahilliğimiz kaldı ne kibrimiz. siz gidin mazlum beyhandan okuyun. benim ki öneri sen de gel mazlum daha iyi de.

    ben neden ergin altay diyorum: dostoyevki için diyorum bunu yoksa gider adamın başlığında yazarım. dostoyevski için dil önemli değildir, olay örgüsü önemli değildir. gayet çalakalem yazar. derdi nedir peki? yarattığı karakterlerin gerçekçi olması.. yani spoiler vermeden anlatmaya çalışayım. budalada ülk sayfalarda anlatılan insanları belki gerçek hayatta sen hiç görmemişsindir yada farketmemişsindir ama dostoyevski okuduktan sonra artık o tip insanları farkeder olursun. bu da sana hayatla ilgili büyük bir donanım sağlar.
    ergin altay da, kusursuz cümle çeviriminden çok olayın özünü türkçeye sadelikle çevirmesi ile ön plandadır. bu tarz tolstoyda işlemez ama dostoyevskide yüzde yüz çalışıyor.

    tanım koyalım : her okuyana, üzerine tez yazabilecek kadar rus edebiyatı uzmanı olduğunu düşündürten yazar
  • insanın kendine bile anlatamadığı, düşünmekten utanıp vazgeçtiği duygularını bile ruhunun derinliklerinden açığa çıkarıp yüzümüze vurabilen muhteşem yazar.

    kolay elde edilmiş bir mutluluk mu, yoksa insanı yücelten acı mı daha iyi? evet, hangisi daha iyi? - dostoyevski yeraltından notlar
  • gelmiş geçmiş en iyi üç yazar arasında gösterilen, ünlü rus edebiyat adamı.

    karamazov kardeşler
    suç ve ceza
    budala
    yeraltından notlar
    eccinniler

    yazarın en büyük eserleridir. tavsiye edilir.
  • "sonra dostoyevski'yi lisedeyken,hayatının baharındayken okuyan biri iflah olur mu?"(bkz: veciz sözler)
  • lisedyken okuyan iflah olmaz .ben ortaokulda hepsini okumuştum.sonuç olarak iflah olmadım.small rodya olarak takılıyordum .büyük adamdır .okumak isteyenler için mutlaka ama mutlaka hasan ali ediz çevirisi olması olmalıdır.bu psikolojik derin buhrandan kurtulmak için hemen ardından maksim gorgi okunmalıdır.aksi halde.. sakat çok sakat.
    son not: dostoyevski nin hayatı da son derece renklidir.idamdan son saniyede sıra kendine geldiğinde çarın affı ile kurtulmuştur
    son not 2: çar da büyük adammış .şimdi olsa mezardan çıkartıp yakardı bunlar.kendisine selamlar saygılar
  • insanlar ikiye ayrılır; birinci grup, fikirleri kanlı sonuçlar doğursa dahi bunlarla dünyayı değitirenler (napoleon mesela, zira suç ve ceza'da kafayı takmıştı napoleon'a), daima yönetmeye mazhar olanlar. cesaretle iktidarı ellerinde tutmayı bilenler. ikinci grupsa zincirin halkası olmaya mahkum insanlar. alelade bir yaşamla alelade biçimde ölenler. çarka katıdıktan sonra yaşam sahnesinden farkettirmeden çekilenler, iz bırakamayanlar, korkaklar.

    minvalinde düşünceleriyle bir gerçeğe parmak basmış ve bunu da suratıma çarpmış yazar. ruh, karakter tahlilleriyle 'ancak böyle anlatılabilirdi' dedirten yazar. sevdiğim yazar.
  • doğrudur bilghisayarda yazı yazarken olaylar hızlı geliştiği için dilbilgisi falan kalmıyor.af meselesine gelince başkalarının yalancısıyım
  • dostoyevski'nin bu denli sevilmesinin esaslarından birinin "karakter" ya da karakter kurulumu olduğu oldukça aşikardır.

    bir karakter imgesinin yaratılması, bir karakterin kuruluşu yeni bir yazar görüşünü, yeni bir yazar konumunu da gerektirmektedir. dostoyevski'nin yaptığı da, yeni karakterler, kişilikler ve kurulumlar yaratmaktan ziyade, bu kişilere, toplumdaki portrelere yeni ve bütünlüklü bir bakış açısı getirmekti.

    biraz daha açmak gerekirse, dostoyevski'nin yaptığı salt yeni baştan karakterler yaratıp bunları sunmak değildi ; onun yaptığı daha ziyade "çoklu" - monolojik olmayan - bir bakış açısı ile karakter içerisindeki ya da kişi içerisindeki kişiyi açığa çıkarmaktı. yani, yeni bir yazar ve yeni bir bakış açısı yaratmaktı. *

    yine de bu karakter tahlilleri ile yazarı yanlış değerlendirmemek gerek zira dostoyevski şöyle der:

    "tam bir gerçekçilikle insandaki insanı bulmak... psikolog diyorlar bana; bu doğru değil. daha yüksek bir anlamda gerçekçiyim sadece, yani insan ruhunun derinliklerini resmediyorum."

    karakteri tihon'un da dediği gibi:

    "bakın, casuslarla psikologları - hiç değilse benim ruhuma girmeye çalışanları - sevmem"**

    ek olarak belki de bakhtin'in maddelendirmeleri bu hususta açıklayıcı nitelikler sunmaktadır.

    "öncelikle, dostoyevski kendisini kendi bilincinin dünyasında sıkışıp kalmış öznel bir romantik değil, gerçekçi addeder. yeni görevini - "insan ruhunun tüm derinliklerinin resmedilmesi" - "tam gerçekçilik"le yerine getirir, yani derinlikleri kendisinin dışında, başkalarının ruhunda kavrar [...] dostoyevski psikolog olduğunu kesinlikle redddeder."

    her ne kadar dostoyevski karakter yaratma ve yansıtma hususunda üstüne mertebe bir başarı gösteriyorsa da, belki de kendisini bir romantiklik şeması içerisinde değerlendirmekten ziyade bir dostoyevski gerçekçiliğini anlamak gerek.

    ________

    * dostoyevski ve öncesi dönemleri ele aldığımızda fark edilecektir ki karakterler hakim yazarın tonu altındalardır. bu ne demektir? karakter, yazarın sesini, görüşünü, fikrini, zikrini yansıtır durumdadır. kendi içlerinde bütünlüklü bir özgürlüğe sahip olmadan adeta yazarın biçimlendirdiği, yazarın sesinin her daim duyulduğu, yazarın her daim hissedildiği kurgulardır. işte bu nedenden ötürü monolojiklerdir. işte dostoyevksi'nin yaptığı da bu monolojik sesi yıkıp, "yazar" makamını daha geri plana çekip, karakteri kendi içerisinde özgür, kendi sesine sahip, hatta yazarla çatışan/çarpışan bir kurulumla okuyucuya sunmaktı.

    ** cinler/ ecinniler romanının yayınlanmayan bölümünden.
  • dostoyevski, daha sonra hata olarak nitelendireceği mühendisler şatosu'nda okurken kardeşine şöyle yazıyor;

    "bir tek tasarım var; o da delirmek."
hesabın var mı? giriş yap