• ziya osman saba'nın şiiri.

    hiç olmazsa unutmamak isterdim.
    eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
    yalnız bırakmayın beni hatıralar.
    az yanımda kal çocukluğum,
    temiz yürekli uysal çocukluğum...
    ah, ümit dolu gençliğim,
    ilk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim...
    -doğduğum ev. rahatlıyacak içim duysam
    bir tek kapının sesini.
    arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
    böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.
    güneş, getir bir bayram sabahını.
    açılın açılın tekrar
    çocuk dizlerimdeki yaralar,
    hepiniz benimsiniz:
    mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
    yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum
    nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
    rengine doymadığım o sema,
    ahengine kanmadığım ırmak.
    bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
    neler geçmişti aklımdan,
    nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
    ah nasıldı yaşamak?
  • ah ile biten ziya osman saba şiiri. koca bir ah.

    "ah, nasıldı yaşamak?"
  • ömürden gittiği söylenen şey:

    geçen zaman ömürden! miş...

    oysa geçen ömür hayattan be tanrı'm... her ömür gibi bizim ömrümüz de geçiyor bu hayattan... hayatta kalmayacağımıza göre, işte değil mi ömrümüz hayattan geçiyor... ama kimisi teğet geçiyor işte...
  • akıp giden su gibi sonunda elinizde bir kaç kum tanesi bırakır. 10 binden fazla gün görmüşüm, çok mutlu olduğum günler oldu, mesela 16-17 yıl önce. o günlerden hiçbir şey hatırlamıyorum. belki o zamana ait bir şarkı, bir koku, bir anlığına beni o günlerden birine götürüyor. ama ne hangi gün olduğunu bilebiliyorum, ne neresi olduğunu. bu bedene tıkılmış gibi hissediyorum kendimi, öyle bir çaresizlik... zaman akmaya devam ediyor ellerimden. sonunda sadece bir kaç kum tanesi kalacak. bugünü de asla hatırlamayacağım.
  • " yalnız hatırlamak, hatırlamak istiyorum.
    nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğü gün."
  • ilk sevgilim kısmı sevgim olarak değiştirilip ders kitabına konmuş şiirdir. yazık böyle şiirle oynamak şaire haksızlık ve ayıp.
  • köylülerin büyük özenle taşıdıkları, sarınması bayağı müşkül ve törenli klasik, unutulmuş bel kuşağı var. hem geçen zaman hem kültür ögesi. (bkz: sarınmak/@ibisile)

    aleviler kanarlar, içlerine kanarlar. bu hem sempatik, hüzünlü, hem bir unutmazlık ve kin olarak olumsuz yanı var. azınlık algısı uzantısıyla komplo korkuları, paranoid yanları üzücü ama son derece anlaşılır. keza kapalı toplum tutuculukları oluyor, kaçınılmaz saymak gerekir. her şeyin üstünde, doğaya ve yaşama yakınlardır, ilerici özleri onlar için taraftar olmaya yeter artar. geçip değişen zamanda aleviliğin de tarihsel koşulları, durumu değişti. tıpkı din ve islam gibi alevilik de yeniden yorumlanmaya gerek duymakta.

    (bkz: geçen günler)
    (bkz: zaman/@ibisile), tekerlek/@ibisile
    (bkz: öyle bir geçer zaman ki), geçmiş zaman olur ki
    (bkz: zamanı geçmek)
  • çocukluğumun milli marşı

    şimdi çocukluğuma bir dakikalık saygı duruşu

    teşekkürler ziya osman saba
hesabın var mı? giriş yap