• biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
    oysaki seninle güzel olmak var
    örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
    bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
    midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.

    sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
    sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
    o başkası yok mu bir yanındakine veriyor
    derken karanfil elden ele.
    görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle

    sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
    bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
    birleşiyoruz sessizce.

    (bkz: yerçekimli karanfil)
  • hadi ömrüm, geriye doğru tara kendini
    ilerde bir şey yok, gördün
    yüzünü rüzgâra dön yeniden
    iyileşen sen değilsin, zaman.

    zayıf belleğim, sakar algılarla
    bir ömrü hatırlamak zordur kuşkusuz
    ömrüm, hey ömrüm
    seni hatırlamak için yolumu uzattım
    daha fazla zaman verdim kendime
    bu gece, bu orta yaş ovasında
    bu hat üzerinde
    bana bir tek söz söyle.

    birhan keskin-olgun doga
  • beni bu güzel havalar mahvetti,
    böyle havada istifa ettim
    evkaftaki memuriyetimden.
    tütüne böyle havada alıştım,
    böyle havada aşık oldum;
    eve ekmekle tuz götürmeyi
    böyle havalarda unuttum;
    şiir yazma hastalığım
    hep böyle havalarda nüksetti;
    beni bu güzel havalar mahvetti.
    orhan veli kanık
  • yalnızım çünkü sen varsın
  • gecesi gündüzü karışmış aşıklara gelsin o zaman,

    mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
    en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik
    (bkz: hüseyin nihal atsız)
  • babam 657, ben 657, kardeşlerim aynı...
    üç rakamda şehrin rakım tepe noktasına ulaşmıştık...

    üç kardeş, sekiz rakam, bir imam, bir anne,
    bir tabut, iki kürek, bir pamuk, üç evlat...

    olmaz ki lan ama böyle, bu şekilde ölünmez ki
    ölen ölür kalan sağlar bizimdir,

    kendine bir köşe beğen odanda ya da balkonda
    ben balkonu seçmiştim, insanları seyredip sarhoş olmayı

    tipine göre pamuk ve kereste biçercesine
    ölümlü lan hayat daha ciddi ne olabilir ki?

    öldüm ve ağladım,
    öldüm ve ağlattım,

    bunların hiçbirisini ben istememiştim ki...

    ahtabut
  • sen beni bulmasaydın
    ben seni arar mıydım
    kapımı çalmasaydın
    zilleri duyar mıydım
  • beni candan usandırdı

    beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
    felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı

    kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
    niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

    şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
    uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı

    gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
    habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

    gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
    desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı

    değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
    beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı

    fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
    sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı

    fuzuli
  • sürgünden şiir

    kimsin sen, uzaklardan çağıran beni
    korkular içinde, ses çıkarmadan,
    o ürkek ve sessiz rüzgârlara
    sessizce adımı ünleyen?

    kimsin sen, niye bağırıyorsun,
    o uzak seslerde ölen nedir;
    kimsin sen, böyle fısıltılarla
    derimden ayıran kemiklerimi?

    donmuş bir söz tadı var dişlerimde,
    ölmüş bir korku tadı ölü dilimde,
    yüreğimde bir vuruşun sessiz tadı var.

    soğanın derisi kanda yüzüyor,
    denizlerde, kurumuş bir gözyaşı denizi…
    … beni çağıranlar çoktan gitmişler.

    (bkz: rafael alberti)
    (bkz: ülkü tamer)
  • kaç kez öldü bu ruh!?
    bedeni, toprağın üzerinde hâlâ yürürken!
    ve...
    kaç kez gömüldü kimse bilmeden!?
    toprak yerine!... pespaye gönüllere!!!

    ben, kendim ve nosce te ipsum carpe diem takma adlı çaylağa ait bir şiir daha...
hesabın var mı? giriş yap