• benim için çok spesifik bir konu hakkında ve bazı şartlar gerçekleşirse öyle dikkate alınması gereken bir nasihat bu.
    öncelikle bir kız çocuğuna sahip olmam gerek, buraya kadar her şey cepte. şimdi de ilk başta ''ne diyo la bu'' diyeceğiniz sonra ''heaağğ'' tepkisini vereceğiniz konuyla bağlantılı bir olaydan bahsedeceğim.

    şöyle ki, neredeyse 3-4 yaşlarından beri tanıştığımız hem komşum hem yakın arkadaşım olan x kişisiyle özlem gidermeli bir akşam sohbetinde konu sevgilisiyle yapmayı düşündüğü bir plana geldi. uzak mesafe zırvasından dolayı uzun zamandır çok ve uzun süre görüşemediklerini ve kalmalı bir şehir dışı planı düşündüklerini söyledi. buraya kadar her şey çok normal ve güzel. hikayemizdeki asıl sorun klasik türk ailesi figürü. kız, çocukla görüşebilmek için 40 takla atıyor. 1 saat boyunca babama şöyle derim, okula 1 hafta geç giderim, anneme arkadaşımda kalacağımı söylerim vs vs gibi birçok makul yalan türetiyor. sonunda ailesinin duymaktan hoşlanacağı bir hikaye çıkıyor ortaya. *
    arkadaşım ailesine yalan söylemekten hoşnut değil. hayatındaki insanı seviyor ama ailesi ona başka bir şans vermiyor.

    benim nasihatımın konusuna gelecek olursak, ileride -özellikle- bir kız çocuğuna sahip olursam onun, olduğunu sandığım yerde olmasındansa erkek arkadaşıyla olduğunu bilmek isterim. odasına kapanıp aşk acısı çekerken ortaya başka bahaneler atmasını ya da üzülmüyormuş gibi yapmasını gerektirmeyecek bir ilişki de en sağlıklısı olurdu. kimle görüştüğü, nereye gittiği ya da hayatında olup bitenlerle ilgili sırf ben kızarım diye yalan söyleyecek bir çocuk yetiştirmek istemem. keza ben yanındayım, engelliyorum diye yapamadığı şeyleri benden uzaklaşır uzaklaşmaz yapmaya başlaması da isteyeceğim bir durum değil.

    bu ve türevleri gibi sebeplerden gelecekteki kendime ''çocuğunla arkadaş olmana gerek yok sen onun annesisin ama her şeyi anlatabileceği ve yalan söylemesine gerek olmadığını bildiği bir anne olabilirsin.'' demek istiyorum.
  • -istemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin.
    -hiçbir şey için vicdan yapmak zorunda değilsin.
    -hiçbir zaman kendini açıklamak için yırtınmak zorunda değilsin.
    -hayata öfkesi bitmeyen kişilerden uzak dur, kaç ve arkana da bakma.
    -hayatının ufacık bir ayrıntısı dahi tekrara giriyorsa ve memnun değilsen vazgeçebilmelisin.
    -kendini düşünmek bencillik değildir. ondan önce kendin(ben) demeyi bilmelisin. sen kendini düşündüğün sürece mutlusun. sen mutlu olduğun sürece mutlu edebilirsin. mutlu olmak için yaptığın şeylerde bencil etiketi yersen sakın umursama.
    -karşındakiyle aynı davranmak zorunda değilsin, aynı hassasiyete sahip olmak zorunda değilsin, karşılık bekleyen insanlara zorunda olmadığını söylemelisin.
    -vee en önemlisi düşe kalka öğrenirsin, düşmekten/üzülmekten korkma, bunları da düşmeden öğrenmeyeceğini bil:)
  • hayal dünyasında mı gerçekte mi yaşamak istediğin kararını ver ve kararından dönme, ikisini birlikte yapamayacağını aklından çıkarma.

    'gözünün gördüğü ile gönlünün bildiği aynı değil.'
    bu gerçeği her idrak edişinde şaşırmaya devam ediyorsan şunu hatırla:
    evet aynı değil çünkü bilmek gönlün değil aklın işi, görmek ve duymak yetileri sana boş yere verilmedi.

    gördüklerini lütfen artık unutma, tesadüfen görmüyorsun. görmeni sağlayanlara her hatırlayışında teşekkür et samimiyetle.
  • alkol zehirlenmesinden ölmediysen seni uzun bir ömür bekliyor. biraz az içmeyi dene henüz başaramadıysan tabi. içmek için bahane üretmeyi bırak, bahanelerle ömür geçmiyor. cesur ol ve her şey ile yüzleşmeyi başar.
  • gecicek ve istediklerin olmus olacak
    istedigin hayatı yasıyor olacak veya yasadıgın hayatı isteyeceksin
    sadece durma,yerinde sayma ve en önemlisi sabret
    (bu biraz gelecekten icinde yasadigim zamana nasihat oldu ama buna daha cok ihtiyacim var)
  • evet sona biraz daha yaklaştın, bak insanlar çok kötü epey yorulduk. artık huzuru bul uzatalım ayaklarımızı rahat bi nefes alalım be, bizde yaşayalım bu hayatta!
  • az önce izlediğin saçma diziden güzel bir nasihat aldın. onu uygula: analizi bırak ve anı yaşa
  • kimseye nasihat etme...
  • muhteşem bir karakter geliştirme ve karakter gelişimini izleme yöntemi. gelecekteki kendine mektup yazmak gibi biraz ama tam aynı şey değil.

    oturuyorsunuz - artık mektup ile mi, ses ya da video kaydederek mi, orası size kalmış - kendi kendinize manyak gibi nasihatler veriyorsunuz. "hatırlarsan şunları yaşadım, bu olaylarla ilgili şunları hissediyorum ve düşünüyorum, şöyle bir deneyim kazandım ve bu bana bunları öğretti, buna göre davranmalısın."

    sonra aradan altı ay, bir sene gibi bir süre geçtikten sonra kaydettiklerinizi okuyup/dinleyip/izleyip, karşınızdaki insanın aklından geçenleri, düşünce sürecini, mantığını gözden geçiriyorsunuz. eğer gerçekten düşündükleriniz farklı gelirse - ki gelecek - doğrudan geçen süreyi ele alıp nedenini görebilecek, gelişiminizi ya da gerileyişinizi saptayabilecek ve bu arada mümkünse her şeyin göreceli ve aslolanın benden ibaret olduğunu fark edip genel olarak daha sakin biri olacaksınız.

    bonus: 10 - 15 sene götürebilirseniz karşınızda durmuş, kendisinden senelerce olgun birine nasihatler veren şuursuz zevzek adına utanabilir, bir 15 sene sonraki kendinizin sizin için tam olarak bunları düşüneceğini fark edip iyice sıkılabilirsiniz.
  • az konuş, kimseyi dinleme.
hesabın var mı? giriş yap