• hayatın kişiden önce akması durumudur. kişi kendi hayatının arkasından koşmak durumunda kalır. senin başrolunü oynadığını sandığın hayatta sen merkezli olaylar ve senin olması gereken hayat akar gider; sen izlersin öyle sanki sen değilmişcesine. ve sadece izlediğini, hiç müdehale etmediğini/edemediğini ve olayların senin hiç istemediğin yönlere gittiğini anlayınca başlarsın koşmaya yakalamak için. bir çeşit kendini bırakmışlıktır hayata geç kalmak, öyle ki başrolden yardımcı oyuncuya düşer ordan da figüranı oluverirsin kendi oyununun. sen daha repliklerini söyleyemeden sahne değişir, sen yeni sahneye adapte olayım derken yine değişir, yine değişir. en son bir bakmışsın oyun bitmiş sen bir tek kelime etmemişsin o kadar ezberlediğin repliklerinden. öylece kalırsın selam vermek düşer sana ama sen selam için eğildiğinde izleyiciler de gitmiştir çoktan.
  • iliklerimde hissettiğimdir. geç kaldığım fikrini bir türlü atamıyorum kafamdan.

    çok korkuyorum. ne olacağımı bilememek çok korkutuyor beni.

    kendime o kadar kızgınım ki geç kaldığım için. her konuda affetsem de kendimi, bu konuda affedemiyorum.

    saat gecenin üçü ve ben geç kaldığım için ağlıyorum.

    ölümden korkmuyorum da ibret olarak ölmekten korkuyorum.
  • liseden bir arkadaşımın facebook illetinde fotoğraflarına baktığımda içimden geçirdiğim his bu.

    insan hayal ettiğinin peşine takılır gider, hayatını kendi başına kontrol eder. istediğinde doğar güneş, istediğinde batar. insan elinde fırsatı varken buraya kadar getirir işi. bazısı ise bahanelere sığınır. o bazısının nedense hep bahanesi de vardır. düşünmek için yorulmaz bile..

    bazısı.. kendi başına karar veremeyen biridir o. sevgilisiyle buluşmasına bile sevgilisi karar versin ister. her seferinde aynı şeyler olur. aynı film defalarca çekilir. aynı sonla biter. aslında bitmez.

    bazısı.. memnun olmadığı işinden istifa edemeyendir o. yeni iş arama zorluğuna katlanamaz, ama sabah o yataktan çıkmak da istemez, gece vakti o iş yerinden çıkıp gelmek de.. en yakın arkadaşıyla arayı açmak da istemez ama tek yapabildiği msn den söz vermektir.

    bazısı.. oturduğu yerden kalkacak takati dahi olmayandır o. olup bitene karşı koyamayandır. taa geçmişten gelen can yakmış eski sevgiliye bile "seni sevmiyorum artık" diyemeyendir. ona bile takatsizdir. geçmiş zamanları düşünürken bile yorulandır. daima sessiz kalandır.

    bazısı.. hayal bile kuramayandır o. önünde gerçekleştirmeye değecek bir fikri bile yoktur onun. gelecek gelmeyecektir ona. hep bugünü kurtarma çabasında debelenendir. dipsiz kuyu onun aslında yaşadığı yerdir. dolayısıyla hep yorgun olandır. başı ağrıyandır. ne yastığındaki uykudur, ne tabağındaki yemek, ne de dudağındaki gerçek bir tebessüm..

    bazısı.. şu entryi yazabilmek bile şaşırtıcıdır onun için. saatlerdir burda otururken elini fareden çekip klavyeye sürmek dahi ödüle değecek başarıdır. bazısı daha çok genç denen yaşta (kendisi için değil başkalarına göre genç) hayata geç kalandır..
  • kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamamak.
  • şimdi şöyle bir genelleme yapacak olursak, tam da üniversite/yüksekokul bitirme ile eş zamanlı başlayan eylemlerin uygulanış süreleri baz alınarak varılan yargıdır. çevrendeki akranlarınla aynı şekilde simultane bir biçimde bazı şeyleri bitirmen gerekir, değilse geç kalmışsındır hayata. bir süre sonra hayatında ilk kez gördüğün ve sohbet etmek zorunda kaldığın insanlar bile yargılar seni. erkeksen askerliğin, kadınsan doğurganlığın dert olur onlara. bir ağız dolusu ''seni ilgilendirmez'' bile diyemezsin yerine göre, içinde kalır.

    sonuçta ben mutluysam hayatımdan kimseyi ilgilendirmez geç kalmışlığım. hatta bana göre daha eksik kalan bazı şeyler bile olabilir. benim hayatımı sadece ben yaşarım, bunu nasıl yönlendireceğime ben karar veririm. memnunsam gidişattan o yeterlidir.
  • insanı yiyip bitiren histir.
    yaşla ilgili midir bilinmez,
    ama büyük pişmanlıklar yaşattığı bakidir.

    tren kaçtı der biri size bazen.
    işte o zaman artık çok geç kaldığınızı anlarsınız.
  • bazen siz geç kalmamışsınızdır da, millet çok erken davranmıştır her şeye. uzak, anlamsız, vefasız sadece hırslarıyla koşturanlar sizi geçerken, siz ağır ağır yürüdüğünüz için "noluonansimdibuneydioyle," diye kıllanırsınız. niye ağır yürüdüğünüzü unutmazsanız, yanınızdan koşturarak geçenler sorun olmaz. olur öyle bazen.
  • genç yaşta geliştirilmiş bi herşeyi çok bilinçli, çok doğru yaşama takıntısından doğabilen; doğru anı, doğru fırsatı, doğru kişiyi vs bulucam derken trenin kaçması durumudur. daha da boktan olanı, arkada kalmaya başladığını farketmiş olmana rağmen, gerekli atılımları yapıp arayı kapatma cesaretini de gösteremezsin genelde. vakit geçtikçe zorlaşır hayatı bi yerinden yakalamak. sen yakalamadıkça vakit geçer... insanın dünyaya seyirci gelmesi durumudur bir nevi.
  • acıdır ama bunu anlamış olmak bile önemlidir. hala yaşancak birşeyler vardır. bundan sonrası kurtarılsın o da yeter.
  • quarter life crisis adı verilen olgunun insanda yarattıgı ruh hallerinden birisidir. analitik düşününce hayata geç kalmak diye bir şey var mıdır, varsa da kime göre neye göre geç kalınır bilmiyorum.ama duygusal bazda malesef var böyle bir şey. bu bir hissiyat, herkes -öyle ya da böyle- benden iyi durumda, hayatını düzene soktu, benim ne halt ettiğim belli değil oyalanıp duruyorum yaşım geçiyor hayat gidiyor ben geçici çözümlerle hayatımı dolduruyorum diye her gün kendine kızmak bu. hayata geç kalmak diye bir şey yoksa da böyle bir hissiyat var malesef, hem de insanın duygusal dünyasını al üst edecek ölçüde..
hesabın var mı? giriş yap