• bir gun sabah uyandigimda hayatimda sevdigim pek az sey oldugunun farkina vardim. aynaya baktigimda gordugum yuz bile bazen yabanci gelmeye baslamisti. oysa ben her zaman hayata asik biriydim. niye boyle oldgunu dusunurken, sevmedigim seyleri listeledim. yeni yil planlari gibi. yeni bastan.

    ilk once sigarayi biraktim. bekledigim kadar zor olmadi. sonra alkolle arama ciddi bir mesafe koydum. pilatese basladim. saclarimi sariya boyattim. yapacak daha cok seyim var hayatta. sımsıkı tutundum.

    bahçeme tutundum, resimlerime. yapmayi sevmediklerime degil sevdiklerime odakliyim. uzerimdeki bosvermislik yerine baharin mis gibi enerjisini koydum.

    hayat guzel, daha temizlenecek cok bahce, yapilacak cok resim, denenecek cok tarif, gezilecek cok yer, okunacak cok kitap var. belki aşik bile olurum, kim bilir.
  • bir filmi izledikten, bir kitabı okuduktan, çok farklı biriyle tanıştıktan sonra, keşke bir çok kez dünyaya gelip hepsini yaşasaydım ya da en azından orada olsaydım demek.
  • yaşama isteği ile ölme isteği arasındaki farkı belirleyen şey.
  • sabah, gözlerin göz kapaklarının ardından dünyayı görmesiyle birlikte, bir gülümseyişin tüm yüze yayılmasıyla ortaya çıkan durumdur.

    bir aşktır belki bu mutluluğun nedeni, belki bir kuş cıvıltısı, belki de güzel bir günün kendisini beklediği mesajını doğru olarak algılamasıdır beynin.

    o sabah heyecanı, bir gerinmeyle devam eder.

    hayatı sevmeli...

    hem de deli gibi...

    güzelliklerini ayrı ayrı keşfetmeli...

    her anı farklı olduğunu bilerek yaşamalı belki de...
  • karşılıksız bir sevgi çeşididir. hayatın kimseyi sevdiği, öptüğü veya kimseye verdiği görülmemiştir.
  • hayatı tam zamanlı sevmek için tatmin arayışını dert etmemek, tatmine ulaşmak, tatmine ulaştıktan sonraki süreci iyi yönetmek ve tatmin hissini kaybetmeden yeni bir tatmin arayışına girmek gerek. yoksa herkes kısa mutluluk anlarında hayatı sever.
  • depresyondan çıkmak için herkesin sürekli verdiği öğüt.zaten herşey yolundaysa;hayatın akıcılığında kim sallar hayatı,kim aklına getirir ki çiçeği böceği.yalnız kalınca,hiç bir şeyden zevk almayınca direk yönelinen eylem.
  • içinizde sizi her daim sıcak tutan bir ateşin yanması gibidir.

    bazen sönmeye yüz tutar ama bir rüzgar esince tekrar coşuverir.
  • hayatı sevmeyi tam olarak fiziksel şartlarla açıklayamayız, aşırı dozdan ölen, şöhretinin ve fiziksel güzelliğinin zirvesinde olan bir sürü ünlü insan bu tezi çürütüyor. öyleyse insanlar neden sabrediyor?

    insan hedeflerle yaşıyor. doğamızda var. trajediler bile oblomovluktan iyidir, aksi halde binlerce yıllık tragedya geleneği olmazdı. ister kötülüğün karanlık çekiciliğine sahip bir karakter olun isterseniz iyilik meleği, insan güçlü bir sebep bulmak, kendini bir şeylerin parçası hissetmek istiyor.

    belirsizlik ve atalet'in insan doğasının en büyük düşmanları olduğunu düşünüyorum. fakat hedefinize tam bir inançla körlemesine bağlanmak da delilik belirtisidir. hitler de üstün ırka inanıyordu mesela.

    hayatı sevmek yaşama azmiyle doğrudan alakalı olmalı. zamanında idam mahkumu olarak dostoyevski bu ruhaliyeti çok güzel betimlemiştir. tüm o kasvetli, umutsuz ortamda bile insanları hayata bağlayan bir şeyler olmalı. belki bir gün kurtulacağı inancı ya da onun gibi bir şey.
  • oya bora ikilisinin söyledikleri şarkılarda anlattıkları durum. severiz şarkılarını da kendilerini de.
hesabın var mı? giriş yap