• bir tur kadin hastaligi. (bu ironi)
    hayati daha anlamli, dolayisiyla cekilir kilmaya yonelik bir egilimdir. (bu gercek)
  • twitter'dan çok severek takip ettiğim çiğdem yalırsu'nun bu konuda bir tweeti var. şöyle diyor: "bir şeyin içini boşaltmanın en kısa yolu ona fazlaca anlam yüklemek."

    her şeye ama her şeye kocaman anlamlar yükleyen biriydim ben. çok şükür ki, kabuk değiştirir gibi yavaşça üzerimden attım bu huyumu. şehirlere, zamana, tarihlere, insanlara, olaylara fazlaca anlam atfederdim.

    mesela, bir kişiyle x, y ve z özelliklerimiz ortak mı? bunun bir anlamı olduğunu düşünürdüm. o insanın yaşamımda keskin bir yere sahip olacağını.. hani dalga geçilir ya sürekli "bu kız benim kaderim aga" minvalinde konuşanlarla. hah, işte ben tam olarak bunu farklı cümlelerle ifade ederdim. hayatıma giren her bir kişiye (çoğunlukla romantik ilişkilerde yaptım bunu, gelsin itiraf) kocaman anlamlar yükledim.

    -"onunla bu zamanda tanışmamızın bir anlamı olmalı."
    -"işte, daha önceden olmadık şimdi olduk. çünkü doğru zaman buydu. ilişkiye şu an başlamamızın bir anlamı olmalı."
    -"o hayatımda sevdiğim ilk insan. kimseyi onu sevdiğim gibi sevemem."
    -x filminin bu repliğini o da biliyor, bunu daha önce hayatıma giren hiç kimse bilmemişti."

    şehirlere fazla anlam yüklerdim. "x şehri beni ben yapan şehir", "bir şehir olsam y olurdum", "z şehrinde kalırsam hayatım daha güzel ilerleyecek".

    tarihlere, zamana, hayatın dönemlerine fazlaca anlam yüklerdim.
    -"x yaşıma geldim hala z yapmadım."
    -"23 yaşım hayatımın en güzel yaşı olacak."
    -"21 yaşım bok gibi geçti, halbuki bir insanın en güzel yaşları olmalı bunlar."
    -"üniversiteyi bitirince beni mutlu edecek, heyecanlandıracak ne olabilir ki? hayatımın en güzel dönemleri geride kaldı."
    -"erasmusa gidemedim, ben çok şanssız bir insanım. bir daha nereden bulacağım bu fırsatı?"

    bu liste böyle uzaar gider. ne kadar iç bunaltıcı değil mi? ben bunu kendime yıllarca yapıp durmuşum. ister işlevsel olmayan düşünce kalıpları, çarpıtılmış bilişler diyelim, ister fazlaca anlam yüklemek. ancak şunu biliyorum ki, doğru bir yaklaşım değil her şeye böyle abartı manalar atfetmek.

    bir gün şu an hayatımda olmayan eski bir arkadaşımla okulun girişindeki kafede oturuyorduk. bana eski kız arkadaşına söylediği bir sözü söylemişti.
    "sen sevmek değil, güzel bir hikayen olsun istiyorsun."

    bir şeye fazla anlam yüklemek de tam olarak budur işte. bir şey sizin hayatınızda değerli, anlamlı olacaksa kendi başına parıldar, döner durur o anlamı kazanır. geçmişe baktığımda benim için en önemli olayların, zamanın, kişilerin, yerin hiç de öyle kendi ellerimle arşa çıkarmadığım, sade, kendiliğinden olan şeyler olduğunu görüyorum.

    bırakmak gerek, hayata ve kendine izin vermek.. fazlaca anlam yüklemeden hiçbir şeye, akıp gitmesine izin vererek... olmayanı oldurmaya çalışmadan, başka seçeneklere, fırsatlara açık olarak...
  • sanatsal ortamlarda çok görülen, insanı yaptığı bir şeyin götten sallamayla nasıl farklı manalara bürünebileceğini farketmeye gark eden olay. en önemli özelliği yapan kişiden başka kimsenin götten sallama yorumların tırtlığını farkedememesidir.
  • hayatin detaylarda gizli oldugu gercegini hasir alti edemeyen bunyenin satir aralarini okumayi abartmasi suretiyle gerceklestirecegi eylem. en ufak seyler bile cok manali bir o kadar da manidar olabilir bu kimseler icin. hayatinda artik cok fazla umudu kalmadigi icindir belki de kucuk seylerden mutlu olmayi ogrenmistir, bunu yapabilmek icinse en ufak bir detaya bile cok anlam yukleyebilir. tabii cogu zaman da bu dongu tersine isler ve zaten dipte olan ruhu cirpanamaz bile artik, ama bu riski almaya deger.
  • (bkz: eksi sozluk)
  • (bkz: sanat sergilerinin girişine asılması gereken söz/@the reef)

    --- spoiler ---

    anlamsız simgeler kendilerine rağmen anlam edinirler...
    --- spoiler ---
  • sosyal medyada her yaptığını sergileyen, duyuran insanlar kadar kötü bir ruh hali.

    bu tür insanlar için sıradanlık diye bir durum söz konusu olamaz herhalde. kötü.
  • öyle sevmediği birini 2 kez görmek, rastgele kitap sayfasını açmak falan değil de.. şey niteliğini kendi yarattığı koşullar dışında sağlayan her şeyin bir anlamı vardır aslında bence, ufacık minicik şeylerin bile.
  • şahsi hastalığım. birisi kolunu kaldırsa "aa orda da kolunu kaldırdı demek ki bu bana aşık olduğu anlamına geliyor" diye anlamlandırabiliyorum. ama yoo, sadece kolunu kaldırmak istediği için kolunu kaldırmıştır genellikle.
  • pek sosyal olmayan ve can sıkıntısını anlamsız şeylerle geçirmeye çalışan kişinin tek kişiyle oynadığı oyundur.
hesabın var mı? giriş yap